20.01.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi
“Dünyanın
ümüğü Anadolu’ysa Anadolu’nun ümüğü Ankara’dır” demiştik bir yazımızda.
Havayolundaki gelişmelere karşın tarih boyunca coğrafi bir kavşak şehir olan
Ankara, anlaşılmalı ki hala öyledir. İyi anlaşılmalı ki yatırımlar da öyle yapılsın.
Anadolu’yu tutmayan bölgeyi tutamaz, Ankara’yı tutmayan Anadolu’yu.
Ankara’nın başkent yapılmasını hala sindiremeyen ülkelerin
İstanbul’u muhatap almak istemesi, yatırım ve etkinliklerini bazen daha
pahalıya mal olması pahasına orada gerçekleştirmesi, boşuna değildir. Güçlü
Ankara, güçlü Anadolu demektir çünkü, Allah muhafaza güçlü Türkiye’nin bir kez
daha yolu açılır onlar için.
‘Anadolu
düğümü’
Bütün bozma, çirkinleştirme marifetlerimize karşın İstanbul,
hala dünyanın en güzel şehridir bizce. Ancak bu ülkenin ve şehrin idarecileri,
bu ayrımı idrak etmek ve doğru değerlendirmek zorundadır. Öyle de yönetmek...
Bilişim Vadisi gibi bu şehirden kaçırılan her stratejik yatırım, Anadolu’nun
kaybetmesi anlamına gelir.
Bilişim Vadisi, bizzat Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın kendi raporuna karşın Kocaeli’ne götürülmüştür. O rapor, çoğu
İstanbul kurum ve üniversitelerinden oluşturulan bir heyet tarafından hazırlanmasına
rağmen ‘Ankara’ demiştir. Raporun
bir cümlesi, adeta özetidir: “İstanbul, Bilgi İletişim Teknolojileri’nin
uluslararası cazibe merkezi ancak ‘Anadolu Düğümü’, kaçınılmaz olarak
Ankara’dır.”
Hakkını veren
lazım
Bir şehre yarayan ama uzun vadede, ülke için alınmış
yanlış bir karar olmuştur. Neyse ki Ankara, başta savunma ve havacılık sanayisi
olmak üzere, pek çok stratejik yatırım alanlarını koruyacak ve geliştirecek
önlemler almaya devam ediyor. İdarecilerine karşın çaba gösteriyor, organize
sanayi bölgeleri, bir dönüşüm sürecinden geçiyor.
İşte Ankara, sadece başkent olduğu için değil
‘Anadolu düğümü’ olması nedeniyle de doğru yönetilmeliydi. Siyasiler, yatırım
kararları alırken bu düğümü gözetmeliydi. Dünya, Cumhuriyet’in kuruluş
yıllarındaki gibi bir değişim sürecine girdi ve bu süreç, aynı o yıllarda
olduğu gibi bizim de kendimizi yenileme ihtiyacımızla kesişti. Kişisel değil
ülke çıkarını gözetenler ve Ankara’yı, stratejik yerine koyabilenler lazım
bize.
İdaresi
hayatidir
Oysa coğrafi, stratejik ve ticari bir kavşak olan
Ankara, yurtdışı direkt uçuşları dileniyor adeta. Anadolu’nun göbeğindeyken en
azından çevresindeki 34 şehrin yolcuları, İstanbul’dan aktarılıyor örneğin.
Neredeyse bir asır gelişimi gecikmiş kara ve demiryolu damarları, çok şükür
genişletiliyor ve geliştiriliyor ama şehrin gelişme hızına yetişemiyor. Ulaşımı
zor bir şehirde, başkent bile olsa, kim yatırım, ticaret ya da etkinlik yapmak
ister? Başkentin ulaşamadığına, Anadolu nasıl ulaşsın?
Dünyanın ve ülkenin girdiği değişim süreci, ‘Anadolu
düğümü’nü bir kez daha çok önemli hale getirdi. Şehrin idaresi, ülkenin idaresi
kadar hayatidir. Kayıp yılları telafi edecek yatırımlar en hızlı biçimde gerçekleştirilmeli,
bir kargaşa içinde debelenen yatırımların önü açılmalı, bürokrasi hazretleri,
lütuf buyurup biraz koltuğunu soğutmalı.
Alelade bir
şehir değil
Ankara’nın, başkentçilik oynayan alelade bir şehir
muamelesi görmekten çıkarılması lazım. Hiçbir zaman kaybetmediği tarihi
‘Anadolu düğümü’ vasfını bir daha idrak etmemiz, nitelikli insangücüyle iş
yapma kabiliyetini, hakkıyla değerlendirmemiz lazım. Gelişmek zorunda bu havza.
Gelişmeyen Ankara’yla Anadolu’yu nasıl tutacaksınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder