25.07.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Diyecek
kadar yaşadık çocukluğumuzda. Ucundan yakaladık o ‘eski Ramazanlar’ı. Tarifi çok zor, şimdiki çocuklara, gençlere,
mümkün değil anlatmak. Hem değişen günlük yaşam hem dünyadaki gelişmeler,
bilene bile unutturuyor eski Ramazanlar’ı. O günleri yaşatanlar, başka bir
insanlık sanki.
Anlatamayız
Anlatamayız
Bu
Ramazan’ı da bayramını da önce yangını körüklenmiş çevre ülkelerin çığlıkları,
sonra kendi içimizde tırmandırılmak istenen gerginlik içinde geçiriyoruz.
Niyeti bozuklara, Ramazanlar kar etmiyor artık. Hırs, gözü dönmüş bir sabırsızlıkla isteklerine mola veremiyor.
Ruhuna has saygı, hoşgörü kalmayınca Ramazan’ın da alelade aylardan farkı
kalmıyor.
Çocuklara ve gençlere, eskisini belki anlatabiliriz ama Ramazan’a, oruç tutanıyla tutmayanıyla kendiliğinden hoşgörüye zorlayan nasıl bir beraberlik duygusunun sindiğini anlatamayız.
O duygu kaybedilince
Çocuklara ve gençlere, eskisini belki anlatabiliriz ama Ramazan’a, oruç tutanıyla tutmayanıyla kendiliğinden hoşgörüye zorlayan nasıl bir beraberlik duygusunun sindiğini anlatamayız.
O duygu kaybedilince
Varlıklıyla
yoksulun aynı sofrada karıştığı, küslüklerin bittiği ay. O duyguymuş bize
Ramazan’ı da bayramları da sevdiren. O duygu hissedilmeyince yavanlaşıyor,
ruhuna geçmiyormuş insanın. O hissi kaybedince her yandan fışkıran uzmanların
telkinleri, tekdüze bir uyarıya dönüşüyormuş. İçinde olacakmış, içinden gelecekmiş
insanın.
Ramazan ayını, Suriye’de, Irak’ta, müslümanın müslümanı tavuk gibi katletmesiyle geçirdik. Bayramına da Gazze felaketiyle giriyoruz. Birkaç yıldır Hacı Bayramlar’da, Hamamönleri’nde, toplu iftarlarda, “O duyguyu yeniden canlandırabilecek miyiz acaba?” diye beklerken içeride de seçim sürecinin ayırıcı dili ve yan etkilerine maruz kalıyoruz. Bir ay nefeslenemiyoruz, herhangi günler gibi geçiyor Ramazan.
E insan, haliyle özlüyor tabii eski Ramazanlar’ı.
Ramazan ayını, Suriye’de, Irak’ta, müslümanın müslümanı tavuk gibi katletmesiyle geçirdik. Bayramına da Gazze felaketiyle giriyoruz. Birkaç yıldır Hacı Bayramlar’da, Hamamönleri’nde, toplu iftarlarda, “O duyguyu yeniden canlandırabilecek miyiz acaba?” diye beklerken içeride de seçim sürecinin ayırıcı dili ve yan etkilerine maruz kalıyoruz. Bir ay nefeslenemiyoruz, herhangi günler gibi geçiyor Ramazan.
E insan, haliyle özlüyor tabii eski Ramazanlar’ı.
Tadını özünden alıyormuş
Şimdi her şeyin alası var ancak Ramazan’ın bu yavanlığıyla beraber. Hacıvatı, Karagöz’ü, çadır tiyatroları, pamuk helvası, atlı karıncası o duyguyla güzelmiş. Şimdi 50-100 lirayı beğenmiyor çocuklar ama 25’er 50’şer kuruştan 1’er lira harçlıkları o yüzden bereketliymiş. Tatlılar tatlı, ikramlar o yüzden lezzetliymiş. Şimdi bir araya gelemeyen adamların, o gün akla karayı karıştırmadan, oturup kalkmasındaymış keramet. Hacıyatmazları, sadece oyuncakmış!
Enseyi kararttık biraz ama yaklaşırken uzaklaşmayalım, püf noktası kaçmasın diye. Birlik beraberlik duygusu veriyormuş her şeyin tadını. O yüzden eski Ramazanlar’ı anlatmak bir şey ifade etmiyormuş; özü varmış meğer.
Biz yaşayabildiysek niye aktaramıyoruz? Artık çocuklarımız, hiç tanışamayacak mı bu duyguyla?
Eski Ramazanlar’ın tadında, bayramınız kutlu olsun.
Şimdi her şeyin alası var ancak Ramazan’ın bu yavanlığıyla beraber. Hacıvatı, Karagöz’ü, çadır tiyatroları, pamuk helvası, atlı karıncası o duyguyla güzelmiş. Şimdi 50-100 lirayı beğenmiyor çocuklar ama 25’er 50’şer kuruştan 1’er lira harçlıkları o yüzden bereketliymiş. Tatlılar tatlı, ikramlar o yüzden lezzetliymiş. Şimdi bir araya gelemeyen adamların, o gün akla karayı karıştırmadan, oturup kalkmasındaymış keramet. Hacıyatmazları, sadece oyuncakmış!
Enseyi kararttık biraz ama yaklaşırken uzaklaşmayalım, püf noktası kaçmasın diye. Birlik beraberlik duygusu veriyormuş her şeyin tadını. O yüzden eski Ramazanlar’ı anlatmak bir şey ifade etmiyormuş; özü varmış meğer.
Biz yaşayabildiysek niye aktaramıyoruz? Artık çocuklarımız, hiç tanışamayacak mı bu duyguyla?
Eski Ramazanlar’ın tadında, bayramınız kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder