24 Mart 2012 Cumartesi

HAZIRI GÖTÜRMENİN BEDELİ


23.03.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Unutmaya çalışıyorduk, keyfimiz kaçtı. Soran olmadı kimseye. Bir ‘torba yasa’ içine atıldılar, şimdi yola çıkmaya hazırlanıyorlar. Sorulmadığı halde söyledik ama bilemediğimiz yüksek siyasetler, memleketin çıkarları sözkonusuydu herhalde. Hala bilemediğimiz için gördüğümüzü, kıt bilgimizle değerlendirebiliyoruz ancak. Hazırlıkları ilerleyip, basit bir taşınma işi olmadığı anlaşıldıkça acısını daha sızılı hissedecekmişiz gibime geliyor.

Haber içinde haber
Haber şu; “Vakıfbank, Ankara 3’üncü Lig takımını kapattı.” Çok ilgileniyormuşum da haberi alınca yerinden hopladım  zannediyorsunuz. Hem futbol değil voleybol hem de voleybolun 3’üncü Ligi. “Altyapıdan adam takip eden kafa avcısı” diyorsunuz benim için. Oyuncuların aileleri, gizlemeye çalıştığım müthiş takipçiliğimi öğrendi, haberi benimle paylaşma ihtiyacı duydu sanıyorsunuz. Değilim efendim, hiç öyle biri değilim. Kumsalda oynarken bile topu manşetine oturtamayan, smaçı, ellerine varmadan, yüzünde karşılayacak beceriksizlikte bir voleybol yeteneğiyim. Şampiyonluk maçlarını yakalarsam ilgiyle izlerim, tüm marifetim bu.

Adam yokmuş gibi niye beni bulmuşlar o zaman? Haberin içindeki haber, ilgi alanıma girdiği için. Önce fark etmedim, spor sayfamızı adres gösterdim. Fark edince iğneler dürttü, kıpır kıpır rahatsız oldum. Kirpi gibi haberdi; iğneleri açıldıkça batan bir haber. Hatta zamanında konuyu işlerken gözümüzden kaçmış ciddi bir ayrıntıya dikkatimizi çekiyordu. Ankara’dan İstanbul’a taşınacak kurumların vereceği sızı, tahminimizin aksine, işin parasal boyutundan önce başka bir yerde daha erken hissedilmişti.

Bankalarla taşınan voleybolcular
Yaklaşık 1 yıl önce Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Ziraat Bankası, Halk Bankası, Emlak Bank gibi kurumların, İstanbul’a taşınması yasalaşmak üzereydi. Günlerce niye taşındığını, taşınırsa Ankara’nın neler kaybedeceğini tartıştık. Destekleyenler, karşı çıkanlar oldu. İşte Vakıfbank ta o gidecek kurumların arasındaydı. Herkese birer cüzdan muamelesi yapıp, sadece kaç yüz milyon(trilyon) kaybımız olacağını hesaplıyorduk. “Yeni yatırımlarla yerine konur” diye teselli ettiler. Toplumsal maliyeti hesaplayan olmadı.

Geçen yıldan bu yana Türk Telekom, Tarımspor, SGK, Emlak Toki voleybol takımları kapanmıştı. Altyapısı güçlüyse takım başı, 120’ye yakın sporcu demek oluyor. İşte bu yüzlerce genç sporcu, bir anda boşluğa bırakılmıştı. Onca yıllık emekleri boşa gitmesin diye ya Anadolu’ya dağıldılar ya da İstanbul’a gitmek zorunda kaldı çoğu. Şimdi de Vakıfbank Ankara 3’üncü Lig Voleybol Takımı kapanıyor, sıra altyapısında deniyor. 3’üncü Lig’den altyapıya doğru, boşluğa bırakılan bir 120 genç daha demektir bu.

Hazırın maliyeti
Görüldüğü gibi; sadece banka çalışanları ve ailelerinden ibaret değilmiş maliyet hesabı. O kurumların etkinliklerinden yararlanan aileleri de katmak gerekirmiş maliyet hesabına. Toplumsal maliyet, para hesabı gibi kolay yapılmaz; kısada tutsa uzun vadede tutmayabilir. Daha hesaplamadığımız ne maliyetler çıkacak bakalım taşınmalar ve kapanmalar devam ettikçe.

Hazırı alıp, götürmek kolay. Kime verseniz gönüllü taşır. İş Bankası ve Şekerbank ta böyle gitmiş, sonra arkasına bakmamışlardı. Boşlukları dolmadı. Kendi çabası ve onlarca yılın emeğiyle yaptığını, nasıl bu kadar kolay veriyor Ankara anlamak zor. En önemlisi; her gidenin ardından toplumsal dokusu biraz daha zedeleniyor, tedavi için yine kendi başına bırakılıyor başkent. Yalnız böyle giderse içten içe sızlayan bu yaranın acısı şiddetlendiğinde, feryadından sadece Ankaralılar rahatsız olmayacak, orası kesin.

Hiç yorum yok: