01.11.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Çok
uzun zaman sonra tarihi bir coşku bekliyorduk, Cumhuriyet tarihinin en talihsiz
resmi kutlamalarından birini yaşayarak kısmi coşkulanabildik. O kısmiler de
olmasa bayram demeye bin şahit ister bir gündü. 93’üncü yaşını kutlamaya çalıştığımız
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 92 yıl önce birinci yaşını kutlarken bile bu kadar
acemilik yaşamamıştı.
Kendi
çalıp kendi söyleyen resmi kortej, boş bulvarla bayram kutladı. Akşam da Belediye
Başkanımız Melih Gökçek’in ‘onbinlerce hediye’ vaadi dolduramadı resmi törenin caddesini.
Bildiğimiz Ankara’da, bir de Kızılay’da patlayan bombadan sonra böyle ıssız olmuştu
Atatürk Bulvarı ve sokakları.
Resmi tören için kapatılan ıssız yollar |
Boş bulvarda tören
Sabah
metrodan çıkınca bir şenlik ortamı bekliyorduk Kızılay’da. Siyasilerin
söylemlerinden, etkinlik duyurularından, resmi tören alayının sokağa
taşınmasından umutluyduk. 15 Temmuz’dan sonra olduğu gibi, Atatürk Bulvarı
boyunca, sokaklarına taşan ay yıldızlı bayraklarıyla kalabalık başlamış
olmalıydı. Çok merak ediyorduk 15 Temmuz’dan sonraki ilk 29 Ekim’i.
Bir
çıktık tek tük araba, adım başı bol polis, onların yanında azmış gibi kalan bir
miktar vatandaş, bomboş Kızılay. Bizim gibi tatil olmayıp işe, hastası olup
hastaneye gidenler, yolların kapatılacağından habersiz yaşlılar ve biraz da
gençlik. EGO otobüslerinin çalışmadığı yerde halk otobüsleri çalışıyor, dolmuş
durağı kapalı, taksiler hep dolu. Birazdan hepsi kesildi, herkes yürümeye
başladı.
Araca da vatandaşa da kapalı
Merkeze
uzanan o kadar çok cadde ve sokak kapatılmıştı ki gelmek isteyen de gelemezdi
zaten. Çünkü EGO otobüsleri ya da dolmuşlar, kapatılan yere kadar gelebiliyor,
orada indiriyordu yolcuları. Metro ve Ankaray çalışıyor ancak onların da belli
bir saatten sonra Akköprü, Ulus, Sıhhiye gibi duraklarının girişi kapatılmıştı.
Yani Sincan-Kızılay-Çayyolu ya da AŞTİ-Dikimevi hattı dışında oturanlar için
kapatılan noktalardan merkez, hiç yürünecek mesafede değildi.
Aynı anda Ulus Birinci Meclis önü |
Ulus
daha şanslıydı diyebiliriz, kapatılan noktalardan biraz daha mantıklıydı
yürüyüş mesafesi. CHP’nin düzenlediği Birinci Meclis önünden Anıtkabir’e
yürüyüş, çok daha kalabalık oldu. Hatta bütün kalabalık oradaydı zaten, bayram,
o güzergahta kutlandı sanki. O kalabalık geçince ara sokaklar dahil,
Anıtkabir’e gidiş yollarından geçişe izin verilmedi.
Bir
de yollar, hafriyat kamyonlarıyla kapatılmıştı. Pek hoş bir görüntü değildi
darbe girişimini hatırlattığı için. Tankla kutlamaya gelenler olabilir diye düşünüldü
belki. Biz daha çok araca kapalı yolun, vatandaşa niye kapatıldığını anlamaya çalışıyorduk.
Neyleyim böyle alayı?
Kızılay’da
resmi tören alayı boş caddelere yürüyüş yapıyor, vali yardımcısı ve tuğgeneral
seviyesinde temsil edilen devlet, selamlayacak vatandaş arıyor, gaziler, boş
caddeye bayrak sallıyordu. Törenin provası olsa daha kalabalık olurdu.
Akşam
da 7’yi geçiyordu, Atatürk Bulvarı’nda bir ıssızlıkta yürüdük Kuğulu yönünden
Kızılay’a. 6’da Birinci Meclis önünden başlayan fener alayı, Sıhhiye civarına
bile gelememiş, uzaktan havai fişek sesleri duyuluyordu. Çocukluktan kalan bir
coşkuyla izlemeye bayıldığımız fener alayını, beklemek gelmedi içimizden. Cadde
boş, bayram fener alayına... Neyleyim vatandaşı olmayan alayı?
Bu acemilik başkasına yarar
Sokağa
çıkma yasağı mı vardı bayram mı belli değil. E ama 15 Temmuz’dan sonra demokrasi
nöbetleri sırasında çok daha büyük kalabalıklar doldurmamış mıydı bu cadde ve
sokakları? Hem de bir gün değil 27 gün. O zaman nasıl alınmıştı güvenlik
önlemleri?
Fotoğraflar: Ahmet Soyak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder