05.03.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Öncelikle şunu
saptamak lazım; 5 milyonluk Ankara’nın, 2013 yılında, hala uluslararası
ölçülere uygun bir stadyumu yok. Şimdiye kadar büyük bir stadyuma layık
görülmemiş başkent. Yıllardır resmi, özel, bir sürü futbol okulu olan kent, 3-5
bin kişilik sahalara tıkılmış. Statlar, sadece futbol için değil tabii;
atletizm sporunun pek çok dalı da bu sahalarda yapılabiliyor. Ayrıca
izliyorsunuz; dünyanın en büyük, görkemli gösterileri için de statlar
kullanılıyor. “Niye yapılmamış?”
diye sorsak Ankara’nın ihmal edilmişliği bir kez daha yüzümüze vurulacak, yine
efkar basacak durduk yerde. Az efkarlı, yapılacağı konuşalım en iyisi.
Yeni stadyumun yeri
Aralık ayının
sonlarında Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, 19 Mayıs Stadı'nın yıkılarak aynı
yere yeni bir stat yapılmasından vazgeçildiğini açıklamıştı. Yeni stadı, Eskişehir
Yolu'nda inşa etmeyi düşündüklerini söylemişti. Hatta Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’le Zırhlı Birlikler’in karşısındaki arazide incelemelerde
bulunmuşlardı. Çayyolu metrosunun bitişiyle ulaşım da kolaylaşmış olacaktı. Bu proje açıklandığından beri, değişik
kesimlerden kısık sesli itirazlar duyuyordum stadın yeriyle ilgili. En son
Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav’ın çıkışıyla kısık sesler, yüksek bir
tondan dillendirilmiş oldu.
Cavcav’dan erken uyarı
Cavcav, “Ben futbolu 19 Mayıs’ın toprak dış
sahalarında top oynayarak, tribünlerinde maç seyrederek sevdim. Zaten seyirci
sorunumuz var. Söylendiği gibi stadyum, şehrin merkezinden 30 kilometre uzağa
yapılırsa İstanbul’daki Olimpiyat Stadı’nda olduğu gibi, insan sesi değil
rüzgar sesi duyulur” dedi ve ekledi; “19
Mayıs Stadı’nın yakında hem metro hem gar hem de alışveriş merkezleri var.
Ayrıca yeni stadyum bitmeden 19 Mayıs yıkılmamalı”. İlhan Cavcav, konuya
futbol açısından yaklaşmış ama söylediğinin çoğu, atletizm sporu ya da büyük
gösteriler için de geçerlidir.
Stadyumlar ne için?
Stadyumlar, geniş
kitlelerin ortak bir etkinlik çevresinde bir araya geldiği ortamlar.
Toplumsallaşmaya, büyük katkısı olan mekanlardır. Rakibinizle bir arada,
karşıtınızla yaşamayı öğrenirsiniz. O yüzden böyle mekanlar, herkese eşit
mesafe sayılacak şehrin merkezinde yer alır. Çarşı nasıl merkezde olursa, büyük
toplulukları bir araya getirecek böyle mekanlar da merkezde olur. Bunun
bilincinde olan dünya ülkelerinde, böyle uygulanıyor.
Bakın Ankaraspor,
Esenboğa yolundaki tesislerine seyirci taşımak için ne kadar zorlanmıştı.
Büyükşehir Belediyesi’nin desteği olmasa bozkır dikenlerine, armut ağaçlarına
oynayacaklardı maçları. Büyük paralar harcanarak yapılması değil, insanlara
yakınlığı önemliymiş meğer böyle tesislerin. Ders almalıydık bu örnekten ve
İstanbul’daki Olimpiyat Stadı’ndan. Dünya’nın en görkemli stadyumları, hem
merkezdedir hem de o büyük kalabalığı hızla merkeze getirip, yine oradan hızla
tahliye edecek biçimde tasarlanmıştır. Amaç, merkezde buluşmaktır.
Kimin merkezi
Bilimsel ve toplumsal göstergeler, stadyumların, büyük alışveriş
merkezlerinden farklı bir amacı ve işlevi olduğunu söylüyor. Beğendiğimiz yer,
merkeze düşmeyecekse gidebilenlerin merkezi olacak demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder