12 Eylül 1980 gibi… Yağmurun altında, solan yaprakların rengarenk cümbüşü içinde el ele tutuşan sevgililer gelir şimdi o günden hiç haberi olmayan gençlerin aklına. Romantik bir sonbahar gününden bahsediyor sanırlar. Hiç öyle bir gün değil o gün. Şimdi gençlere masal gibi gelen o gün, bu milletin iradesiyle uyuşmayan bir darbeye uyandığımız gündür; bir ülkenin, kültürünü, aydınlarını, yaşam sevincini emen, kişiliğini kaybettiren, gözlerinin ferini solduran askeri darbeye uyandığımız gün. O günün gelişinden insanlar habersizken binalar haberdarmış meğer. Hem de Kızılay’ın göbeğinde…
12 Eylül habercisi binalar
Harabeyken bile yıkmaya kıyılamayacak o kutu gibi güzelim Kızılay Binası’nın, yıkılmadan önce çığlığını duymamış kimse ’80 öncesi. Ferah feza Kızılay Parkı’na kıyılırken anlayamamışız; içimiz gibi aklımızın, ciğerlerimizin de daralacağını. Benzer acıyı, 450 yaşındaki Mostar Köprüsü bombalanıp, yıkılırken de duymuştum. Ağızlarda sakız gibi dolanan 'soykırım' sözcüğünün simgesi gibiydi o yıkım. Bir köprüyü değil, kültürü yok ediyordu. Sonra bir gudubet kondu güzelim Kızılay Binası ve Parkı’nın yerine. “Ben buraya oturabiliyorsam eğer!.." diyordu sanki. Anlayamadık işte.
Bir haberci daha vardı, onu da kavrayamadık; SSK İşhanı. Gudubet Kızılay Binası’ndan daha önce, 1979 yılında bitmiş, 12 Eylül 1980 ruhuna çok yakışır görüntüsüyle Kızılay’ın, bir diğer köşesini soldurmuştu. Sakarya Caddesi’ni, Kızılay’dan koparmış, cıvıl cıvıl caddenin tepesine, başkentin merkezine, kültürsüzlük, kabalık ve kişiliksizlik anıtı gibi dikilmişti. SSK İşhanı, 12 Eylül’dü. Oysa 12 Eylül’den önce varlığıyla uyarmış, onu da anlayamamıştık. Bir başka solgun zombi, yaşam enerjisini emmeye devam ediyordu başkentin.
Korktuğumuz başımıza gelmese
Geçtiğimiz hafta Çankaya Belediyesi, yaklaşık 50 milyon (trilyon) lira ödeyerek bu zombiyi satın aldı. Meydan yapmak dahil, projelerini anlattı Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık. Büyükşehir Belediyesi’yle alışıldık iletişim başladı: “Meydan yaparsanız destek veririm, projelerinize destek vermem” dedi Melih Gökçek. “Korktuğumuz başımıza gelmese yeni bir tartışma başlayıp, 30 yıl daha beklemesek” dedim ben de!
12 Eylül 1980 öncesinde başlayan ancak ardı alınamayan kültürsüzlük ve kişiliksizlik simgesi bu abidenin yıkılmasında hemfikir olun lütfen. Eninden boyundan küçülmüş Güvenpark, kaldıramıyor soluklanmak isteyen kalabalığı; Kızılay Parkı’nın hatırına, bir parkla yükünü hafifletin. Yer altına otoparkınızı yapın, Sakarya Caddesi’ni açın, ferahlatın. Ankara’nın buçuk ‘İstiklal Caddesi’ni, tamamlayın.
Derhal işbirliği
Sayın Bülent Tanık, 50 milyon verip, bir arazi değil, 30 yıl önce kaybettiğimiz bir değeri geri aldınız. Doğru; 50 kuruşa verdiği güzelliği, 50 liraya çirkin olarak almak zoruna gider insanın. Ancak hatanın bedeli buysa katlanmalı Ankara. Çankaya Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi’nin, hiç zaman kaybetmeden el sıkışmasını, başkentin merkezi için, tarihi görevlerini üstlenmelerini bekliyoruz. Bu işbirliği, emin olun, herkesin takdirini kazanacaktır. Ve lütfen üfleyin artık şu solgun 12 Eylül tozunu başkentin üzerinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder