03.02.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Söyleneceği
söylemiş, içimizi dökmüş, ‘Kepçe İllerBankası’nı Yıkar’ demiştik ama vicdan elvermiyor işte ödüllü, yerli, modern
ve özgün bir mimari eserin izbe gecekondu gibi yıkılışını izlemeye. Gözünüzün
içine baka baka, talan ‘edilişi’ diyemeyeceğiz ‘ettirilişi’ni izlemek çok acı.
“Benim için değersiz” diyorsunuz
kendi eseriniz için. E bu kadar kolaysa yerine konan da diğerine değersiz olur
kıymet bilmeyi bilmediğiniz için. Ulus’u, bu değerbilmezlik çıkarmadı mı Ulus’luktan?
Devletin binası
Mimarlar
Odası Ankara Şubesi, 1 Şubat Çarşamba günü bir basın toplantısı düzenledi ve
İller Bankası’nın tahrip de denmez, talan edilişinin görüntülerini paylaştı
kamuoyuyla. Mimarıymış gibi cızladı içimiz. Son zamanlarda ortalarda çok
dolaşan bir kavram var ‘vandallık’
diye, işte vandallık, eski kültür ve
sanat anıtlarını yakıp yıkma düşünce ve davranışı demek sözlükte. Tam da
böyle oluyor bir süredir; sorgusuz sualsiz, sessiz sedasız mimari eserler
yıkılıyor, yok ediliyor Ankara’da.
Borular
sökülmüş, lambri kaplamalar sökülmüş, camlar kırılmış, doğramalar, kapılar, çok
şık pirinç aksesuarlar gitmiş, tavanlardaki havalandırma kanalları kırılarak
çıkarılmış, alçı süslemeler kırılmış... 8 Kasım 2016’daki yazımızdan bugüne
tanınmaz hale gelmiş bina. Devletin binası burası, hala sorumlu olduğu ve talan
edilen.
Hangi birini sorgulayalım?
Modern
Türk mimarlığının en önemli kişiliklerinden Seyfi Arkan’ın 1937 yılında tarihli
ödüllü eserinin tescilinin kaldırılmasını mı..
Yerliliği,
modernliği ve özgünlüğüyle mimarlık
derslerinde okutulan bu binaya yapılan muameleyi mi..
Belki
pek çok parçası korunabilecekken talan edilişini izleyen bürokratları mı..
İşin
cami yaptırma-yaptırmama tartışmasına çekilişini mi..
Ya
da başkentin, simgelerinden birini kaybedişini mi..
Hangi
birini sorgulayalım?
Yıkılma
kararı bir değerbilmezlik göstergesi de gecekondu talan edilircesine müsaade
edilen hoyratlık, binayı bu yolla fiilen kullanılmaz hale getirmek, kaldı ki
bir de mahkemesi var henüz sonuçlanmamış... Sözlük anlamını söyledik işte;
vandallık değil de nedir bunun adı?
Geriye ne kalıyor?
İller
Bankası binası, yıkılmaması gereken değerli bir eserdi. Simge olarak İller
Bankası kendi eserini bir amaca yönelik koruyabilirdi aslında ama değilse
ihtiyacı olan birçok resmi kurumdan birine verilebilirdi kullanması için.
Canının istediğini, bir değer ölçüsü olmadan yıkmak nedir efendim?
Hep söyledik; “Değer vermeyene, değer verilmez” diye. Simgeleriyle bir başkentin tarihi yok ediliyor. Kişiliksiz semtler, tarihi tahrip edilmiş bir Ankara bırakıyoruz geriye.
Hep söyledik; “Değer vermeyene, değer verilmez” diye. Simgeleriyle bir başkentin tarihi yok ediliyor. Kişiliksiz semtler, tarihi tahrip edilmiş bir Ankara bırakıyoruz geriye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder