3 Temmuz 2014 Perşembe

2 BİN 750 YILLIK YEMEK



01.07.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Bütün dünya Midas’ı tanır. Frig kralıdır, eşek kulakları ve tuttuğunun altın olmasıyla meşhurdur. Bütün dünyada efsaneleri, ibret olması için anlatılır. Birçok roman yazılmış, film çekilmiş, tiyatro oyunları sahnelenmiştir hakkında. Şurada, yarım saat uzaklıkta, Polatlı’nın dibindedir ancak ne Kültür Bakanlığı ne Ankaralılar ne de Polatlı ahalisi, turizm merkezi haline getirememiştir Gordion’u. Yeni adıyla Yassıhöyük’ü.



113 yıl önce keşfedildi

Gordion’un ilk keşfi, 113 yıl önce 1901’de, Gustav ve Albert Koerte kardeşler tarafından yapılıyor. Üstü toprak yığma mezarlara ‘tümülüs’ denir, küçüklü büyüklü onlarcasını buluyorlar Gordion’da. 4-5 tanesini açıyorlar, buldukları, İstanbul Arekeoloji Müzesi’ne gidiyor.



1951 yılında bu kez Amerika’nın Pensilvanya Üniversitesi’nden arkeolog Rodney S. Young(Rodni Yang) geliyor. Kararlı bir kazı başlatıyor ve 1954 yılında tümülüslerin en büyüğüne, tünel kazarak girmeyi başarıyor. Adam, Amerika’dan merak ediyor “Bu tepenin altında ne var?” diye, bizim için 63 yıl sonra hala toprak yığını olan Midas’ın mezarını buluyor.

Yassıhöyük köyü ve  Midas Tümülüsü (sağda)

Midas mı Gordios mu?

Yaklaşık 100 metrelik yığma toprağın altında, katman katman farklı boyutta çakıllar içinde sedir tomruklardan bir mezar odası ve içinde kıvrılıp yatan bir iskeletle karşılaşıyor. Odanın içinde, çürümüş yiyecek içecek olan tabaklar çanaklar, çok güzel işlenmiş süs eşyaları, sanat eseri sehpalar, meşhur Gordion çengelli iğnesi fibulalar bulunuyor. Tümülüslerin en yükseği olduğuna göre kralınki olmalı, “Midas’ındır” diye düşünülüyor.

Midas Tümülüsü'nün girişi

Frigya’nın kurucusu babası Gordios’tur ama bulunan eserlerde oğlu Midas’ın adı ve hikayeleri daha çok geçtiği için öyle düşünülüyor. Bugün yeni tekniklerle yapılan tarihlendirmeler, tümülüsün babasına, yani Frigya’nın kurucusuna ait olma ihtimalini gündeme getirmiş durumda. Öyle de olsa Midas Gordion’da bir yerde ve biz de hala dünyaya anlatamıyoruz burada olduğunu.


Kral menüsü

Geçtiğimiz Cuma 27 Haziran’da, Frigya’nın başkentinde, ‘Kral Midas’ın Son Akşam Yemeği’ adıyla çok gecikmiş bir etkinlik gerçekleştirildi. Mezar odasına konan yiyecekler incelenmiş ve kralın 2 bin 754 yıl önce yediği yemekler yeniden hazırlanmıştı. Menü şöyleydi:


- Zeytinyağlı rezene yuvasında Polatlı köy peyniri,
üzüm koruğu ile lezzetlendirilmiş yeşil mercimek köftesi,
iç bakla soslu cevizli yaban ördeği köftesi

- Köy gözlemesine sarılmış kimyon ve cevizli Midas dolması

- Kaz etli tümülüs böreği ile Anadolu yeşillikleri

- Bal ve üzüm suyu ile marine edilmiş fırında kuzu sırtı,
kuru erik soslu, pekmezli isli Frig pilavı

- Frig vadisi eteklerinden toplanan dağ meyveleri sosu ve nohutla hazırlanmış yumak tatlısı.



Büyük İskender de yemiştir

1985’den beri Gordion’a giderim, kralın sofrasına oturmak da nasipmiş! Bu yemeği, büyük ihtimalle Gordion düğümüne kılıcını vuran Büyük İskender de yedi. Sheraton Oteli’nin aşçıbaşısı Zeki Açıkgöz, bu sofranın altından başarıyla kalkmıştı.



Etkinlik, Uluslararası Yönetim Geliştirme Derneği’nin (IMDA) düzenlediği 23. Dünya İş Kongresi’nin bir parçasıydı. Midas’ın Tümülüsü’nün dibinde, Gordion Müzesi’nin bahçesindeydi. 5 kıtada 30 ülkeden katılan çok sayıda bilim adamıyla 700 civarında misafirdik. Çalışanlarla beraber 800’ü bulmuşuzdur. Issız Yassıhöyük köyü, 30 yıldır özlediğim bir kalabalığı ağırlıyordu.



Bir de 1985’de daha yeni Kazı Müdürü olmuşken tanıştığımız Kenneth Sams(Kenıt Sems)’le karşılaştık mı! Onun elinde baston, benim başımda beyazlar, geçmişi ve o günden beri yıkılmaya yüz tutan ‘Perili Ev’ dediğimiz ev dışında neredeyse hiç değişmeyen Gordion’u konuştuk. Önce Tümülüs sonra Müze gezildi, şenlendi Yassıhöyük.



Özlenen işbirliği

Etkinlik, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Ticaret Odası, Atılım Üniversitesi, Deniz Bank, Ankara Valiliği, Polatlı Belediyesi, Gordion Müzesi, Devlet Opera ve Balesi, Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği, Türkiye Aşçılar Federasyonu, Sheraton Ankara Oteli, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği, YDS, Ankara Kalkınma Ajansı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi işbirliğinde gerçekleştirilmiş. Vay bee, Ankaralılar alışık değiliz böyle kapsamlısına, özlediğimiz işbirliğiydi desek yeridir!



Bir defile yapıldı ki gözlerimizi alamadık, Eskişehir Olgunlaşma Entitüsü’nün ellerine, akıllarına sağlık. Ancak Ankara’nın bir Olgunlaşma Enstitüsü varken niye Eskişehir, onu anlayamadık. Sonrasında tümülüslerden Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın müzik ziyafeti yansıdı.



Tarih olmadan olmuyor

Neden uzun uzun anlatıyoruz bu etkinliği? Çünkü Ankara’nın turizmi, önce Kale’den sonra Gordion’dan başlayacak, Kurtuluş Savaşı’nın güzergahıyla devam edecek. Eksikleri, ilgililerine aktarmak üzere şimdilik kendimize saklıyoruz ama bu etkinliklerin her yıl düzenli yapılması lazım, onun altını çizmek istiyoruz. İşte gördük; kongre turizmi de tarih olmadan olmuyor.



Etkinlikler, böyle sınırlı bir çevre içinde kalmayıp, orta okuldan, liseden, üniversiteden gençleri ve vatandaşları da dahil ederek devam etmeli. Arayı açmadan, konuyu soğutmadan devam edip, sırada bekleyen birçok ilçemize yaymalıyız tecrübemizi.


Ankara’da, turizminin 3 kapısından birindeydik. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, en son 63 yıl önce hatırlanan Midas’ın, selamlarını iletiyoruz!

Hiç yorum yok: