23 Mart 2013 Cumartesi

TURİZMDE HEP ACEMİLİK DÖNEMİ


22.03.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Turizm, işletmeyi becerirseniz, dünyanın pek çok ülkesinde ciddi bir gelir kapısı. Geçici, kısa vadeli, kafanıza göre işlerle yürümez. Böyle yürütmeye kalkarsanız cebinizdekinden de olursunuz. Ortak adımlar, uzun vadeli strateji ve planlarla yürüyen bir iştir. “Müzeyi yaptım turist gelsin.. oteli yaptım, turist gelsin”le olmaz. Bir kenti ya da turistik yöreyi değerlendirebilmek için taa turistin evinden başlatıp, yine evine dönüşüne kadar aradaki ihtiyaç zincirinin halkalarını tamamlamış olmak gerekir. Bir halkayı yapıp, ikisini boşlayarak olmaz. Olmayan halka, turist için turizmin bittiği yerdir. Ankara’nın, o kadar çok halkası eksik ki daha turizme başlama niyetinde bile kararı belli değil gibi.



Berlin’de acemilik destanı

MITT Moskova Seyahat ve Turizm Fuarı, 20-23 Mart tarihleri arasında, 20’inci kez kapılarını ziyaretçilere açtı. Ankara 15 yıl aradan sonra geçen yıl yeniden fuarlara katılmaya başlamıştı. Ankara Valiliği öncülüğünde, Ankara Kalkınma Ajansı, İl Kültür Turizm Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Ankara Ticaret Odası ve turizmcilerle bu fuara da katılacak. İnşallah 5-9 Mart 2013 ITB Berlin Turizm Fuarı’ndaki acemilik destanı, Moskova’da yazılmayacak.



Berlin’deki acemiliği görünce “Yolun başındayız” demeye korkuyor insan. İstanbul ve İzmir’in kocaman yerler tuttuğu fuarda Ankara, 9 metrekarelik, arasan bulamayacağın bir yer ayarlayabilmişti kendine. Bu 9 metrekare için 78 kişi gitti Ankara’dan. 78 kişinin sadece fuar giriş ücreti, 22 bin avro (50 bin liradan fazla) tutmuştu. Ve Ankara değil, Kızılcahamam tanıtılmıştı bu tezgahta. Biz de Ankara, turizm fuarlarına katılıyor diye seviniyoruz. Acemilik olabilir ama Ankara’nın önde gelen kurumları, dilimi ısırarak söyleyeyim; böyle bir yasak savmayı kendine yakıştırmamalı.



Tanıtılamayan Ankara

26 Şubat’ta Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, kamu kurum ve kuruluşları dahil, bir ‘Turizmciler Toplantısı’ yapmıştı. İl Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı bile katıldı bu toplantıya. Konunun ciddiyeti, herkesin konuya dahil edilmeye çalışılmasından anlaşılmalıydı ama kısa vadeli, herkesin işine geldiği tarafından tuttuğu bir toplantı oldu. Bir yasak ta burada savıldı sanki. “Ortak” diyebileceğimiz bir stratejik hedef ve planlama niyetinin kenarından geçmedi öneriler. Turizmciler, tek ses olamıyor, uzun vadeli stratejiler için gür bir ses veremiyor, zaten Valilik dışında niyeti olmayan kamu kurumları da durduk yerde başına iş almamak için bu sessizliğin suyuna gidiyordu. 20 Aralık’ta yapılan ‘2’inci Kültür Turizmi ve Fuarı Kültür Yolları ve İnanç Turizmi’ diye adı uzun etkisi olmayan toplantıya, Türkiye’den 20’ye yakın şehir katılmış ancak bir Ankara yoktu neredeyse tanıtımda. Ankara, Ankara’da bile tanıtılamıyordu. Benim beklentimse çok farklıydı.



‘Hüsran fuarları’na dönüşmeden

‘Ortak ses’ten beklediğim, öncelikler sıralaması yapmış olması ve bu sıralamanın hepsinin aynı anda değil, madde madde uygulanmasında ısrarcı olmasıydı. Yatırımlarda, önceliğin verileceği bir başlığı belirleyip (örneğin sağlık turizmi), onun desteklenmesini isteyebilirlerdi. Yani öncelikle neyin turizmini yapacağına karar vermeliydi Ankara’nın turizmcileri ve yerel yöneticileri. Hangi ilçe, hangi bölgeyse önce orayı ayağa kaldırma girişimlerinin konuşuluyor olması gerekirdi. Cümlesi tamamlanmayan toplantılar, turizmcinin kendisini bile ikna edemiyor turizme.


‘Hüsran fuarları’ düzenleyecek ya da fuarlara bu acemilikte katılacaksak yolun başında bile olmadığımızın farkında olalım bari. 1 trilyon dolara doğru yürüyen dünya turizm pazarına, ne istediğimizi, stratejimizi, planımızı oluşturup, öyle çıkalım. Çok narin ama acımasız bir sektör turizm. Herkes bildiğini okuyacaksa bugünü kurtarsanız yarın yüzünüze vururlar acemiliğinizi.

Hiç yorum yok: