07.01.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Sayıştay’ın ‘Atatürk Orman Çiftliği 2012 Raporu’,
Çiftliğin sahipsizliğini, çaresizliğini, istismarını tescil raporu adeta. İşletme
ve hukuk dersi gibi. 2003 yılında Devlet Denetleme Kurulu’nun da saptadığı pek
çok sorunun, aynen devam ettiği anlaşılıyor. Ah Çiftliğim, öksüzüm!
Raporun daha başlarında “Atatürk’ün bağış mektubunda arazinin yeşillendirilerek korunması ve
geliştirilmesi temel amaç olmasına rağmen, zaman içinde çok değerlenen boş
arazilere yönelik talepler ve tecavüzlerin artmasına engel olunamamıştır” denerek
özetlenmiş aslında her şey.
1950’den sonra korunamamış
Rapor, 1950 yılında çıkarılan
5659 sayılı Kanunla Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ) arazilerinin korunması
amaçlanmasına karşın, özellikle 1950-1960 yılları arasında çıkartılan özel
kanunlarla 14.541 dönüm arazinin
daha kamu ve özel kuruluşlara satıldığını, sakıncaları gidermek amacıyla birçok
kez hazırlanan kanun tasarı ve taslaklarının kanunlaşamadığını söylemiş.
Çiftliğin, 1992’de, 2436 sayılı Ankara Kültür
ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Kararı’yla Doğal ve Tarihi Sit Alanı, 1993’de
3097 sayılı Kurul Kararı’yla sınırlarının belirlendiği, 1998’de de 5742 sayılı
karar ile Birinci Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı ilan edildiği belirtilmiş.
Ancak 1937’de 55 bin 500 dönümlük Çiftlik arazisi, bugün 33 bin dönüme
gerilemiş.
Hukuku
çiğnemeye devam!
Kaybedilen arazi 22 bin 500 dönüm. Özellikle
son 30 yılda bu arazinin çoğunda Atatürk’ün bağış koşulları yerine
getirilmiyor. Üstelik TOKİleme suretiyle hem başkalarına satılıyor hem amaç
dışı kullanımla hızla betonlaştırılıyor. Hukuk çiğneniyor yani.
Rapor, “AOÇ
Müdürlüğü’nün sorunlarının başında; kiracıların kiraladığı açık ve kapalı
alanları sürekli genişletme eğilimleri ve Müdürlük aleyhine haksız kazanç sağlama
girişimleri gelmektedir” dedikten sonra
arazi tecavüzü, tahliye ve kira alacağı sorunlarının üzerine kararlılıkla
gidilmesi gerektiğini vurgulayarak Birinci Derece Doğal ve Tarihi SİT Alanı
ilan edilen bu arazilerde, “..önceden
süregelen bağ ve bahçe çalışmalarının dışında yeni bir faaliyetin yapılması
mümkün görülmemektedir” saptamasını yapmış. Hukuku çiğnemeye devam!
İmar
planları bağışa aykırı
Ayrıca kabulünden sonra Çiftliği tanınmaz
hale getiren kanuna da değinilmiş: “08.07.2006
tarihli resmi gazetede yayımlanan 5524 sayılı kanun ile 5659 sayılı kanuna
ilave edilen ek madde ile; AOÇ dahilinde bulunan arazilerle ilgili olarak Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uygun görüşü ile Ankara Büyükşehir
Belediyesi öncelikle üst ölçekli plan ve koruma amaçlı imar planı ve bunlara
uygun her türlü imar planlarını yapmaya yetkili kılınmıştır” dedikten sonra
yapılan imar planlarına ve bunlara açılan davalara değinen rapor, “Yapılan imar planlarının, alt ölçekli
planların veya mahkeme kararına göre hazırlanabilecek alternatif imar
planlarının, AOÇ Kuruluş Kanunu’na, içerdiği tarihi, kültürel ve doğal
özelliklerine ayrıca bağış mektubu esaslarına uygun olmasının sağlanması
faydalı olacaktır” uyarısını yapmış.
Kanun,
teşkilat, personel yetersiz
Raporda, kuruluş kanunu 1950 yılında,
personelinin görev ve yetkileri 1953 yılında düzenlenen Çiftliğin, öngörülen
teşkilat yapısının, bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı, arazi ile
arsaların envanter çalışmaları ile kiralama ve imar uygulamalarından
kaynaklanan sorunların takibinin gerektiği gibi yapılamadığı tespit edilmiş, “.. Kanun ve Yönetmelikler’in yeniden
düzenlenmesi, AOÇ Müdürlüğü’nün görevlerinin ve faaliyet konularının yeniden
belirlenmesi, teşkilat yapısının ve kadrolarının da buna göre oluşturulması
gerekmektedir” diye öneride bulunulmuş.
Önemli bir başlık daha:
‘AOÇ
Müdürlüğü Alım-Satım-Kiralama ve Kiraya Verme İhale Yönetmeliği’nin kendi içinde birtakım çelişkileri ve
temel satın alma prensiplerine uygun olmayan yönleri bulunduğu, bu eksiklikleri
gidermek için çalışma yapıldığı gözlenmiş.
Birkaç
öneri daha
Ayrıca;
Tohum ıslah istasyonunun
kurulması için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na aktarılan ve daha sonra
Türkiye Zirai Donatım Kurumuna devredilen, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla
Devlet Personel Başkanlığı, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ve Sakarya Vilayeti
Özel İdare Müdürlüğü kullanımına verilen arazilerin, atıl durumda olduğu ya da amaç
dışı kullanıldığı tespit edilmiş.
Ankara Bira Fabrikası’nın
kurulması için TEKEL Genel Müdürlüğü’ne devredilen, özelleştirilince kapatılan
ve halen Gayrimenkul Anonim Şirketi mülkiyetinde bulunan arazi ve tesislerin
geri alınması,
Geçmiş yıllardaki faaliyetlerde oluşan
kârların, Atatürk’ün bağış mektubu ve Ankara halkının ihtiyaçları çerçevesinde
yatırıma dönüştürülebilmesi için proje üretilmesi ve üretilen projelerin gerekli
ödenek ve izinleri alınarak hayata geçirilmesi,
Su Üretimine Ait İsim ve Marka Kullanımı
Karşılığı Kar Payı Ortaklığı İhalesi’ni alan yüklenicinin, yükümlülüklerini yerine
getirmediği, idareye vereceği kar payının doğru belirlenmesi ve zincir
marketler ile diğer alıcılardan alacakların arttığı, etkin bir alacak takip ve
tahsilat sisteminin kurulması,
Kira bedeli dava konusu olmuş
olan AŞTİ’nin, gerekli muhasebe kayıtlarının yapılması ile 1 Temmuz 2012
tarihinden öncesine ilişkin 6 trilyon 436 bin liralık kira alacağı ve bu
tarihten sonrası için hesaplanacak kira farkının takip edilmesi ve tahsilinin gerçekleştirilmesi önerilmiş.
1 yorum:
ankaramızda onlarca sivil toplum kuruluşu ve 15 e yakın Üniversite var Yüzlerce prof ve Öğretim üyeleri bu kadarmı tepkisizsiniz yazıklar olsun teşekkürler sayın Ali inandım. Atanın Mirası sözde korunmaz.
Yorum Gönder