09.10.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Bozkırın
esintisi sertleşiyor, başı bulutlanıyor, çiseleyerek sonbahar, geldi geliyor; Ankara’nın
sevdiği havalara giriyoruz. Havanın sertini, işin zorunu seven Ankara’yı,
başkent yapan havalara. Cumhuriyetin de başkentin de ekildiği Ekim ayı, yine
geliyor, hoş geliyor.
Hem ekme hem biçme günleri
5
Ekim 1922’de, kurduğu devletten onu uzaklaştırmaya çalışanlara inat, Mustafa
Kemal’i Hacı Bayram kütüğüne kaydetmişti Ankaralılar. Hemşehri oldular. Ertesi
yıl 13 Ekim 1923’de başkent oldu şehirleri. 29 Ekim 1923’de de Cumhuriyet
kuruldu. Feleğin cilvesi; hem ekim hem ektiğini biçme günlerini beraber
yaşıyordu Ankara.
Ne
yeni devlet ne de onun başkenti kolay kurulmamış, Mustafa Kemal ve
arkadaşlarının Ankara’ya ayak bastığı 27 Aralık 1919’dan beri, malıyla canıyla
çimentosu Ankaralılar olmuştu. Her geçen gün daha görmezden gelinen ve eserinin
adım adım yok edilişini izlemek zorunda bırakılan Ankaralılar. Çok uzun
zamandır ilgi değil umursamazlıkla saygı değil saygısızlıkla muhatap ediliyorlardı.
Vefasızlık marifete tabi
Vefasızlık marifete tabi
En
önemli günlerinde, devletini ve yöneticilerini yanlarında göremiyor, yasak
savan törenlerdeyse figüranlıkla yetiniyorlardı. Hatta o törenler, anmalar, kutlamalar
bile ayrılmış, bir araya gelinecek günde bölünüyorlardı. Ya tarihini unutmuş ya
da duyarsızlaşmış yöneticiler, bir milletin kaderini değiştiren devletin ve
kentin özel günlerini geçiştiriyordu.
Sönük
geçen 27 Aralıklar, 13 Ekimler, 29 Ekimler hatta 23 Nisanlar, 30 Ağustoslar
yaşıyoruz. Sönük sözcüğünden coşku çıkarabilir misiniz? Bu atalet, kıymet
bilmezlikten sahipsizliğe kadar, pek çok duyguyu devletin de başkentin de
ruhuna sindiriyor, yaşama sevincini söndürüyor koca bir milletin. Hem canıyla
malından olana hem tarihimize vefasızlık, marifete tabi sayılıyor.
Başkent olduğunun farkında
mı?
12
Ekim 2012’de, ‘Ankara Haftası Lazım’
demiştik köşemizde. Bazı Ankara dernekleri, Valilik ve Büyükşehir
Belediyesi’nin de katılımıyla 5 Ekim’le 13 Ekim arasını, ‘Ankara Haftası’ olarak kutlamayı önermişti. Geziler, şenlikler,
konserler, açık oturumlar, sergiler, yarışmalar gibi geniş katılımlı
etkinlikler yapılacak, Ankara, bileğinin hakkıyla aldığı başkentliği, önemine
yaraşır biçimde hatırlayacaktı.
Olmadı.
Beceremedik. Şimdi kendi çabasıyla hazırladığı etkinliklerle bu haftayı kendileri
kutluyor Ankaralı dernekler. Yöneticilerimizse hazırlanmışa da nazlanıyor lütuf
buyurup katılmak için. Yani Ankara’nın, ilgiye de Haftası’na da ihtiyacı hala sürüyor.
Bazen etrafınıza bakınca “Ankara, başkent olup olmadığının farkında mı acaba?” dedirtiyor umursamazlık. Olabilir, çok zaman geçti coşkuyla kutlamayalı, unutmuştur. Eh işte, bunun içindir anmalar da kutlamalar da; hatırlamak için. Topraktan kökler, sökülmesin diye.
Bazen etrafınıza bakınca “Ankara, başkent olup olmadığının farkında mı acaba?” dedirtiyor umursamazlık. Olabilir, çok zaman geçti coşkuyla kutlamayalı, unutmuştur. Eh işte, bunun içindir anmalar da kutlamalar da; hatırlamak için. Topraktan kökler, sökülmesin diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder