19.03.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
"Gelibolu Yarımadası savaşlarında, tümenden küçük kıta ve onların komuta makamlarda subay kaybı o kadar büyüktü ki, örneğin, tabur ve alayların çoğunda savaş günlüğü yazacak subay bulunamamış veya birbirinin yerini kısa aralarla dolduran subaylar, ne kendileri bu işe başlayabilmiş ne de kendinden önce başlanan işi devam ettirebilmiştir. Çanakkale Savaşı'ndan hayatını kurtararak çıkmış subayların bir kısmı da öteki cephelerdeki savaşlarda hayatını kaybettiğinden, günümüzde, yarımadadaki bu müthiş savaşın detaylarını bilen pek az insan kalmıştır..." (1335/1919)
Çanakkale
Savaşı’na karargâh kurmay subayı olarak katılan Binbaşı Mehmet Nihat, bu savaş
hakkında çok az eser kaleme alınmasının nedenini böyle anlatmış. 20 yıl önceki
kadar zayıf değiliz ama bu savaşı hala o gün “düşman” dediğimiz ülkelerin kaynaklarından,
onların bakış açısına yakın öğrenmeye devam ediyoruz. Eser olarak, sayıca
üstünlükleri sürüyor.
‘Düşman’dan
öğrendik
1994 yılında ‘Johnny Turk’ belgeselini yaparken çok kıvranmıştık. Kendi
arşivlerimizde savaşa ilişkin eser sayısı çok azdı çünkü. Çanakkale Savaşı’nda
Türk askerini ve cephedeki günlük yaşamın ayrıntılarını, Avustralya ve Anzak
askerlerinin günlüklerinden öğrendik. Askerimize, aşağılamak için ‘Johhny Turk’
demişlerdi ama düşman askerinin, düşmanı öven satırlarıyla doluydu o günlükler.
Kendi arşivimizse karmaşık askeri terimlerle dolu resmi rapor kıvamındaydı. Ne
genci ne yaşlısı, dedelerinin o günün süper güçlerine nasıl diz çöktürdüğünü,
bu satırlardan anlayamaz, öğrenemezdi. Sağolsun Anzaklar, dedelerimizi ve
kahramanlıklarını, bazen kızarak bazen överek anlatmış ya da anlatmak zorunda
kalmıştı. Erlerin günlükleri, neredeyse dakikaları kaydetmişti.
Gelibolu eğlence
parkı!
Şimdi o Anafartalar, Gelibolu cephesi, yani şimdiki Gelibolu Tarihi Milli
Parkı, kitaplarıyla olduğu kadar bölgedeki uygulamalarla bir kez daha
uzaklaşmak üzere kendi çocuklarından. Bir kere bu bölgeye, artık parayla
giriliyor. “Arabayla girenlere paralı” diyorlar, sanki yürüyerek gezilebilecek
bir yermiş gibi. Kaç lira olduğu değil, paralı olması rahatsız edici. Müzeler
de para, otoparka para, yakında manzaraya nazır tesislerin eli kulağında,
gelsin paralar! “Biraz genişletiyoruz” diye duble yollar, şehitlikler çevresine
otoparklar yapılıyor. Bu inşaatlar sırasında insan kemikleri çıkmaya devam
ediyor. Otopark, yol konforu, bu kemikler üzerine kuruluyor. Beton ve asfalt
hakimiyeti suretiyle turistin rahatlığı, en üst seviyede tutuluyor!
Gelibolu Tarihi Milli Parkı, doğal bir park ve destanı yazanların
mezarından çok, eğlence parkına dönüşüyor. Bir de tarihi, rivayet ve
hurafelerle çalkalayınca ticaretin cazibesi göz kamaştırıyor.
İncitme atanı!
12 Mart’ta 92’inci yaşını kutlayan İstiklal Marşımız’dan sonra dünde 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nün 98’incisini kutladık. Çanakkale’yi keşfetmiş ama bu sefer de böyle keşfetmişti torunları. Çok
masraf yapıyor ancak Conk Bayırı’ndaki Atatürk Heykeli, dev Anzak Anıtı’nın
gölgesinde kalmaya devam ediyordu. Şairleri kıskandıran satırların sahibi Mehmet
Akif Ersoy söylemişti:
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder