03.06.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Başkente
deniz getirme vaatleriyle oy toplamış siyasiler gördü Ankara. Getirileceğini
düşünebilen vatandaşlar da onlara oy verdi. Çocukken bile böyle geniş hayal
gücümüz olmamıştı. Uçan insan Süpermen’e inanıyorduk da İç Anadolu’ya deniz
getirilmesi aklımızın ucundan dahi geçemiyordu. Meğer hayal gücümüzün darlığı
uzaklaştırıyormuş bizi siyasetten.
Doğanın hediyesi
Günlerdir
aralıklı olarak yağmur yağıyor. Aralıklı ama kurak geçen kışın acısını
çıkarırcasına yağdımı da yağıyor maşallah. Bozkırın hasretini çektiği kar ilen
yağmur, doğa, bu yıl yağmurdan yana bonkör davranıyor. 3 yıl önce de kar
yağışından yana bonkörlük etmiş, Batıkent’te, 20 yıldır görmeye alıştığımız
sarı topraklar, uzaktan kahverengi Elmadağ yeşerivermişti. Kurumuş dallarından
yeşil filizler süren ağaçlar, bu baharın
hediyesi oldu.
Ankara Boğazı
Şubat’ın
başıydı; Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek, 30 Mart Yerel Seçimi için
projelerini açıklıyordu. Projelerden biri de İmrahor Vadisi’ndeki 11
kilometrelik kanalın, Ankara Boğazı'na çevrilmesiydi. O vadiden büyük seller
gelir, evleri, hayvanları Kolej’e kadar süpürürdü. Bu hattın bir boğaz olma
kudreti vardı ama kıymeti yeni anlaşılıyordu. Dereler kentinde, bütün derelerin
üzerini kapatıp, suya özlem duyuyorduk. Suya özlemi bitmeyen bozkırın, bir kez
daha seçim vaadi oluyordu büyük su birikintileri.
Oysa
Ankara büyüdükçe suya olan özlemimizi gidermek kolaylaşmıştı. Her yağmurda
yollar dereleşiyor, her kar yağışında, tıkanan trafik yüzünden, eve yürümek
zorunda kalarak iliklerimizde hissediyorduk nemi. Dalgıçlar, arabaların
kaybolduğu alt geçitlerde adam arıyordu bazen. Ankara suya hasretti ama Ankaralılar’ın,
karşıdan karşıya yüzerek geçmek isteyecek kadar susamış olması zor ihtimaldi.
Kader ortaklığı
Kenar
mahallelerle kent merkezinin ayrımı kalkıyor, yağışlı günlerde kader ortaklığı
yapıyorduk cümleten. Kızılay’da, Sıhhiye’de, karşıdan karşıya geçerken
ayaklarımızın üzerinden sular aşıyor, bir yandan da yol ortasındaki
fıskiyelerden su fışkırıyordu. Olanına sıkışırsa 10 kişi zor sığıyor, olmayan
otobüs duraklarında beklerken duşu aradan çıkarıyorduk. Metro duraklarında,
hoplaya zıplaya aralarından sıyrılarak, şakır şakır inen şelalelerin keyfini
sürüyorduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder