20 Mart 2013 Çarşamba

ÇANAKKALE TİCARETİ


19.03.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



"Gelibolu Yarımadası savaşlarında, tümenden küçük kıta ve onların komuta makamlarda subay kaybı o kadar büyüktü ki, örneğin, tabur ve alayların çoğunda savaş günlüğü yazacak subay bulunamamış veya birbirinin yerini kısa aralarla dolduran subaylar, ne kendileri bu işe başlayabilmiş ne de kendinden önce başlanan işi devam ettirebilmiştir. Çanakkale Savaşı'ndan hayatını kurtararak çıkmış subayların bir kısmı da öteki cephelerdeki savaşlarda hayatını kaybettiğinden, günümüzde, yarımadadaki bu müthiş savaşın detaylarını bilen pek az insan kalmıştır..." (1335/1919) Çanakkale Savaşı’na karargâh kurmay subayı olarak katılan Binbaşı Mehmet Nihat, bu savaş hakkında çok az eser kaleme alınmasının nedenini böyle anlatmış. 20 yıl önceki kadar zayıf değiliz ama bu savaşı hala o gün “düşman” dediğimiz ülkelerin kaynaklarından, onların bakış açısına yakın öğrenmeye devam ediyoruz. Eser olarak, sayıca üstünlükleri sürüyor.



‘Düşman’dan öğrendik

1994 yılında ‘Johnny Turk’ belgeselini yaparken çok kıvranmıştık. Kendi arşivlerimizde savaşa ilişkin eser sayısı çok azdı çünkü. Çanakkale Savaşı’nda Türk askerini ve cephedeki günlük yaşamın ayrıntılarını, Avustralya ve Anzak askerlerinin günlüklerinden öğrendik. Askerimize, aşağılamak için ‘Johhny Turk’ demişlerdi ama düşman askerinin, düşmanı öven satırlarıyla doluydu o günlükler. Kendi arşivimizse karmaşık askeri terimlerle dolu resmi rapor kıvamındaydı. Ne genci ne yaşlısı, dedelerinin o günün süper güçlerine nasıl diz çöktürdüğünü, bu satırlardan anlayamaz, öğrenemezdi. Sağolsun Anzaklar, dedelerimizi ve kahramanlıklarını, bazen kızarak bazen överek anlatmış ya da anlatmak zorunda kalmıştı. Erlerin günlükleri, neredeyse dakikaları kaydetmişti.



Gelibolu eğlence parkı!

Şimdi o Anafartalar, Gelibolu cephesi, yani şimdiki Gelibolu Tarihi Milli Parkı, kitaplarıyla olduğu kadar bölgedeki uygulamalarla bir kez daha uzaklaşmak üzere kendi çocuklarından. Bir kere bu bölgeye, artık parayla giriliyor. “Arabayla girenlere paralı” diyorlar, sanki yürüyerek gezilebilecek bir yermiş gibi. Kaç lira olduğu değil, paralı olması rahatsız edici. Müzeler de para, otoparka para, yakında manzaraya nazır tesislerin eli kulağında, gelsin paralar! “Biraz genişletiyoruz” diye duble yollar, şehitlikler çevresine otoparklar yapılıyor. Bu inşaatlar sırasında insan kemikleri çıkmaya devam ediyor. Otopark, yol konforu, bu kemikler üzerine kuruluyor. Beton ve asfalt hakimiyeti suretiyle turistin rahatlığı, en üst seviyede tutuluyor!

Gelibolu Tarihi Milli Parkı, doğal bir park ve destanı yazanların mezarından çok, eğlence parkına dönüşüyor. Bir de tarihi, rivayet ve hurafelerle çalkalayınca ticaretin cazibesi göz kamaştırıyor.



İncitme atanı!

12 Mart’ta 92’inci yaşını kutlayan İstiklal Marşımız’dan sonra dünde 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nün 98’incisini kutladık. Çanakkale’yi keşfetmiş ama bu sefer de böyle keşfetmişti torunları. Çok masraf yapıyor ancak Conk Bayırı’ndaki Atatürk Heykeli, dev Anzak Anıtı’nın gölgesinde kalmaya devam ediyordu. Şairleri kıskandıran satırların sahibi Mehmet Akif Ersoy söylemişti:

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Hiç yorum yok: