14.02.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Mum
dibine ışık vermez de ara sıra dalgalanınca dibini hatırlıyor ışık. Arada bir
sonbaharda renk cümbüşü bürüdüğünde ya da kışın bembeyaz karlı gelinliğini
giydiğinde görüyoruz onu. En şık giysilerini, bu mevsimlerde kuşanır. Her gün
içinden geçiyoruz, yine kendimizden şikayetçi oluyoruz alıcı gözle bakmadığımız
için ülkenin belki de bu en güzel parkına.
Park dersi
Ağaçlarına
sırtını veren aşığın dizine yatılan aşıklar parkı... Güngörmüşleri dinlendiren,
gençlerin yaşam coşkusunu tetikleyen, yapay olmayan bir park. Meclis’in ön
tarafında Meclis Parkı, Atatürk Bulvarı’na bakan yüzünde Milli Egemenlik Parkı,
elle düzenlenmiş bir doğa şaheseri olarak başkentin birkaç gıpta edilecek geriye
kalan mekanlarından. Bir “Park böyle
yapılır” dersi...
Meclis
Parkı tarafı resmi yüzü, eskidenmiş, pek oturulmuyor artık çimenlerine. Demir
çitler çevrildi etrafına, halkıyla arasına mesafe girdi o yüzde. Milli Egemenlik
Parkı kaldı halkına, aşıklarına. Çit çekilmezse eğer, orası da yeter buluşma ve
kucaklaşma için. Etrafında çit olanla olmayan meclislerden anlaşılır
devletlerin gücü. Güç arttıkça çit azalır.
Bir ilktir
Meclis
Parkı, ülkenin ilk peyzaj mimarlığı yarışmasının eseridir. Dünyadaki saray bahçelerinin
en büyüğüdür. 1965 yılında yapımına başlanmış, 1977 yılında halka açılmış, bugün
232 çeşit ağaç, ağaççık ve çalısı, 40 çeşit çiçeğiyle ‘tarihi bahçe’ özelliğini kazanmıştır.
Bize
kalan Milli Egemenlik Parkı’nın ağaçlarına, çalılarına, çiçeklerine, çimlerine,
sundukları görsel şölen için minnettarız. Ancak egemenliğin simgesi heykelleri,
egemenliği tanımlayan duvar yazıları, suyla da anlatıldığı çeşit çeşit havuzları,
uzun zamandır kötülüyor günden güne. Gece, çoğu yeri karanlıkta kalıyor.
Milli Egemenlik Parkı |
Heykeller
kirletiliyor, nerede olduğunun farkında olmayanlar, boyayla yazı yazıyor
üzerlerine. Duvar yazıları, okunmayı bırakın, görünmez halde. Simgeler içeren
havuzların birkaç yıldır suyu yok, kırılıp dökülmeye başladı. Parka dinlenmeye
oturan, bunları görerek yoruluyordur; “Meclis’in
parkı be kardeşim burası, daha merkezi mi var devletin? Nasıl bir saygısızlık
ve acımasızlıktır bu?” diye.
Bir bu kalmıştı!
Türkiye’nin
en güzel parkının bir ayağı aksıyor. Her gün içinden geçiyoruz ve derdimizden
alacağına gam sahibi yaptı bizi. Her gün “Yarın
ilgilenirler” diye geçiyoruz içinden, bizim gördüğümüz, günlerin yıllara
döndüğü zaman içinde ilgileri rahatsız etmiyor bizim kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder