28 Temmuz 2018 Cumartesi

OKUL GÜZELMİŞ DE ÖĞRENCİ VEREMİYORUZ!


28.07.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi

Okul dediğin kibrit çöpünden inşa edilmiyor, onca makam kapı kapı spor olsun diye dolaşılmıyor, yüzlerce evrak isim şehir oynamak için doldurulmuyor, o kadar bürokratik işlem dostlar alışverişte görsün diye yapılmıyor. Devletin icra makamında olanlar laf olsun diye konuşmuyor, ısrarla tekrar ettiklerinin yapılmasını bekliyor.

Gençlerimize iş garantili bir okul kuruldu, 7 ay gibi rekor sürede yeni eğitim-öğretim dönemine yetiştirildi, 6 bölümün ders programı, okulun müdürü, öğretmenleri bile belirlendi ancak okulun kuruluşuna izin ve üstelik akıl da veren Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK), son dakikada öğrenci vermeyi uygun görmediğini öğrendik. Kulaklarımıza inanamadık!..

Niye talep yok?
Gerekçe; Türkiye genelinde bu bölümlerin doluluk oranının yüzde 85’in altında olmasıymış.

Meslek okullarını itibarsızlaştırırsan..
Mevcut okulları gelişen teknoloji ve talebe göre güncellemezsen..
Cazip hale getirmeden kimsenin gitmek istemeyeceği yere okul açarsan talep de yüzde 85’in altında kalır tabii.
Gelin görün ki sadece Ankara sanayisinin, yıllardır onbinlerce nitelikli ve ara elemana ihtiyacı var. Dünyada ve ülke ekonomisindeki gelişmelerin baskısı gün geçtikçe ağırlaşıyor ve biz hala ihtiyacını karşılayacak nitelikli işgücünü yetiştiremiyoruz. Gençleri işle buluşturacak planlama ve uygulamayı yapamıyoruz.

Tüm desteğe karşın
Yaklaşık 7 yıldır bu köşenin baş konularından biri oldu yerli üretim ve işsizliğin çarelerinden meslek okulları. Ve tabii ki neredeyse hiç değerlendiremediğimiz üniversite-sanayi işbirliği, bu zincirin en önemli halkalarından biriydi. Ankara sanayisi tehlikeyi erken görmüş, bu işbirliğini geliştirme ve güçlendirme çabasına girmişti. Yeni kurulan dünyada yerimizi almak için kendi özgün ürünlerimizi mutlaka üretmek zorundaydık.

Böyle bir dönemi genç nüfusla karşılama şansına sahiptik. Enerjimiz vardı yani. İyi de değerlendiremeyeceğimiz enerjiyi kim ne yapsın?

Temelli-Malıköy’deki Anadolu Organize Sanayi Bölgesi ile Başkent Üniversitesi, işte bu kapsamda 2015 yılında eğitim alanında işbirliğine giderek Anadolu OSB’nin ortak kullanım alanına bir meslek yüksekokulu projesi hazırladı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da organize sanayi bölgeleri (OSB) içinde OSB yönetimleri tarafından açılacak teknik kolej veya meslek yüksekokullarını destekliyordu artık.
Anadolu OSB Meslek Yüksekokulu örnek okul olacaktı
Masa başı kararı
Anadolu OSB ve Başkent Üniversitesi Meslek Yüksekokulu projesi kabul edildi, YÖK onay verdi, hatta bitmiş hali beğenildi ama okulun ne zaman açılacağını sorduğumuzda onca emek harcanan okula öğrenci verilmeyeceğini öğrendik. E öğrenci verilmeyecek okulu niye yaptırdınız o zaman?

Organize sanayi bölgesi içinde okul demek, laboratuvar içinde eğitim almak demek; az önce okuduklarını, az ilerideki fabrikalarda uygulayabilmek, daha okulda iş sahibi olmak demek. Önümüzdeki günlerde de sayıları artacak, çok ama çok ihtiyaç var çünkü.

Ülkenin hele ki yüksek teknolojili üretim yapılan şehirleri, ‘Türkiye geneli’yle nasıl kıyaslanabilir? Defalarca Cumhurbaşkanı söyledi, varken Başbakan söyledi, ilgili bakanlar söyledi, yasal düzenlemeler yapıldı ve hala yapılıyor, peki bu nasıl bir karar? Masa başında verilmiş karar bu işte!

Konu okul binası değil
7 yıldır başkentin sanayi bölgeleri ile eğitim ilişkisini yakından izliyoruz. 5 yıl önce lise seviyesinde eğitim veren örnek okul ASO Teknik Koleji başlarken de yanlarındaydık, ilk karnelerini alırken de. OSTİM’in üniversiteye kadar uzanan eğitim planları takibimizde, şehirdeki ve ilçelerdeki meslek okulları da. Anadolu OSB’ye kurulan meslek yüksekokulu da fikir aşamasından temeli atılışına kadar başından beri takibimizdeydi. Ülke açısından da örnek bir işbirliği ve okul modeli olacaktı.

Şaşkınlık ve kızgınlığımız da ondan. Emeği geçenlerin, sözüne karşılık bekleyen siyasilerin ve bizim gibi bir türlü gerçekleşemeyen sıçrayışı bekleyenlerin fikri de ümidi de masa başında alınan bir kararla bir kez daha uçtu gitti. Burada bir okul binasından değil geleceğimizden bahsediyoruz. Hep anlatamadığımız bürokrasi prangası, tam da böyle bir şey işte!

Hiç yorum yok: