21 Ekim 2012 Pazar

VALİ DERTLİ BİZ DERTLİ


19.10.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi



Tık tık kapı… Milliyet Ankara Gazetesi’nin misafiri, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel geldi. Uzun zamandır yüzyüze değerlendiremedik, Ankara konuşmaya misafirimiz oldu. O kadar birikmiş derdi varki başkentin, yapıldıkça daha büyükleri  ortaya çıkıyor ya da eksiklerin büyüklüğü üstümüze üstünüze geliyor. Yapılan göze batmıyor, eksiğin ayrıntıları, tek tek çözülmeyi bekliyordu. Konuşmaktan çaylar soğuyor, yarısını konuştuysak yine yarısı kalıyordu. Vali dertli biz dertli, Ankaralı, bizden dertli.

Ankarasız Ankaralılar

Vali Yüksel’in en büyük derdi, Ankaralı’nın Ankara’ya ilgisizliği. 2 yıl önce teselli niyetine “Belki tepkilerine karşılık alamamak köreltmiştir aidiyet duygularını” demiştim. “O yüzden Ankaralılar, Ankarasız kalmıştır.” Teselliye çay demle, Allahtan moralini bozmadı Vali Yüksel! Turizmi, Ankara Kalesi’ni, Bilişim Vadisi’ni, Ankara Kalkınma Ajansı’nı ve onun aracılığıyla uygulanmaya başlayan seracılıktan hayvancılığa, pekçok projeyi, üniversitelerin sanayicilerle buluşmasını, Ankara’nın gündemine soktu. Çok büyük bir iş, sadece ilk çiviyi çakarak başlayabilir. ‘Başlamak’tır aslolan, ilk çividen sonrası, yarım bırakanın günahıdır.


Turizmden tarıma, Bilişim Vadisi’nden ulaşım ve trafik sorunlarına, seracılıktan, hayvancılıktan, tabiat ve kültür birikimine hatta miting alanları ve yeni stadyumun yerine kadar çok şey konuştuk. Gazetemizin haberlerinde, detaylarını okuyacaksınız. Bendeniz, turizm ve ‘karanlık’ kentin gece yaşaması konusunda birkaç noktanın altını, kalınca çizmekle yetineceğim.

Neyi bekliyorsunuz?
‘Turizmcileri Turizme İkna Etmek’ başlıklı yazım, Valimizin  çok ilgisini çekmiş. 2 yıldır turizmi sayıklarken turizmcilerden beklediği ilgiyi görememekten şikayetçi. “Kapım sonuna kadar açık, her türlü proje ve önerilerini bekliyorum” diyor. Ben de turizmcilere, Vali Yüksel’in kapısını, ısrarla çalmalarını salık vermiştim. Önceki Antalya Valiliği’nden, sağlam bir turizm tecrübesi var.

Burun kıvıranı uyarayım; 33 bin yatak sayısıyla yeni konaklama tesisleri geliyor. Başlamış, inşaatları devam eden tesisler bunlar. 50 binleri bulacak yatak sayımız. “Niye yapılıyor bu yatırımlar?” diye merak etmiyor musunuz? Doğrudan uçuş noktalarıyla 1 buçuk yılda Esenboğa’nın yolcu sayısı, yüzde 11 arttı. Hızlı tren seferleriyle günlük yolcu sayısı, binden 17 binlere çıktı. Harekete geçmek, Alaaddin Yüksel’in kapısını aşındırmak için, hala neyi bekliyor turizmciler acaba?

Karanlık başkent
Yetersiz aydınlatma dolayısıyla “Türkiye’nin en karanlık şehirlerinden biri” diyor Ankara için valimiz. “Başkent, güneş battıktan sonra da batmamış gibi yaşamalıdır” diyor. Yüksek direk boyları gibi basit ayrıntılar nedeniyle yanlış aydınlatma, ruhumuzu karartıyor. Özelleştirilen elektrik şirketi, Emniyet Müdürlüğü'ne soruyor; “Şu bölge fazla tüketiyor, belirli saatlerde söndürsek asayiş açısından sorun olur mu?” diye. Asli işini şaşırmış şirketlerle yaşar mı bu şehir?

Dünya kenti
Bir de bu karanlığa erken biten toplu ulaşım araçlarını ekleyin. ‘Gri renkli kent’ derler adama. Daha da kurtulamaz lakabından, yaşamaz bu şehir. Bir şehir yöneticisi, kaç saat yaşatabiliyorsa kentin rengi o kadar parlak, müşterisi o kadar çok olur. Saatleri ve hayalleri daraltılmış, yaşamadığı saatler yaşadıklarını aşan bir kentte, tabii ki heyecansızlık oluyor.

Yarı ölü başkent, 70 yıllık döngüsünü 2 yıldır kırmaya, yeni civcivlerini vermeye uğraşıyor. Valinin de bizim de Ankaralı’nın da ümidi, bu civcivlerde. İş ki kalın kabuğunu kırabilsin, hayat bulabilsinler. Derdimiz, bu civciv  projelerin yaşama geçmesi, Ankara’yı bir dünya kenti olarak olgunlaştırmasıdır.



Fotoğraflar: Şevket Yaman

Hiç yorum yok: