27 Aralık 2016 Salı

KUTLAYAMADIĞIMIZ GÜNLERE İHTİYAÇ OLUNCA



27.12.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi

Ankaralı’nın ‘Kızılca Gün’ olarak mühürlediği gündür 27 Aralık 1919. Hiçbir kavram, bu kadar kavrayamamıştır o günün önemini. Karanlığın aydınlığa döndüğü, umudun filizlendiği, memlekete sahip çıkana sahip çıkıldığı gündür. Sancağın dikildiği, ‘seymen alayı’nın düzüldüğü, ‘devletin sesi’ kabul edilen davulların çaldığı gün. Devletin kurulduğu, bir milletin doğduğu gündür.

Köksüz ağacı kurtlar kemirir
O millet ki milli günlerini kutlayamayan, bayramları arasında ayrım yapan bir millet olmuş. Milletliğinin kıymetini, devletin nedenini unutmuş. Kendi kültür, meziyet, değer ve ilkelerinden kopuyor, her esen rüzgarla düşünceler arasında dalından kopmuş yaprak gibi hedefsizce savruluyor.

Evrensel olmak için kişiliğini feda etmek gerektiğini sanıyor, yerel olamadan evrensel olunamayacağı unutturuluyor,  tarihinden, kültüründen, ortak değerlerinden koparılıp, köksüz bir ağaca dönüştürülmeye çalışılıyor. Köksüz ağaç yaşar mı? Bir millet ki adı var ruhu yok bir yığın olarak, kurtların kemirmesine terk edilmek isteniyor.

O kurtların semirmiş en büyüklerinden birini tanıdık 15 Temmuz’da. 16 Temmuz sabahına ağacı yıkacaktı ancak daha 100 yaşını doldurmamış Türkiye Cumhuriyeti, genç bir çınar diriliğiyle karşı koydu. O gece, unuttuğumuz pek çok şeyi hatırladık. O geceden sonra kutlayamadığımız bayramların acısını çıkarırcasına bayrağa, devlete ve sokaklara sahip çıktık.

Tınmayanı tındırdılar
Bu 15 Temmuz miladından sonra 29 Ekim’i merak ediyorduk; nasıl kutlanacak diye Cumhuriyet Bayramı. 1 Kasım’da, ‘BayramıKutlayama-ma’ oldu yazımızın başlığı. Demokrasi Nöbetleri’nde alınan önlemlerin aksine, alınan aşırı güvenlik önlemleri nedeniyle vatandaşsız bir bayram kutlamasına imza atmıştık devletin başkentinde.

19 Mayıslar’da, 30 Ağustoslar’da, 29 Ekimler’de, 23 Nisanlar’da, Ramazan Bayramları, Kurban Bayramları’nda, her yazışta demeye çalıştık; “Bazı bayramlara sahip çıkıp bazılarına çıkmayarak millet olamayız” diye. Hepsi bizim bayramlarımız. Siyasilere, yerel yöneticilere, bürokratlara, sivil toplum örgütlerine, “Bazı günlere sahip çıkıp bazılarını savsaklayarak birlik olamayız, ayrım yapmayın, ayrılık yaratmayın” dedik kimsenin tınmadığı zamanlar.

Tınmayanı tındırdırlar; bir gecede millet ve devlet olmanın kaldıramayacağı tek şeyin ayrışma olduğunu hatırladık cümleten. O geceyi idrak edemeyenler de oldu ama kararsızlık etkili olamadı. Çok geç kalmasalar bari. Millet, yola çıktı zaten, yoksa da yürümüş gitmiş olacak.

Topyekün demek birlik demek

İşte Ankara’ya ayak basan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının millete ‘Kızılca Gün’ü yaşattığı 27 Aralık’ları da şimdiye kadar her açısıyla çok işledik, “Yapmayın, şu törenlere hakkını verin, kutlamaları bölmeyin, beraber yapın” dedik ama patlak davul ses vermedi. Ankaralılar’ın Kızılca Günü’nü, bırakın Türkiye’ye, devletin başkentine mal edemedi yöneticiler. Kutlayamadığımız günlere her zaman olan ihtiyaç günleri geldi çattı ve şimdi bizim söylediğimizi bize söylüyorlar.

Türkiye’nin önünde, sonunda aydınlığa çıkacağı bir mücadele duruyor. O mücadele, topyekün verilebilir. ‘Topyekün’ demek ‘birlik’ demek. Ya yönetici ve bürokratlar işin ciddiyetine vararak milli gün ve bayramlara hakkını verecek ya da 27 Aralık’ta ve 15 Temmuz’da olduğu gibi millet, kendi kaderine kendi sahip çıkacak.

Halkın arkasından gelen değil önünden gidendir yönetici. Bir de onun ihtiyacı olanı ondan önce söyleyendir; dağılmadan korunsun diye beraberliği.

2 yorum:

Abidinpaşa dedi ki...

91 yıldır kutlanan seymen alayı yürüyüşü ve Atasını Karşılayışı 6 yıldır yapılamıyor Ankara Valisinin Gerekçesini bile yazmadan bir emir name ile yasakladığı Seymen Alayı yürüyüşüne Ankara'nın En güçlü sivil toplum kuruluşu tepki koyamadı bile İdarenin her türlü Tasarrufuna Yargı yolu açıktır .ilkesini bilmeyen ve kullanmayan Bir Yönetimden ne beklenir ! Cesaret Kuvvetin Yarısıdır der Öz Angaralılar.37508 imza ile Ankara valisine Bu kanunsuz yasağın kaldırılması İçin imza verenler mahzun Bırakıldı Bu kadar imza ile Ve ekteki Bir yazı ile Bu manasız kanunsuz yasağın kalması için Ankara valisine yeni Bir dilekçe iletemeyenler Seymenim diye STK başkanıyım diye dolaşmasınlar. Alışılmış çaresizliğin içinde Yüce Makam ve Mevkilerini Korusunlar. selam ve saygılarımla değerli ALİ İNANDIM.

ali inandim dedi ki...

Saygı bizden Haluk beyciğim..