03.04.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi
Geçen
hafta Perşembe günü İlber Ortaylı hoca Ankara’daydı. Etimesgut’ta konuştu. “Anadolu'nun zenginliği ve geleceği, Ankara
ve civarındaki şehirlerin yapısının korunmasına bağlı” dedi. Ankara’yla
ilgili çok önemli şeyler söyledi ama konuşmasını sadece bu cümlesini açıklamaya
ayırsa değerdi. Biz çok söyledik, çok izah etmeye çalıştık da Ankara’nın hem
coğrafi hem ülke açısından alelade bir şehir olmadığını İlber hoca açıklasa,
dinleyeni daha çok olurdu nitekim.
Etimesgut
Belediyesi’nin düzenlediği ‘Tarihte
Etimesgut' konulu sempozyumda konuşan İlber hoca, bu önemi farklı
vurgularla da destekledi. Roma ve Bizans İmparatorlukları için önemini,
bırakılan tarihi eserlerden anlamamız gerektiğini söylüyor, “Bu eserleri kurtarıp, çevresini
temizlemeliyiz” diyordu.
Tesadüfi başkent değil
“..Osmanlı vilayetleri içinde en
önemlilerindendir..” diyordu ki bu önemi Osmanlı’nın kavrayamadığı
kanaatindeyiz. Kavranmış olsa 2 bin yıl önce kimine göre 100, kimine göre 200 bin
kişilik şehir, 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ve arkadaşlarını 30 bin kişilik
bir nüfusla karşılamazdı.
Köklü
tarihi geçmişini anımsatarak “Buranın
başkent olması, tesadüfü değildir” diyordu hoca. Coğrafi konumu ve tarihi
birikiminin hakkını, neredeyse 2 bin yıl sonra Mustafa Kemal vermişti
Ankara’ya. Bugün daha iyi anlaşılan önemi vermiş ve onu başkent yapmıştı.
Yukarıda
hocamızdan alıntıladığımız o ilk cümle Ankara ve çevresinin sırrını
barındırıyor. ‘Başkent Ankara Dergisi’nin
ilk sayısı için kaleme aldığımız ‘Şehirliğinden
De Edilirken’ başlıklı yazımızda, “Dünyanın
ümüğü Anadolu, Anadolu’nun ümüğü Ankara’dır” demiştik. Anadolu’yu tutan
dünya siyasetinde söz sahibi olur, Ankara’yı tutan Anadolu’yu tutar. İlber
hoca, keşke sadece o cümleye ayırsaymış konuşmasını.
Betona asfalta tapıyoruz!
“..Ankara Kalesi'nin etrafı temizlenmelidir.
1957'lerdeki saçma sapan imar hareketlerinin kalıntıları silinmelidir..” de
dedi hocamız. O imar hareketini, daha kötüleri izledi sonra. Kötü şehirleşme
kanser gibi yayıldı, siması tanınmaz hale geldi başkentin. Bizim gibi, “Bari Kale’yi, Hacıbayram höyüğünü kurtarın”
demeye getirmiş. Oysa biz, Cebeci, Samanpazarı, Hacıbayram ve Roma Hamamı
arasındaki Ankara’yı, ‘yenileyerek’ yok etmekle meşgulüz şu sıralar.
Atatürk
Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi için de "..Yeşil alan olarak bu hatıranın korunması gerekir..” demiş. Korumak
için yeşil bilinci ve hatıraya vefa duygusu taşımak gerekir. Her boşluğu beton
ve asfalta boğuyor, tapıyoruz adeta.
Söz de tesadüfi değil
Ankara Atatürk Lisesi ve
Ankara Üniversitesi mezunu İlber hoca, gelmişken sadece başlıkları koyup gitti.
Bizim tepe tepe hor kullandığımız, başkentliğini umursamadığımız şehrin sadece
başkent olmadığını, başkentliği her türlü hak ettiğini ifade etmeye çalışmış
özetle. “Anadolu'nun zenginliği ve
geleceği, Ankara ve civarındaki şehirlerin yapısının korunmasına bağlı”
cümlesi de Ankara’nın başkentliği gibi tesadüfi bir söz değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder