‘Olsa, olabilir, oluyor, olacak..’ derken günden güne iyi haberler geliyor. Olumsuz düşünce ve gelişmeler, yavaş yavaş seyrini değiştiriyor. Henüz altyapı aşamasında, fark edilmiyor ama Kale ve eteklerindeki hareket, dikkatli gözlerden kaçmıyor. Geleceği erken tahmin eden o dikkatli gözler, Kale ve eteklerinde, sessizce yerlerini almaya başlıyor. Bizim de bu işin olacağına ilişkin inancımız, her geçen gün biraz daha artıyor. “Oldu!” diyeceğimiz günü bekliyoruz.
Kale alt-yapısı
Büyük Ankara Festivali’nin son gününde, festival meydanındayız. Meydandaki bizim bölüm, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i sıkıştırma bölümü; soruyor da soruyoruz. Seçim döneminde, birkaç kiloyu seçim meydanlarına bırakmış Gökçek, tek tek yanıtlıyor her soruyu. İlk sessizliğe sabırsızca dalıyorum: “Kale altyapı çalışmaları nasıl gidiyor?” Vali Alaaddin Yüksel’in, eksikliğini hissetmiştir Melih bey; “Bitmez bunun Kale soruları şimdi” diye.
- Çalışmalar gayet iyi gidiyor. Planladığımızdan erken bitirmeye çalışıyoruz.
- Birkaç gün önce Kale’deydim, Çukurhan’la Anadolu Medeniyetleri Müzesi arasındaki metruk hanın yeniden düzenleme çalışmaları başlamış. Geriye Kale Kapısı önündeki meydan kalıyor.
- Alt-yapı çalışmalarını bitirmeden oraya giremeyiz, bitmesini beklemek zorundayız. Hatta Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin yanında ‘Su Deposu’ dediğimiz atıl bir alan var. Orayı da düzenleyip, Müze’ye vermek istiyoruz.
Hacı Bayram planları
Hmm, bir güzel haber daha! Arkasından içime dert bir başka soru:
- Hacı Bayram’ın bahçesinde, Kuş Besleme Alanı’yla Kitapçılar Çarşısı arasındaki bölüm öyle kalacak mı? (İçinde Kale olmayan soru sorabiliyorum!)
- Yok. O eğimli bölgeyi düzleyip, Hacı Bayram’ın bahçesine katacağız. Kitapçılar Çarşısı’nı yıkıp, yola bakacak gibi yeraltına alacağız. Hacı Bayram’dan bakınca sadece Kale görünecek. Arada hiçbir yapı kalmayacak. Ayrıca Avizeciler Çarşısı’nı düzenliyoruz. 80 dükkandan 50’sinin, aslına uygun düzenleme çalışması bitti. Görmelisiniz…
Çılgın projeye çılgın fiyat
Yapılanların zorluğuna değinirken şikayetleri oluyor Gökçek’in. En önemli sorun; düzenlemek üzere almaya çalıştıkları gayrimenkullerin uçan fiyatlarıydı. Sahipleri, akla zarar paralar istiyordu. Düzenleme öncesi 150 bine (milyar) satamadığı eve, 3 milyon (trilyon) isteme çılgınlığı baş göstermişti. Dememiş miydim size; “Ankara’nın en çılgın projesi Kale’dir” diye!
Sohbetimizin ardından, bizimkini Melih Gökçek’in kullandığı golf arabalarına bindik. Eski Hipodrom Meydanı’nı dolduran onbinlerce kişi arasında festival meydanında turladık. Burada halay çekenler, orada Misket’e kollarını kaldıranlar... Büyük konser alanına geldik. Aynı anda 211 çiftin nikahı kıyılacaktı. Sordu Gökçek “Eşliğe kabul ediyor musunuz?” diye.
Olduğuna olacağına
Sanki beni de Ankara’yla evlendirmeye çağırıyordu. “Hayır” dedim “Hayır.. Bu kaybederken sessiz, elinden alınırken sümsük Ankara’yla evlenmek istemiyorum ben!” Bir milimetre toprağım, bir kapı tokmağı varlığım yok Kale’de. Niye bir Kale sakininden daha ısrarlıyım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder