3 Temmuz 2018 Salı

BOĞAZIMIZA EYLÜL DÜĞÜMLENDİ


03.07.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi

Gecenin geç saatlerine kadar hiçbir kaygı duymadan oynadığımız sokaklardan sakınır olduk. Tehdit, büyük-küçük ayırt etmiyor. Ruhları karartıyor nasıl bir topluma dönüşüyorsak. Savunmasız masum çocuklarımızı kirleten, yok eden bir dönüşüm. Günden güne artıyor pervasızca yaşamlara, çocuklarımıza uzanma cesareti bulan karanlık ruhlar.

19 gün önce Ağrı Bezirhane köyünde 3 buçuk yaşındaki boncuk gözlü Leyla Aydemir kayboldu evinin önünden. Erzurum’dan, Konya’dan ardı ardına kaybolma haberleri geldi. 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara, Polatlı’nın Uzunbeyli köyünde kayboldu. Şehir kalabalık, kimin ne olduğu belli değil de köyde adam mı kaybolurmuş be kardeşim. Yani “Artık köyler bile güvenli değil” diye mi anlayacağız biz bu gelişmeleri?
Eylül Yağlıkara

Fakirken neden huzurluydu?
Bisiklete binmiş Muhammet’in yanına oynamaya gidiyordu, bir hafta sonra bir elektrik direğinin dibinden cansız, solgun bedenini çıkardık. Uzunbeyli’nin, Polatlı’nın, Ankara’nın değil sadece, bütün ülkenin boğazında düğümlendi Eylül. Dünyayı neşeyle algılayan iri gözleri oturdu hafızamıza, ne olayın kendisini ne lokmaları ne de lafları yutkunabiliyoruz, bir düğüm takıldı duruyor boğazımızın eşiğinde.

Bu ülke 100 yıl, 50 yıl, 40 yıl önce fakirken nasıl güvenle oynuyorduk sabahtan akşama sokaklarında? Mahalleleri mahalleyken kolluk gücünü seyrek gören huzurlu sokaklar, zenginleştikçe niye daha kötüye gitti? Ki hala da gidiyor?

Suça cesaretlendiren nedir?
Artan suç oranlarının kaynağı nedir?
Tavuk gibi adam öldüren ve pişmanlık duymayan katilleri..
Tacizci tecavüzcüleri..
Okulların içine meyleden uyuşturucu tacirlerini..
Başını almış giden hırsızlığı..
3 kişi bir araya gelip çete kuran kurnazları..
Resmi olmayan bir rakama göre 17 milyarı(katrilyon) bulan telefon dolandırıcılığını..
Her yere gözünüze sokarcasına telefon numaralarını yapıştıran tefecileri..
Yine gözümüzün içine baka baka pişkince ihale ve rant yolsuzluğu yapmaktan..
Gıdadan ilaca her türlü sahtecilikten çekinmeyenleri cesaretlendiren nedir?

Köyden ötesi yok
Köylerin içinde adam kaybetmekten daha öte ölçü var mı cesaretin boyutunu izah etmek için? Bu cesareti teşvik eden bir dönüşüm ya da idare boşluğu yaşıyoruz demek ki. Trilyon dolarlarımız olsa ne fayda; cehennem gibi bir yaşam olacaksa karşılığı. Çocuklarına kastedecek denli yozlaşmış, her birini bizim boğazımıza düğümleyen, bir avuç adam dışında yaşamı yutkunamayan bir kalabalığa, toplum diyebilir miyiz acaba?

Yutarsak zehirleniriz
Bisiklete binecekti be Eylül, Muhammet’le koşacak oynayacaktı şehirden güvenli köyünde. Kararan ruhlar, oraya da varmış meğer. Kılcal damarlarımıza yürümüş, tıkıyor artık kirli kan. Hekimler seyrediyor, yüksek güvenlikli büroları, korumalı araçları ve duvarlarla çevrili rezidanslarından.

Eylüller birer birer boğazımıza düğümleniyor, birikiyorlar nefesimizi daraltarak. Onları yutarsak ülkece zehirleneceğiz. Kusturacaklar bu milleti illa!..
Leyla Aydemir


Not: Akşam üzeri (2 Temmuz) Leyla'nın cansız bedenine ulaşıldığında yazımız çoktan baskıya girmişti.. Katmerlendi acımız da kaygılarımız da.. Cennete uçtu yavru kuşlar!..

Hiç yorum yok: