Bugün, Dikmen sırtlarından Mustafa Kemal geliyor. Ankara Seymenleri karşılayacak. Ömrünü geçirdiği kenti bilmeyen Ankaralılar’ın, unuttuğu, bilmediği seymenleri. Dağ çetesi sanılan, düğün derneğe çerez edilen, her şey gibi geleneğinin içi boşaltılan seymenler. Özü ‘birlik’ olmaya dayalı ama iki elin parmakları kadar derneklere bölünmüş seymenlik karşılayacak. İki elin parmağı kadar ama bir avuç birlik olamayan. Mustafa Kemal ve arkadaşları, her yıl daha mahzun iniyor Dikmen sırtlarından.
Unutulan seymenlik
Unutuldu Seymenlik, unutturuldu. Tüketim ve ayrıştırma çağı, nükleer saldırı gibi. Her şeyin özünü bozuyor, içini boşaltıyor, olmadı kanser ediyor. Geçmişi binli yıllarla anılan geleneğimiz, belki de ilk kez bu kadar sert ve acımasız bir saldırıyla karşı karşıya kalıyor, yüzbinlerce yıl sürmesi gereken birçok başka geleneğimiz gibi. Değerleri değersizleştirme çağına, gönüllü teslim ediyoruz iyi niteliklerimizi. Unutana, biraz anımsatalım onlardan biri olan seymenlik geleneğini.
En önemlisi, başıboş dağ çetesi değildir seymenler. Anadolu’ya gelmeden, Orta Asya günlerimize dayandırabiliriz bu geleneği. İzler var ama kesin tarihini söyleyemiyoruz. Belki çok daha eski ancak bildiğimiz kadarıyla en az bin yaşında olduğunu söyleyebiliriz bugün. Anadolu’ya geldikten sonra belirginleşmeye başladığı tarihse 12’nci 13’ncü yüzyıllar.
Seymenliğin olgunluk dönemi
Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmış, kargaşa hakim, halk sahipsiz. 50 yıllık bir beylikler dönemi başlıyor, 1304’te İlhanlılar alıyor Ankara’yı. 40 yıl hüküm sürüyorlar. Ancak 1344’de başlayan, 10 yıl süren yeni bir kargaşa dönemine giriliyor. İşte bu dönemde, ticari dayanışma amacıyla kurulan Ahilik loncası ya da odası devreye giriyor Ankara’da. Kentin idaresini devralıyor, seymenliği devreye sokuyor, bir cumhuriyet olarak 10 yıl kenti yönetiyorlar. Seymenliğin, keskince belirginleştiği, tam bir olgunluk dönemi.
Seymen, elinde silah, dağlarda dolanan çeteci değildir. Köyde tarlasında, kasabada dükkanında, tekkesinde camisinde kendi işinde gücünde adamlardır. Düzene bir tehdit oluştuğu zaman kendiliğinden bir araya gelir, kılıcı, kamayı kuşanır, at biner, savunmaya geçerler. Dünyada, az rastlanır bir dayanışma örneğidir. Bu olgunluk seviyesi, ilk cumhuriyet deneyimini yaşatmıştır Türklere. 10 yıl sonra Osmanlı Devleti’nin oluştuğuna kanaat getirdiklerinde, adabınca yönetimi devretmeyi bilmişlerdir.
‘Yiğit Alayı’dır Seymenler. Döndükleri zeybek, gerdan kırmaya, kaşık şıklatmaya gelmez. Şıklaması gereken, iki kılıcın birbirine çarpması gibi keskin sesiyle güçlü parmaklardır. Vurdu mu tabanını yere, kalabalığı hoplatacak, oturmuş idareci, ayağa kalkacak. Eğlencelik halk oyunu değildir. Bilen hakkını verir, bilmeyen, gelince gününü görür.
Olgunluğun meyvesi
İlk Türk cumhuriyetiyle olgunluğa ulaşan Seymenler, ikincisinde meyvelerini verdi. 27 Aralık 1919’da, Dikmen sırtlarından Ankara’yı, Mustafa Kemal’in ayaklarına serdiler. Devleti de nasıl olması gerektiğini de biliyor, Ankara’da, yeni devlete siper oluyorlardı. Silahıyla parasıyla tam teşekkül. Bugün çok görülen Ankara sokakları, bu bilince, o seymenlere çok görülüyor. Zayıf devlet erkanıyla olsun da bitsin törenleriyle yanında desen olsun seymenleriyle olmayan Ankaralılar’la ruhsuz 27 Aralıklar kutluyoruz.
2 yorum:
SAYIN ALİ İNANDIM,
SİZİN YAZILARINIZI ANKARA LI GÖNÜL SEYMENİ OLARAK İLGİYLE OKUYORUM.'NEREDESİN SEYMENİM' YAZINIZ BENİ ÇOK ETKİLEDİ.BEN YAZINIZI OKUDUKTAN VE MERSİN M.VEKİLİ A.RIZA ÖZTÜRK ÜN'SEYMEN ALAYI YÜRÜYÜŞÜ'İÇİN VERDİĞİ ÖNERGEDEN SONRA ANKARA MİLLETVEKİLLERİNE VE SEYMEN DERNEKLERİNE E-POSTA GÖNDERDİM.BİR DÖNÜŞ OLMADI.O E-POSTAYI SİZLEDE PAYLAŞACAĞIM.SİZE SAYGILAR SUNAR.BAŞARILAR DİLERİM.GÖNÜL SEYMENİ M.FATİH ÖNEY
Sayın blog yöneticisi paylaşımlarınız bizi çok etkiledi ucuz konteyner başarılarınızın devamını diler.
Yorum Gönder