10 Ekim 2012 Çarşamba

TURİZMCİLERİ TURİZME İKNA ETMEK


09.10.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi


Şu anda Ankara’da durum böyle; onlar edeceğine, biz onları ikna etmeye çalışıyoruz. 2 yıldır Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, “Turizm de turizm!” diyor. Ankara’dan önce Antalya Valiliği yapan Yüksel, turizmden tecrübeli. Biz gazeteciler, Ankara turizmindeki her gelişmenin üzerine atlıyoruz artık. Geçen hafta Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek, 5 yıldızlı otel yöneticilerini topladı, vaadlerini sıraladı. Demek ki gelişmeler yeterince ikna edici değil, istisnalar hariç, sessizce beklemeye devam ediyor turizmciler.

Nabzı düşük turizm
Ankara turizmi, düşük ama sabit nabızlı bir düzen tutturmuş kendine. En iyi müşterileri, devletle işi olan ziyaretçiler. Düzeni, olara göre kurmuşlar. 2 saat Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gezip, Kale’ye bile uğramadan kaçırılan yerli,  yabancı ziyaretçilerden ümitleri kalmamış. Ankara’da, herkesin üzerine sinen yılgınlık, turizmcileri de otomatik pilota  mecbur etmiş. O kadar çok şey olabilecekken olmamış ki beklenti çıtaları, yaşayacak kadar atan bir nabız seviyesine düşmüş. Gerçekleştiğini görmeden, hiçbir vaade yükselmiyor o nabız.

İşte 5 Ekim’de, böyle kül yutmaz bir topluluk karşısına konuşmacı olarak davet edildim. Davetin ev sahibi, SKAL Ankara Şubesi’ydi. Her ay düzenli buluştukları yemekte konuşacaktım.

SKALcılar'la Ankara turizmi
SKAL, seyahat ve turizmin tüm kollarını bir araya getiren uluslararası tek organizasyon. 80 ülkede, 500 kulüp ve 25.000 üyesi var. Hepsi turizmin değişik alanlarında hizmet veren, yetkin turizmciler. Üst düzey yönetici ya da firma sahiplerinden oluşuyorlar. Tanışmamızla “Çok iyimsersin, anlat bakalım” oldu benimki. Kendim ettim kendim buldum!

2 yılı aşkın süredir Ankara’nın turizm kapısını açması için yapılan tüm etkinlik ve çabaları desteklemeye çalıştık. Önce  Ankara Kalesi’ydi. Çünkü Kale, Ankara’nın anasıydı, kentin doğduğu rahimdi. Anasına can gelince, kim bilir daha ne cevherler doğardı bağrına. 90 yıl önceki gibi hareketli ve bereketli, dünyaya açılmış, gelişmeye açık başkenti, yeniden doğurabilirdi.

“Bu toplantıya, sadece tek bir cümleyi söylemek için bile gelmek isterdim” diye başladım. O cümle; “Ankara’da turizmle uğraşan tüm dernek ve kurumlar, hepsini kapsayan bir çatı örgüt altında toplanmalı mutlaka.” Tur acentelerini, otelcileri, rehberleri temsil eden çeşitli dernekler var ancak bunların taleplerini yoğurup, ortak kanaate dönüştürecek ve seslendirecek tek bir ağız yok. O yüzden çok kafadan çok ses çıkıyor, Ankara’nın yöneticileri de bu karışık kanaatleri ve cılız sesleri, yeterince ciddiye almıyor. Bakir Ankara turizmi, bırakın gelişmeyi, üstüne ciddiye alınmayan turizmcilerin nabzını düşürerek, tekdüze bir yaşam sürüyor. Tek geliri bürokrasi turizmi, onunla yetiniyor.

Söylemek istediğim cümleyi dinleyip, “Sus” diyen çıkmayınca devam ettim: “Fuar turizmi, kongre turizmi, kaplıca, sağlık, eğitim ve doğa turizmi gibi daha birçok seçenek için yatırımlar yolda. Atatürk Kültür Merkezi alanına, çok büyük bir Medeniyetler Müzesi kurulacak. Ziyaretçi, 2’inci geceyi konaklarsa ‘turizm var’ diyorsunuz, yatırımlarda yanlış yapılmadan girin şu topa” demeye çalıştım. Akıllarda fuar,  kongre ve Hamamönün’den Kale ve yeni Medeniyetler Müzesi’ne uzanan tarih koridorunun kaldığını söyleyebilirim. Diğerleri eklenince rüya gibi turizm kabiliyeti olacak Ankara’nın. Çevre ilçelerin kabiliyetini, eklemedik bile.

Sözde kalmasın
“Sus” demediler ama 70 yıla yakın bir yılgınlığın suskunluğuyla ses te vermediler. Turizmcileri harekete geçirecek bir şeylerin, gerçekleşmesi gerekiyor.

Öncelikle Büyükşehir Belediyemiz, turizme yönelik alt ve üst yapılardaki yatırımları, derhal tamamlamalı. Biliyoruz ki sıkıştığı yerde Ankara Valiliği yardımını esirgemeyecek. Belki ilgili Bakanlıklar, Valiliğin de yetmediği yerde ellerinden tutacak. Yeter ki bir şeylerin sözde kalmadığı, eski alışkanlıkların aşıldığı, turizmcilere gösterilsin.

Fotoğraflar: http://www.turizmdesonnokta.com/ Derya Duysak

Hiç yorum yok: