07.02.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Kaç
metrekare kaldı Zafer Parkı’nın diğer yarısı, sıra ona geliyor galiba. Yıkılan
Danıştay binasının yerine başlayan inşaat çalışmaları, oncağız parkın bir
kısmını hırpalamaya başlamış bile. 28 Mart 2012’de ‘Zafer Değil Mağlup Meydanı’ demiştik geldiği hale, hırsımızı
alamadık, tuş etmeye hazırlanıyoruz herhalde.
Kırıldı kolu
1927’de
yapıldı Zafer Anıtı. Kurulan yeni şehre dönüktü Mustafa Kemal’in heykeli. Sonra
o semtin adı Yenişehir oldu zaten. Yolun iki yanında, iki parkla
genişletilmişti görüş alanı. Yeni Türkiye’yi kucaklamak için iki yana açılmış
kollar gibiydi parklar. Dar sokaklı, varsa eğer caddesi de dar Türkiye, geniş
bir bulvarla buradan dünyaya açılışını ilan ediyordu adeta. O bulvarı daralttı,
parkları binalar arasında boğdu, bir kolunu da kırdı sonra dar görüşlüler.
Zafer Parkı'nın Zafer Çarşısı için kırılan kolu |
1960
yılında, yer yokmuş gibi, şimdi Zafer Çarşısı’nın üstünde kalan parkın yarısını
çarşı yapma kararı alındı. 1968’de inşaatı bitmeden esnaf dükkanları açmaya
başladı. Yerin altı çarşı, üstü sözde kır kahvesi, gazino olacakmıştı. O günden
beri böyle bir şey gören var mı? Çarşıya kurban edildi Yenişehir’e açılan yeşil
vaha.
İkinci sivri akıllılık
28
Mart 1986 günü... Karşı taraf, Zafer Parkı’nın diğer yarısı... Danıştay
mensupları, testere sesleriyle irkildi. Camdan baktıklarında, Yenişehir’in 60-70
yaşındaki ilk ağaçlarına kıyıldığını gördüler. Çevredeki vatandaşlarla
testerelerin önünde durdu, üzerine bastılar ayaklarıyla. Dava açıldı, proje
iptal edildi. Otopark yapmaya kesiliyormuş meğer ağaçlar. Anayasa Mahkemesi
Başkan Vekilliği de yapmış Güven Dinçer’di birinci el şahidimiz.
İkinci
sivri akıllılık denemesi başarısızlıkla sonuçlanıyor, gırtlağına basmış binalar
arasında bugüne kadar dayanıyordu bir kanadı kırık parkımız. Yazın o küçücük
alanın, ne çok kullanılan bir park olduğuna şaşıyoruz hala.
Zafer Çarşısı'nın üstü beton asfalt yığını ölü bir alan yıllardır |
Esnafla gitti kalan da
Zafer
Çarşısı’na dönersek... Kitapçıları vardı ama onlar da canlandıramadı çarşıyı.
Çok kokladık kitap esansını, çok gezdik sergi salonundaki sergilerini, çay
ocağında çok çay içtik ama bir türlü sahiplenme duygumuzu ateşleyecek
enerjisini yakalayamadık. Çarşılar davetkar olur, bu “Git” diyordu kalmak isteyen bile varsa. İhtiyacını gören çıkıp
gidiyor; kalmak, zaman geçirmek için cazip bir özelliği, ruhu yok çünkü.
Yaklaşık
2 buçuk yıl önce çarşı tadilata sokuldu. Esnafın burnundan getirilerek 2 yıl
sürdü 2 ay denen çalışma. 1969’dan beri dükkanı işleyen Ankara’nın meşhur ‘İpekçi Cemal’i Cemalettin Tatlı gibi
esnaf dayanamadı, terk etmek zorunda kaldı ayağı alışmış müşterilerini. Azıcık
bir hatırı varsa esnafın gidişiyle rahmetli oldu o da. Yeni halini bir kez
gezdik, çok geçmeden ilk yağmurlarda su bastı çarşıyı.
‘Gibi’si fazla
Zafer
Meydanı’na, boşuna ‘Mağlup Meydanı’ demedik;
kendi halkına yenildi zaferin ve yeni Türkiye’ye açılan kapının simgesi.
Trafiğin ortasında kayboldu Mustafa Kemal’in heykeli. 15 Temmuz darbe girişimi
sırasında kopan çelengi de yerine konmadı 6 aydır. Zafer Çarşısı’nın üstü, ot
bitmeyen, hiçbir işe yaramayan asfalt yığını şimdi, çöp biriktiriliyor. Yıkılan
Danıştay binasının yerindeki inşaat da zaferin parkının diğer kanadını kırmaya
hazırlanıyor gibi. Sanki ‘gibi’si mi fazla bu cümlenin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder