15.07.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Daha
çıktığını duyamadan yaygınlaştı. Özellikle de önce Ankara’da hızlı yayılması
ilginç. Sokaklarda cep telefonunu oraya buraya çevirip, fotoğraf çeker gibi
parmaklarını ekran üzerinde savuran gençler, başını kaldıramıyor Pokemon Go
oyunundan. Bu gençler bizim, yani uzun yıllardır bu oyuna benzer bir yaşam
süren Ankaralılar’ın çocukları. Dolayısıyla normaldir oyunun önce ve hızla
Ankara’da yaygınlaşması.
Nasıl oyanıyor?
Pokemon
Go oyunu, özetle şöyle oynanıyor: Sokakta yürürken gözünüz telefonda, ekranda
şehrin haritası, pokemonların nerede olduğunu görüyorsunuz. Bunlar, bir
zamanlar çok ünlü olan çizgi film Pokemon’un karakterleri. Ama çıplak gözle
göremezsiniz, telefonla bakınca görebiliyorsunuz karakterleri. Etraftaki gerçek
heykellerin çevresinde de yine sanal pokemon topları oluyor, onları topluyor,
bu karakterlerin üzerine atarak topun içine hapsediyor, bolcana pokemon sahibi
olmaya çalışıyorsunuz. Ne kadar çok pokemonunuz olursa ileride bunlarla bazı
bölgeleri, savaşarak ele geçirmeye çalışıyorsunuz.
Aman dikkat!
Bu
oyunu, insanları yürütmek için icat etmişler, evde su almaya kaldıramadığınız
gençler, pokemonun peşinde sokak sokak, heykel heykel, park park dolaşarak eve
gitmeyi, yemek yemeyi unutuyor. Hani bilgisayar başında oyundan kalkmıyorsun
madem, git dolaş da sokaklarda ye kafayı bari türünden bir oyun icat edilmiş.
Nitekim ilk sosyalleştirme meyvesini Güvenpark’ta verdi, birbiriyle alakasız
gençler, bu oyun aracılığıyla orada buluştu, parmaklarını savurup durdu pokemon
avlayacağız diye.
Başlarını
telefondan kaldırmadıkları için ilk ne zaman birine çarptı, direğe, merdivene
ya da üst geçide tosladılar, başladık bile dinlemeye. Habire polis çeviriyormuş,
hatta ifade alıyormuş “Nedir bu şüpheli
hareketler oğlum?” diye. Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat, pokemon
avlarken avlanmayın a dostlar, yalan olur, hastane yatağından pokemon topu gibi
hoplayıp kolay kolay çıkılmıyor.
Yıllardır oynuyoruz
Tabii
biz Ankaralılar, yıllardır biliyoruz bu oyunu. Nasıl pokemon karakterleri ya da
topları varmış gibi ama gerçekte yok ise başkentte de bazı şeyler varmış
gibidir ama yoktur gerçekte. Yıllardır laf atar, şikayet eder, ‘go’ yani
yürümek falan gibi eylem yaparız, döner bakarsın hiçbir şey değişmemiş.
Altyapımız
varmış gibidir, her yağışta caddeler sokaklar dereye, alt geçitler havuza döner
başkentte.
Toplu
taşıma varmış gibidir, hatta bu şehirde lüks tüketim kalemine girer, yetersiz
gelmiş yetersiz gider, sanal olarak varolduğu kanaatindeyizdir ama sonunda.
Şehrin
derin tarihi vardır ama turizmi yoktur mesela. Turisti pokemon gibi avlar,
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne tıkar, öteye bırakmayız başımıza turizm açmasın
diye. Turizm Haftası’nı kutlarız ama mutlaka sanal olarak.
Şerbetliyiz
Mesela
sosyal yaşamı varmış gibidir, mesai saatleri içindeyse.. araftayızdır, geceyle
gündüz arasında.
Sanayisi
varmış gibidir, elektriği, suyu, yolu yoktur mesela, pokemon gibi bürokrasi
topuna hapsedilmiştir sanayici.
Ticareti
olduğu söylenir ama 1 satar 4 alır Ankara, tüketicidir. Müşteri pokemonu, büyük
alışveriş merkezlerine kapatılarak biriktirilir, küçük esnaf hayaliyle avunur
pokemonların.
İlçeleri
varmış gibidir 25 tane, 17’siyle merkezin ilişkisi yoktur. Bakarsanız bir il,
bir başkenttir Ankara mesela.
Daha
ne ‘mış gibi’ler vardır bizde,
şerbetliyizdir nitekim sanal gerçekliğe.
Karakterimiz oldu
Yani Pokemon Go oyununu,
hem de pür gerçek, yıllardır oynuyorduk zaten biz Ankaralılar olarak. Oyunun
Türkiye’de en çok ve en hızlı Ankara’da tutması boşuna değil. Sanal gerçeklikle
gerçek hayat, iç içe geçmiş, karakteri olmuştur yürüyen bantta yürüdüğünü
zanneden Ankaramız’ın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder