06.02.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi
Bugün
‘Yerli ve Milli Üretim Konferansı’
yapılıyor. Yaklaşık 15 yıldır Ankaralı sanayicilerin gündemi, Ankara Ticaret
Odası’nın (ATO) yeni yönetimiyle tüccarlarının da gündemine girmiş oldu.
Sininin bir eksik ayağı daha yerine oturacak böylece. Yerli alımda söz
geçirilemeyen kamu kurumları kaldı geriye.
O
zaman Başbakan’dı Recep Tayyip Erdoğan. Biri 2008 diğer ikisi 2011 tarihli 3
tane genelge yayınladı Başbakanlık. Kamu alımlarında yerli üretim ürünlerin
tercih edilmesini öneren ve teşvik eden 2008/20
Sayılı, 2011/13 Sayılı, 2011/6 sayılı Başbakanlık Genelgeleri. 2008’de
yayınlanan genelgede, “Yerli teklif yüzde 15’e kadar pahalı bile olsa onu
tercih edin” deniyordu. Pek dinleyen olmadı, aradan geçen zamanda fazla bir
şey değişmedi.
En iyi örnek SSM
Hatta bazı ihale ilanlarında, pişkin pişkin “Yerli isteklilere fiyat avantajı uygulanmayacaktır” diye madde bile
konuyor. Daha yeni, 2 ay bile geçmedi üzerinden. Kamu kurumları yerli üretimi
teşvik etmez, lokomotifi olmazsa tren nasıl gidecek? Dünyanın önde gelen en
ünlü firma ve markalarına üretip satabilirken kendi kamu kurumlarımıza neyi
beğendiremiyoruz acaba?
Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), 30 yılı aşkın kararlı
politikalarıyla savunma ve havacılık sanayisinin gelişmesine büyük katkı
sağladı. Alanın önderi, pek çok küçük ve orta ölçekli işletmenin ağabeyi oldu. Bugün
savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 65’lere çıktı. Havacılık sanayisinde
yerli savaş uçağımızın seri üretimine başlamak için son 2 yılımız. 2023’de
yolcu uçağımızın seri üretimine başlanacak.
Ürettiğimizi
dışarıdan alıyor
E bunlardan başka örneğin raylı ulaşım sistemlerinde öne çıkan atılımlar yaptı, tıbbi
araçlar, haberleşme, nükleer enerji, yenilenebilir enerji, kauçuk, iş ve inşaat
makineleri alanlarında kümelenmelerini tamamladı Ankara. Kamuya rağmen azimle
yola devam ediyor yerli üreticiler. Başka bir ülkenin üreticisi mi bunlar?
Kendi ülkesine satamadığını başka ülkeye nasıl satacaklar?
2
yıl önce sanayiciler, “Almayacağınız
ürünü üretmiyoruz” diye ihtiyaç ve kaliteye vurgu yapan bir çıkışta
bulunmuştu. Burada önemli olan kasaba kurnazlarıyla kaliteli üretim yapan yerli
üreticiyi ayırt etmektir. Firmamız elalemin ülkesine tramvay, metro ihraç
ediyor, kendi ülkesinin belediyeleri de gidip oradan almaya çalışıyor.
Beceremeyeni...
Dünya
oraya geldi, bizim başka çaremiz yok; her alanda yerli üretime, dahası yüksek
teknolojili üretime geçmek zorundayız. Sanayimiz ve ticaretimiz, bir Kurtuluş
Savaşı veriyor bürokratlarının anlayamadığı. Hala eğleşiyorlar eski usul. Ha
bilerek yapıyorlarsa o zaman tanım değişir tabii. Kendi kamu kurumlarının
desteklemediği yerli üretim, başka türlü nasıl mümkün olabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder