17 Temmuz 2014 Perşembe

BONZAİ GENÇLİĞİ



15.07.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

3 hafta oldu olmadı, Milliyet Gazetesi’nden duyduk ilk; ‘bonzai’ diye uyuşturucu bir madde varmış. Bursa’nın Meydancık Mahallesi’nde, leblebi tozu gibi hatta leblebi tozu fiyatına satılıyormuş. 3 haftada çığ gibi arttı haberler. Meğer Türkiye’nin her yanında hızla yaygınlaşıyormuş da ucunu Bursa’dan vermiş.



İlk 6 ayda 26 kat artmış

Sadece 2013 yılı ile 2014 yılı arasındaki fark, daha 2014’ün yarısındayken 4 katına çıkmış. 2013’de Türkiye çapında 3 kilo bonzai ele geçirilirken 2014’dün ilk 6 ayında 26 kat artmış, 150 kilo ele geçirilmiş. Ürkütücü bir yaygınlaşma hızı. Grip olsak bu kadar hızlı yaygınlaşırdı herhalde. Grip bir haftada geçiyor ama bu bonzai laneti, can alana kadar bırakmıyor yakayı. Hem de kısa sürede alıyor.



Kısa sürede çünkü diyelim kullanıcı 6 ayda eroin bağımlısı oluyorsa bu bonzai laneti 15 günde alışkanlık yaratıyormuş. Ucuz ve kolay ulaşılabilir olması nedeniyle de bir başka uyuşturucunun bağımlılık süresinde can alacak dozlara ulaşıyor. Alana kadar da kullanıcının ailesini ve çevresini canından bezdiriyor, dağıtıyor. O çevreye bomba atsanız bu kadar yıkıcı etkisi olur ancak.



Ayrıca bu bonzai melaneti, çoktan derine inmiş, kanser gibi hızla gençliğe sıçramış. Biz “Ne oluyor?” derken sadece 1 haftada Ankara’da, bonzai kullanan 2 gencin ölüm haberini aldık. 2014’ün ilk 6 ayında Ankara’da ele geçirilen bonzai miktarı ise 13 kilo. Yani Türkiye’de ele geçirilenin 10’da 1’i.



Lav gibi gürüldeyen gençlik

Tabii ki uyuşturucu belası bonzaiyle başlamadı ancak ucuzluğu, kolay ulaşırlığı ve hızlı etkisiyle yeni bir sıçrama yaptığına dikkat etmek lazım. Ayrıca koca koca adamların aklı var, tecrübesi var günahı boyunlarına yalnız gençleri kandırmak da özendirmek de kolay. Onlara, böyle şeylere özenmeyecek uğraşlar kazandırmak ve kandırılamayacak erken eğitimi vermek zorundayız. “Ümitsiz gençlik yetiştiriyoruz” diyorduk, en kolayı da onları kandırmak işte.



Gürüldeyen gençlik” demiştik biz onlara. Taşan enerjilerinden değil kızgınlıklarından, yer altında patlamaya hazırlanan lav gibiler.



Kızgınlar

Önce dengesi bozulmuş, adaletsiz eğitim sistemine kızgınlar. Devlet okullarındaki kalitesiz eğitim nedeniyle bir gelecek göremediklerine kızgınlar.

Parası olmadığı için üniversite kazanmanın tek şartı haline getirilen dershaneye gidemediklerine kızgınlar.

Okul yıllarını, hayata hazırlanmak yerine üniversiteye bile değil sınavına harcadıklarına, bu yolda kurban edilişlerine kızgınlar.

Sınavlarda, birilerinin soruları dağıttığını duyunca, onca yıl parasını da gözünün nurunu da boşuna akıttığına kızıyorlar.

Hele okulu bitirip, el elde baş başta kalınca, bir de iş başvurusundaki mülakatlarda kıyak geçildiğini öğrenince… Çok kızıyorlar.

Devletine yöneliyor kızgınlıkları. Bu ülkeden ümit edecekleri bir şey kalmıyor. Liselere, ortaokullara, çoktan indi bu ruhhali.



İnsanoğlu, ekmeğini taştan çıkarır” deyince lapacılarla kendilerini kıyaslıyor, “Adalet neresinde bunun?” diyen isyanları bizzat kulaklarımıza titriyor sesleri gibi. Adaletsizlik duvarının önünde, onu aşma ümidi taşımayan gencecik insanlar bekliyor.



Seçenek üretmeliyiz

Laf olsun diye “Gürüldeyen gençlik” dememiştik; özellikle gelir seviyesi düşük ve bir kapan gibi kısıldığı çevreden kurtulmak isteyen çocuklara ve gençlere, seçenek yaratılmasını önermiştik. Öncelikle devletin, meslek okullarını derhal güncelleştirmesi ve doğru planlamayla bu gençleri yönlendirmesi gerektiğini söylemiştik. Başka yollar da var, onları da tartışalım ama mutlaka seçenekler üretmeliyiz; gençlere ümit olacak seçenekler.


Dışarı beklerken içine patlıyor bu çocuklar. Ülkesine ve geleceğine güvenen gençliği yaratamıyorsak kapımızı kim çalacak, ‘Bonzai gençliği’ çalacak tabiiki.

Hiç yorum yok: