04.11.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Bazı
konuları işlemekten oyuklar oluştu bu köşede. Biri de yerli tren üretimi; 4 yıldır
evirip çevirip işlemediğimiz yerini bırakmadık ama aynı yerde eşelenmekten
ileri de gidemedik. Aşamıyoruz bürokrasiyi. Geleceği çok parlak olan bu pazara,
yemeyenin malını yemeye, ağzımıza bir parmak bal çalarak yabancılar ortak
geliyor!
Paylaşmayı bilen gelsin
Yemeye
iştahlandıkları pasta, yaklaşık 225 milyar (katrilyon) lira. Nisan 2013’de
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı iken Binali Yıldırım’ın 10 yıl için
açıkladığı rakamdı bu. Üstelik sadece metro trenleriyle ilgili harcayacağımız tutar.
Demiryolu sanayisinin 20 ile 23 Eylül 2016 tarihleri arasında yapılan en büyük
fuarı ‘InnoTrans 2016’da, bize ve
firmalarımıza boşuna çok yakınlık göstermiyordu yani yabancılar.
Gelmesinler
demiyoruz gelsinler de paylaşmayı da bilsinler. Dünya devi uçak, otomotiv, tren,
savunma firmalarına parça üreten, kendi savunma ve havacılık sanayisini
geliştiren, ciddi üretim alanlarına giren bir ülkeyiz artık biz. Pastanın
hepsini alıp gitmek olmaz, en azından yüzde 51 yerli katkı payı koşulunu
uygulamalı gelecek yabancı firmalar. Bu konuda önümüzdeki örneklerse şimdilik
olumsuz.
Bir olumsuz örnek
İşte
Çinli CSR firması, Ankara’nın 324 araçlık metro ihalesini 391
milyon 230 bin dolarla yani
yaklaşık 875 milyon (trilyon) liraya almış ancak 2012’den bu yana ne yüzde 51
yerli katkı payı şartına, ne vagon teslim sürelerine uymuş ne de teknoloji
bilgisini aktararak sürdürmüştür çalışmasını. 4 yıldır bildiğini okuyor. Biz
değil OSTİM Sanayici ve İşadamları
Derneği Başkanı Ahmet Kurt söylüyor:
“..Çinli firma, yüzde 51
şartını yerine getirmek için ne kadar niteliksiz iş kalemleri varsa onları
değerlendiriyor.. bir nevi yasak savıyorlar.. İçinde bilgi olan hiçbir kalem,
Türkiye’de üretilmemektedir. Yerli piyasadan temin edilen ekipmanlar pasif
elemanlardır.. Oysa Türkiye’de metronun yürüyüş takımlarını üreten çok güçlü,
markalaşmış firmalarımız var. Bu firmalar dünyaya vagon
satıyor ama Türkiye’ye satamıyor..”
Bu
firmanın bir de Türk firmasıymış gibi paravan şirket kurma
girişimi olmuş,
ARUS ve Ankaralı sanayiciler tarafından uyarılmıştı. Bütün bunlar, 4 yıldır devam
ediyor, “Dur” diyeni de yok.
Bir parmak bala kovan
isteyenler
Bunun
yanında ortaklık kurmaya gelen Alman firma 100, Fransız firma 300 milyon
(trilyon) liralık yatırım yapmayı vaat etmişti bu yılın başlarında. Tabii ki
ihaleleri almak koşuluyla. 225 milyarlık (katrilyon) pazara, bir parmak bal çalarak
girme derdindeler hala.
Oysa
biz, dünya kalitesinde tramvaylar, vagonlar üretmeye başlamış, Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi ARUS’la metrolara, yüksek hızlı
trenlere talip oluyorduk. Devlet Demiryolları, ASELSAN TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ,
TÜDEMSAŞ, TÜBİTAK ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin içinde yer aldığı, ülke
çapında 400’den fazla firmanın da parça ve akıl üreterek katılacağı ‘milli tren’ çalışmasının meyvesini 2018
yılına bekliyorduk. Uyanıklar kovanın kapısını tutacak, bize de bir parmak
bal...
Bu
ülkede yolcu taşımacılığının yüzde 3’ü, yük taşımacılığının yüzde 5’i demiryolu
ile yapılabiliyor. Öyle de bakir bir alan, onu da hatırlatalım bu arada.
Sanayicide anahtar
Anlatmalı,
gereğini yapmalı... Anlamalılar... Çinli firma gibi olacaksa o ihale de bu
şartı yerine getirmeyen diğer ihaleler de iptal edilmeli. 7 yıldır 10 bin
dolarlık kişi başı milli gelir çengeline takıldık, Orta Gelir Tuzağı’nın
kapısındayız. İptal edin çünkü yerli sanayicilerimiz, o trenlerin yüzde 100’üne
talip artık.
Bir Kitap: Ankara’nın
Ağaçları
Emekli
Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş’ın, arşiv değerindeki ‘Ankara’nın Ağaç, Ağaççık ve Çalıları’ adlı kitabı çıktı. Kitabı,
sadece başkentin bitki örtüsünü sessizce ama ciddi olarak izleyen ve araştıran Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları
Araştırma Derneği’nden edinebilirsiniz. Yeri, Kavaklıdere’de, Bestekar Sokak
30/8’de. www.kirsalcevre.org.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder