7 Şubat 2018 Çarşamba

BU KONFERANSA BÜYÜTEÇLE BAKIN



06.02.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi

Bugün ‘Yerli ve Milli Üretim Konferansı’ yapılıyor. Yaklaşık 15 yıldır Ankaralı sanayicilerin gündemi, Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) yeni yönetimiyle tüccarlarının da gündemine girmiş oldu. Sininin bir eksik ayağı daha yerine oturacak böylece. Yerli alımda söz geçirilemeyen kamu kurumları kaldı geriye.

O zaman Başbakan’dı Recep Tayyip Erdoğan. Biri 2008 diğer ikisi 2011 tarihli 3 tane genelge yayınladı Başbakanlık. Kamu alımlarında yerli üretim ürünlerin tercih edilmesini öneren ve teşvik eden 2008/20 Sayılı, 2011/13 Sayılı, 2011/6 sayılı Başbakanlık Genelgeleri. 2008’de yayınlanan genelgede, “Yerli teklif yüzde 15’e kadar pahalı bile olsa onu tercih edin” deniyordu. Pek dinleyen olmadı, aradan geçen zamanda fazla bir şey değişmedi.
En iyi örnek SSM
Hatta bazı ihale ilanlarında, pişkin pişkin “Yerli isteklilere fiyat avantajı uygulanmayacaktır” diye madde bile konuyor. Daha yeni, 2 ay bile geçmedi üzerinden. Kamu kurumları yerli üretimi teşvik etmez, lokomotifi olmazsa tren nasıl gidecek? Dünyanın önde gelen en ünlü firma ve markalarına üretip satabilirken kendi kamu kurumlarımıza neyi beğendiremiyoruz acaba?

Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), 30 yılı aşkın kararlı politikalarıyla savunma ve havacılık sanayisinin gelişmesine büyük katkı sağladı. Alanın önderi, pek çok küçük ve orta ölçekli işletmenin ağabeyi oldu. Bugün savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 65’lere çıktı. Havacılık sanayisinde yerli savaş uçağımızın seri üretimine başlamak için son 2 yılımız. 2023’de yolcu uçağımızın seri üretimine başlanacak.

Ürettiğimizi dışarıdan alıyor
E bunlardan başka örneğin raylı ulaşım sistemlerinde öne çıkan atılımlar yaptı, tıbbi araçlar, haberleşme, nükleer enerji, yenilenebilir enerji, kauçuk, iş ve inşaat makineleri alanlarında kümelenmelerini tamamladı Ankara. Kamuya rağmen azimle yola devam ediyor yerli üreticiler. Başka bir ülkenin üreticisi mi bunlar? Kendi ülkesine satamadığını başka ülkeye nasıl satacaklar?

2 yıl önce sanayiciler, “Almayacağınız ürünü üretmiyoruz” diye ihtiyaç ve kaliteye vurgu yapan bir çıkışta bulunmuştu. Burada önemli olan kasaba kurnazlarıyla kaliteli üretim yapan yerli üreticiyi ayırt etmektir. Firmamız elalemin ülkesine tramvay, metro ihraç ediyor, kendi ülkesinin belediyeleri de gidip oradan almaya çalışıyor.

Beceremeyeni...
Dünya oraya geldi, bizim başka çaremiz yok; her alanda yerli üretime, dahası yüksek teknolojili üretime geçmek zorundayız. Sanayimiz ve ticaretimiz, bir Kurtuluş Savaşı veriyor bürokratlarının anlayamadığı. Hala eğleşiyorlar eski usul. Ha bilerek yapıyorlarsa o zaman tanım değişir tabii. Kendi kamu kurumlarının desteklemediği yerli üretim, başka türlü nasıl mümkün olabilir?

Bu ‘Yerli ve Milli Üretim Konferansı’na büyüteçle bakın. Ülkenin geleceği için büyütülmesi gerekeni de daha iyi görmüş olursunuz. Umarız Ankara, bu konferans itibarıyla eksik ayağını tamamlayacak, geriye kamu ayağı kalacak. Ama çok yavaşız, hala çok yavaş. Sabırları taşları dayanmıyor, ömürler tükeniyor doğruyu bile bile yapmakta eğleşen bu anlamsız direnç karşısında. Beceremeyeni oturtmasak mı o koltuklarda?

Hiç yorum yok: