16.09.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Türkiye’nin
en uzun ırmağı Kızılırmak. Sivas’ın İmranlı ilçesinden doğuyor 1355 kilometre
dolaştıktan sonra Samsun’un Bafra ilçesinden denize dökülüyor. Adını renginden
alan ırmağa, antik çağda, tuzlu akarsu anlamına gelen ‘Halys’ deniyormuş. Bu suyun içinde her zaman bir şeyler varmış
demek.
İç temizleyici ırmak
Böyle
güçlü ve uzun bir suyun etrafında her zaman yerleşim olur. Suyuyla beraber taşıdığı
verimli çamur, ne eksen yetişecek tarlalar, bahçeler açtırır insana. 2008
Şubat’ından beri artık ırmağın hepsi denize dökülemiyor, bir kısmı
Ankaralılar’ın içinden akıyor tabiata. Adeta içimizi, pırıl pırıl temizleyerek!
Kızılırmak
suyunu içmeye başladığımızdan beri tartışmaların da sonu gelmiyor. Daha önce sodyum,
sülfat, klorür, koliform bakterisi ve alüminyum zenginleşmesi dolayısıyla
gündeme gelmişti içme suyumuz. Hatta 2 yıl önce bendeniz, ‘Başkent’ markasıyla maden suyu olarak pazarlanmasını önermiştim.
Ciddiye alan olmadı. Zenginleşme devam ederken en son sülfat tuzu, burun
farkıyla öne geçti ve su boruları gibi içimiz de katı atıklardan kurtuldu.
Gerede suyu önerilmişti
Şimdi
tabii bir ırmak, yolda bulduğunu içine katıp getiriyor. 1355 kilometre
uzunluğundaki Kızılırmak ise Ankaralılar’a, yolun en azından yarısına kadar
yani yaklaşık 700 kilometrede topladığını getiriyor. Bafra’dan ne akıyor Allah
bilir.
Korunan
bir ırmak olsa şüpheye gerek kalmayacak ama fabrikaların kimyasal atıklarından,
kanalizasyon atıklarına kadar suya, normal arıtmayla temizlenemeyecek maddelerin
karıştığını bilim adamları söylemişti. Diğer arıtmanın ise çok maliyetli
olduğunu belirtmişler, daha işin başında bu suyun getirilmemesi için
uyarmışlardı. Doğru adresin, çam ve meşe ormanlarından süzülen Işıklı-Gerede
suyu olduğunda ısrar etmişlerdi. Kızılırmak, gelmekle kalmayıp, içimize kadar
girdi.
Verem olmadan sorumlu
bulunsun
Son
gelişmede, basına yansımadan 10 gün önceydi, birçok arkadaşımızın
rahatsızlanmasına biz de şahit olduk. Onlar da hastanede görmüştü olayın
vehametini. Ankara’nın içme suyu, sadece kuraklık dönemlerinde tartışma konusu
olmayıp, kuraklık dışında da gündeme geliyor. 6 yıl sonra artık tenis maçı
izler gibi tartışmaları izlemeyi değil, çözüm bulunmasını bekliyoruz. Türkiye’nin
başkenti burası. Sorumlu su mu, su satan şirketler mi, CHP mi belli olsun. Her
an şüpheyle su içilmez ki derdinden
verem olur insan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder