22.07.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Yeni
devletin rahmi, taze Cumhuriyet’in başkenti, tarihsizleşiyor,
kişiliksizleşiyor, sanki herkes hırsını ondan çıkarırcasına hırpalanıyor. En
çok da darbeler bozuyor, solduruyor, en çok darbeler kirletiyor Ankara’yı. Ülkenin
Kurtuluş Savaşı’nı veren Gazi Meclis’i, göz nuru da vuruldu, milletin en
dokunulmazına da bulaştırdılar kirlerini.
Emniyet
gibi, adalet terazisi devrilen yargı gibi, çocuklarımıza gençlerimize kıyan
eğitim sistemi, utanması kalmamış iş ahlakı ve kendi haricindeki tüm toplumsal
dayanışmayı yıkan toplumsal yaşamı gibi elini neye dokunduysa çürütenlerin
başarısız darbe girişimi, aslında silahlı kuvvetleri düşürdüğü durum ve
milletin dokunulmazı Meclis’ine gösterdiği anlayış ile belki de başarıya ulaşmıştır.
Dokunulmaza dokundular
Onlara
bu ateşi yaktıranlar ve sonra kendilerini de içine atanlar, amacına ulaşmıştır
belki. Belki milletin kafasında yıkılamayan son dokunulmazlara dokundurarak, fitne
ve şüpheyi halkının içine düşürmeyi başarmışlardır. 45 yıldır önüne çıkanı
tüketen güveleriyle son dayanakların nasıl çürütüldüğünü, göstermek
istemişlerdir belki.
Halkına
acımasızca ateş ettirmiş, tank altında ezmiş, dokunulmaz kurumlarını
bombalatmış, en yüksek kademe yöneticilerinin canına kast etmiş, mahremini
ortaya dökmüş, peygamber ocağını birbirine düşürmüşlerdir. Darbe, belki de başarısız
olan için değil ama yaptıran için amacına ulaşmıştır.
Bu yüzden gri başkent
Neredeyse
70 yıldır her askeri darbede kan kaybettiği için ‘gri’dir belki başkent. Önce ona vurur çünkü her darbe. Kimse yine
önce onun iyileşmesi gerektiğine dikkat etmeden, ülkeyi iyileştirmeye kalkar.
Halsiz başkenti, devletin merkezini ayağa kaldırmadan, ülkenin ayağa kalkacağı
sanılır. Halkının gözünde ‘gri’ydi
başkenti Ankara, benzi soluk, hastalıklıydı hep. Hep onu iyileştirmeden, ülke iyileşecek
sanılıyordu.
Belki
de meğer, iyileşmesi istenmiyormuş. Cumhuriyet’in, o koca koca ülkelerin
karşısında canıyla malıyla dikildiği için başkentliği hak eden Ankarası, yavaş
yavaş zehirleniyor, sonu yavaş yavaş hazırlanıyordu belki. 15 Temmuz akşamı, 16
Temmuz sabahı başkente yaşatılan dehşet, Genel Kurmay Başkanlığı, Emniyet, MİT
ve en son Meclis’in vurulması, 70 yıldır hatta Cumhuriyet kurulduğundan beri
söylenmek istenen son sözdü belki.
Ankara'da demokrasi nöbeti |
İade edildi
Türk
milleti ve devleti, bir kez daha iade etti o sözü. Birileri üzerinde etki
yaratabildi mi bilmiyoruz ancak nihayetinde “Güvelerinle çürüttün, virüslerinle zayıf düşürdün ama o kadar da değil”
dediler.
İstanbul Taksim Meydanı |
En kızdıkları
En
kızdıkları şeydir; dize getirememek. Kalleşlikten kalleşlik beğenirler o zaman.
Hatta “müttefikimiz” bile der, önce
sizi yıkmaya uğraşmakla başlarlar. Sözü iade ettik ama rehavete düşmemek lazım.
En korktukları da Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, birliği ve
dayanışması güçlü halktır. Siyasi partileriyle sivil toplum örgütleriyle farklı
görüşten vatandaşıyla bir arada durabilen milletten çok korkarlar.
Ankara Kızılay Meydanı'nda demokrasi nöbeti |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder