13.06.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Evden
çıkmış, yüzerek işe geliyoruz. Yolda komşu denk geliyor, sağolsun, şişme
botuyla metroya bırakıyor. Duşu Batıkent metrosunda hallediyoruz, devam.
Kızılay’da
iniyor, Güvenpark iskelesinde, Aşağı Ayrancı vapurunu bekliyoruz. Beklerken
sazana olta sallayan avcıları, su dolu kovalarındaki balıkları izliyoruz.
Elinde
içi boş bardaklarla dolu askısıyla “Var
mı çay içen, çaayy.. çay geldi” diye çaycı dolaşıyor. Simitçi, ona pis pis
gülüp, sesini bastırmak için tam onun lafı üzerine “Simiiidiyee!1 lira değil 75 kuruş simiiidd” diye bas bas bağırıyor.
Çaycı, onu bir hareketle yanıtlamak istiyor ama bir elinde askı diğerinde
demlik, uzaklaşıyor.
Bu
arada kendi vapuru zannedip atlayan bir vatandaş, olmadığını fark edince dönmek
isterken düşüyor, suyun debisine dayanamayıp, Sıhhiye’deki iskelelere doğru
bırakıyor kendini. Sadece kafa olarak, nizami sürüklenişle Atatürk Boğazı’nda
uzaklaşırken Kızılay rıhtımından her yana, takalar, sandallar açılıyor.
Panama
bandıralı petrol yüklü bir transatlantik, Dikimevi’nden Tandoğan yönüne doğru,
düdüğünü öttüre öttüre yol alıyor.
Yüksel
Caddesi’nin boğaza nazır koyunda, dershaneye gitmesi gereken gençler, sabah
sabah haylazlık edip, balıklama, çivileme suya atlıyor, uzun paçalı şortlarıyla
kıyıda yüzüyor. Bir miktar vatandaş ta elleri arkada bağlı, onları izliyor.
Bakanlıklara
doğru, Boğaz’ın iki yakasında, 2 su TOMAsı bekleşiyor.
Sakarya
Caddesi’nin girişinde, dip dibe balık-ekmek satan sandallar dalgalanıyor,
öğlene hazırlanan ızgaraların yoğun dumanı, savrula savrula havaya yükseliyor.
Balıkçıların aralıklı çığırtması, buradan duyuluyor. Kim bu saatte balık
yiyecekse!
Milli
Piyango İdaresi’nin penceresinden birileri, martılara simit atıyor. Simitleri
kapışmaya çalışan martılar, piyango çıkmış vermiyorlar gibi hararetli bir
gürültüyle ‘gak gak’ ötüşüyor, tam
tabiriyle sabah sabah kafa şişiriyor.
Güvenpark
İskelesi’nin heykel tarafında, ellerinde değişik renkte flamaları görünen bir
kümelenme var. Aman itirazcı insanlar, mesken tuttular orayı. Onlara sıkılan
biber gazı yüzünden acıya küstük, çorbaya pul biber serpmiyoruz vallahi!
Durağa
sığamadığımız için yoğun yağmur altında kaldık, Sıhhiye’ye sürüklenen adamdan
farkımız kalmadı. Hah, 3 halk vapurundan sonra nihayet Belediye vapuru geliyor.
Amerikan Elçiliği iskelesinde iniyor, çok şükür işe varıyoruz.
Hemen
Ankara gazetelerini inceliyoruz önce. İşte haber; Büyükşehir Belediye
Meclisi’nin, her kavşağa konan, hepsi kendince bir zaman dilimini gösteren
saatlerinden, bir tane de Erzincan’a yaptırma kararı aldığını okuyoruz. İşte
budur.. birilerinin bu büyük eksikliği gidermesi gerekiyordu!
Fotoğraflar: Ankara'nın bugları sayfasından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder