Hayaliyle avunduğumuz bir yatırım daha gerçekten hayal olduğuyla kaldı. Gerçekleşmeyen hayallerine, bir yenisi eklendi Ankara’nın. Ankara’da en aksamayan şey, hayal kırıklığının artık bir düzene oturmuş olması, sakinlerinin de bu silsileyi biraz fazla sakince kabullenme genişliğidir. Bilişim Vadisi, İstanbul’a kurulacakmış. Ankara’yı bilmem ama benim hayallerimi başka bir şey yıktı.
Hayallerimi yıkan
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaralılar’ın dikkatinden kaçan üzücü bir haber verdi bize: Bilişim sektöründe dünya devi Mikrosoft (Microsoft)’un Başkanı Bil Geyts (Bill Gates), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yatırım çağrısına, “İstanbul’da olması koşuluyla olur” demiş. Biz de aylardır, bu proje için en uygun yerin, neden Ankara olduğunu anlatmaya çalışmakla meşguldük. Ortada, yapılması düşünülen bir ‘Bilişim Vadisi’ lafı dolaşıyordu ama bunun, sadece Bil Geyts’in yapacağı yatırımdan ibaret olacağını düşünmemiştim hiç. Hayallerimi yıkan, başka bir şeydi.
Devletimizin, ciddi bir açığı fark ettiğini ve bu boşluğu doldurmaya karar verdiğini zannetmiştim. Tamamen yerli sermaye ve emekten oluşan bir ‘Bilişim Vadisi’ kurulacak sanıyordum. Dışarıdan alınan değil, kendimizin üreteceği bir teknoloji merkezi oluşacaktı. Bir Araştırma-Geliştirme hamlesiyle kendi çocuklarımızın, akademisyenlerimizin, sanayicilerimizin, işçilerimizin ürünü bir merkez olacaktı. Gerekirse dünyanın icatlarını yeniden icat edecek, sonra onları, yeni aklımızla yeniden geliştirecektik. Geleceğin dünyasına, geleceğin teknolojisini üretebilir hale gelerek hazırlanacaktık. Böyle olacak sanıyordum.
Devrim gibi
Ankara’nın, teknik, akademik, coğrafi ve yatırım altyapısı en uygun kent olmasına, biraz da bu yüzden dikkat çekmekte ısrar ediyorduk. Bütün çılgın projeler içinde devrim niteliğindeki tek proje, tamamı yerli olanak ve emekle kurulmuş bir Bilişim Vadisi’ydi benim için. Matbaayı getirmekte 300 yıl kaybeden devletin, bilişim teknolojilerini erken yakalayarak arayı kapatmak istediği izlenimi edinmiştim. O yüzden iki kez kırılmıştı hayallerim; yaratmaya değil, taklit etmeye devam edecektik.
“Doğru bilgilensen bu kadar üzülmezdin.” Haklısınız da vardı da biz mi bilgilenmedik?! İnandırıldığımız hepten hayal, boşluğa değnek savuruyormuşuz.
Kaybetmeye devam etse bile
Bilişim Vadisi’nin, İstanbul’a taşınmasıyla bankaların Ankara’dan taşınması arasında bir mantık bağlantısı var gibi. ‘En uygun’ olduğu konularda bile kaybetmeye devam ediyor Ankara. Şapkaları önümüze koyacağız. Karga, peyniri ağzından düşürmüyor, o zaman peynir yapmayı öğreneceğiz! İş alemi, üniversiteleri, siyasileri ve sakinleri olarak lütuf buyurursanız kıpırdanacağız. Ankara, kendisi kuracak Bilişim Vadisi’ni. Bir kez daha başının çaresine bakacak. Akademik, kültürel ve sanayi alt yapısı, kurmazsa telef olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder