26 Temmuz 2011 Salı

KARANFİL’İ SOLDURMAYIN


26.07.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Tezgah arkasında taşlar, sopalar, demirler… Savaş hazırlığı gibi. Bir gazete fotoğrafında, elde sallanan bıçaklar. Kime karşı? Zabıtaya. Ne oluyoruz? Odunlarla demirlerle dövüp, daha da uslanmayan zabıtayı bıçaklayacak mısınız? Emniyetin, sonradan bulduklarına değinmeyeceğim bile. Hiç te ekmek kavgası veren birilerinin resmine benzemiyor bu görüntüler.



Karanfil Sokak, Yüksel Caddesi ve Konur Sokak’ta birden alevlenen işportacı-belediye savaşları, bir hak arayışından çok öte bir şeye dönüştü. Masum insanların canına, vergisini veren, kirasını ödeyen, adam çalıştıran esnafın malına kasteder hale geldi. Bu, medeni bir hak arama yöntemi değil. İşportacı kardeşlerimiz, zor kullanarak hak elde etmek istiyorsa bu kabalığın arkasında durmamızı beklemesinler bizden. Hele Yüksel Caddesi, Karanfil ve Konur  Sokaklar’da, benden hiç beklemesinler. Sakarya Caddesi’nde, İzmir Caddesi’nde de beklemesinler.


Ankara’nın parçalanmış İstiklal’i

İstanbul’un İstiklal Caddesi, baştan sona hareketli, her türlü esnaf ve etkinliğin olduğu, 24 saat yaşayan uzun tek bir caddedir. Sabahın 3’ünde, öğlen saati gibi kalabalığı olur. Dünyada sayılıdır benzeri. Ankara, şansızdır bu konuda. Böyle bir cadde yaratmayı becerememiştir. Tek ve 24 saat yaşayan caddeyi becerememiştir ama bu görevi paylaştırmıştır başka cadde ve sokaklar arasında. İşte yukarıda saydığımız sokak ve caddeler, Ankara’nın, parçalanmış İstiklal Caddesi’dir aslında. Bütünlüğü olmadığı için hepsi zayıf, kendi çapında kalmıştır.



Çankaya Belediyesi’nin, Yüksel Caddesi, Karanfil ve Konur  Sokaklar’da, geçen yıl yaptığı düzenleme çalışmalarından çok ümitlenmiştim. Yan sokaklara sirayet edip, Kızılay’ın yeniden ayağa kalkmasına yararı olacağına inanıyordum. Kaldı ki bu sokak ve caddelerin trafiği, gerçekten ziyaretçilerini katlayarak hareketlendi. Hele Sakarya Caddesi’nin kaderini çizecek SSK binasının yıkılma kararı, ümitlerimi iyice güçlendirmişti. Darısı, İzmir, Milli Müdafa ve Kumrular Caddeleri’nin başınaydı.



İnadına kavgasız olmalı

Ancak Yüksel Caddesi, Karanfil ve Konur  Sokaklar’daki düzenlemenin bitmesiyle tatsız olaylar, buralara taşındı. Yer yokmuş ve burada çokmuş gibi kavgası, derdi olan gelip, hırsını bu sokaklarda çıkarmaya başladı. Medeni olanlardan değil, insan yaralayan, esnafın malına zarar verenlerden bahsediyorum. “Aman canlanıyor, saldırın, yaşatmayın bu sokakları” fişeği atılmıştı sanki. Yeniden doğmaya ihtiyacı varken Kızılay’ın, Ankara gibi.



Dünya’nın gelişmiş belediyeleri, işportaya iki koşulla göz yumar: Birincisi; o çevredeki esnafın sattığı mal dışında bir ürün satılması, ikincisi; trafiği aksatmayacak biçimde uygun görülen yerlere tezgahların kurulması. Bu iki koşulu, sopalar ve demirlerle ihlal etmek, düşünülemez bile.



Daha açmadan soldurmayın Karanfil’i

Karanfil’in işportacılarından, kışın dükkanlar erken kapandığı için, pek çok kez alışveriş etmişliğim vardır. Dükkanlar kapandıktan sonra, o sokakları, geç saatlere kadar yaşatmaları, ayrıca hoşuma gidiyordu. Ancak son işportacı-belediye savaşları, sevecenliğimi yaraladı. Yarım yüzyılı aşkındır kötüleyen, çirkinleşen Ankara’ya, yeni çakılan bir çiviyi sökmeye benziyordu.


Karanfil Sokak, simgedir. Kabalıklarla Karanfil’i solduran, bilsin ki önce Kızılay sonra Ankara, karanlığa onlarla solacaktır. Azıcık aklınız ve öngörünüz varsa daha açmadan  soldurmayın bu Karanfil’i.

Hiç yorum yok: