18.11.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Televizyonda
izleyince ‘cız’ etti içimiz; Vakıfbank Spor Sarayı’nın reklamı... Dokunaklı bir
reklamla İstanbul Üsküdar’da açılan spor salonu, bize, Ankaralılar’a daha çok
dokundu. Övünülecek böyle değerli bir tesisin açılışını bilmek, gençler için
sevinirken öte yandan içini burktu Ankaralılar’ın.
Ortada bırakılan gençler
2012
yılının başlarıydı... Yaklaşık 1 yıldır Telekom, Tarımspor, SGK ve Emlak Toki,
Ankara’daki voleybol alt yapısını feshetmiş, alt yapıdaki gençleri ortada bırakmıştı.
En son Vakıfbank Ankara 3’üncü Lig Bayan Voleybol Takımı’nın kapanma haberi gelince
konuyu köşemize almıştık. Kapanan takımlarla toplamda bine yakın gencimizi
etkileyen kararlardı.
Banka
merkezi İstanbul’a gitmişti zaten. Zamanın Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman
Kalkan kaygılarımıza ilgisiz kalmamış, bizzat 120 sporcu gencimizin spor
yaptığı takımı, başka bir kuruma devretmeden kapatmayacakları güvencesini
vermişti. Dediğini de yaptı; sevinsen mi üzülsen mi, başkentin gençlerine İzmir
sahip çıktı, Temmuz 2012’de Karşıyaka Kulübü’ne devredildi takım.
Başka ile taşındılar
4
yıl sonra bu reklamı izliyorduk; 7 buçuk hektarlık alanda 30 bin metrekarelik 9
katlı, 2 bin kişilik, voleybol öncelikli kapalı spor salonuyla spor sarayının
reklamını. Antrenman salonları haricinde açık 6 kulvarlı yarı olimpik yüzme
havuzu, jimnastik salonu, serbest spor alanları, fitness ve spa merkezi, sauna,
hamam, buhar odaları, kamp merkezi, konferans salonu, çocuk oyun alanları,
basın çalışma merkezi ve 170 araçlık otoparkı vardı bu sarayın. Ankara’ya hiç yapılmayanın,
çok fazlası yapılmıştı İstanbul’a.
Ankara'ya yapılmayan İstanbul'a yapıldı; Vakıfbank Spor Sarayı |
Oysa
Ankaralı gençler, salon bulamadığı için semt semt dolaştırılıyordu o tarihte,
Vakıfbank dışında kapanan takımların ortada bırakılan oyuncularıysa aileleriyle
başka illere taşınmak zorunda kalıyordu. Taşınıyorlardı çünkü aileler,
çocuklarının yeteneğinin de o güne kadar verdiği emeğin de boşa gitmesini
istemiyordu. Düzenlerini bozdular...
Buraya niye yapılmıyor?
Hak
mıdır? O tesis de bizim tesisimiz, o gençler de bizim gençlerimiz ama iki şehir
arasındaki tercih, şimdi bakınca adil midir?
Ankara
spor camiası ve yazarları, yıllardır tesislerin yetersizliğinden, ihtiyacın çok
altında kaldığından şikayetçi, dinleyen yok. Amatör kulüplerin, varolan tesislerin
hali içler acısı. Son 5 yıldır ilçe belediyeleri el attı konuya ama yetmiyor.
Koca ülkenin başkentinin bir uluslararası stadı yok, yapmak için yer
konuşuyoruz yıllardır. Efendiler, 5 milyonu aşmış bu kentin 1 milyonu öğrenci, 3’te
2’si genç nüfus. Olabilen, buraya niye yapılmıyor?
Başkentliği lafta
Demek
istediğimiz budur yıllardır; insan öncelikli bir şehir değil çünkü artık
Ankara. Başkentliği de lafta. Bakın, Boğaz’ın iyotu kafa açıyor herhalde, Ankara’da
büyüyen resmi ve özel kurumlar merkezini İstanbul’a taşıyınca zihni açılıyor. Kireçlenmiş
ve küflenmiş bürokrasiden kurtulan, arkasına bakmadan başkenttekini de alıp
gidiyor.
O
tesis de gençler de bizim ancak spor sarayı, anlatmakta çaresiz kaldığımız
başkente yapılan muamelenin, iç burkan çok açık örneklerinden biri olmuştur
aynı zamanda.
Bir kitap: Çevresini Arayan
Ankara
Çağdaş, planlı, doğal ve
tarihsel çevresini korumuş, yaşanabilir bir başkent için 25 yılını şehir ve
bölge plancılığına, 20 yılını hala devam ettiği üniversite hocalığına veren bir
tecrübenin eseri ‘Çevresini Arayan
Ankara’. 40 yıllık Ankaralı Prof.Dr. Mehmet Tunçer hocamız, Ankara’yla
ilgilenenin de ilgilenmeyenin de çok şey öğreneceği, güncelliğini yitirmeyen makalelerini
toplamış. Şehirleşmeyi anlamak isteyene, bir arşiv ve danışma kitabı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder