14 Nisan 2012 Cumartesi

TEKNO ANKARA

13.04.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Müzik grubu adı gibi başlık oldu! Gençler, “Kim bu grup?” diye okusalar bari. İşbirliği ahengi tutturulursa ilgilisine müzik gibi gelecek çünkü önümüzdeki gelişmeler. İşsizlikle boğuşan gençler, bu vesileyle önlerindeki fırsatlardan haberdar olsun,  yapacaklarını bilsinler.

Geçtiğimiz hafta Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi ve ‘Ankara Teknokentleri Platformu’ oluşturuldu. ODTÜ, Ankara, Hacettepe, Gazi, Bilkent Üniversiteleri’nin teknokentleri ve Ankara Sanayi Odası Teknoparkı, işbirliği yapmak üzere bir araya geldiler. Önceki yazımızın konusuydu, sığdıramadığım bilgileri tamamlamak istiyorum.

Dünya ve teknokentlerin durumu
Ülkelerin rekabet gücü, sanayisinin rekabetçiliğiyle ölçülür. Fasulyeden sanayiyle anca kendinizi eğlersiniz. Dışarıdan gelen parçaları birleştirme sanayisi, dönemini tamamladı. Araştıracak, buluşlar yapacaksınız. Buluşları, bulduğunuzla kalmayacak, üreteceksiniz. Başkasının üretmiş olması, sizin üretmenize engel değil. Dünya’nın gidişatı, beklenen gelişmeler, üretmeyenin, istediğini parasıyla bile alamayacağı günleri işaret ediyor.

Dünya çapında 4 bin kadar teknokent ya da teknopark bölgesi var. Bunların yarısı, son 12 yıl içinde kuruldu. Amerika, Çin, Hindistan gibi ülkelerde, ağzı açık bırakacak örnekleri var. Bizde, 2001 yılındaki yasal düzenlemeyle teknokentlerin yolu açıldı. Şu an itibariyle ülke çapında 45 teknokent bölgemiz var, bunların 32’si faal durumda. Burada Ankara’ya, bir parantez açmamız gerek.

Ankara’nın kabiliyeti
20’ye varan üniversitesinin, sayısından çok etkinliğiyle öne çıkıyor Ankara. Bunların 3’ü, 125 üniversite arasında ilk 5 içinde. İlk 10 içinde 5 üniversitemiz var. ODTÜ, Ankara, Hacettepe, Gazi, Bilkent Üniversiteleri’nin, teknokentleri var. Ankara Sanayi Odası Teknoparkı’yla beraber 6 teknoparka sahibiz. Türkiye’de iş yapan 57 yabancı ortaklı firmanın, 33’ü Ankara’da, bunların da 18’i teknoparklarımızın içinde. Yine Türkiye genelinde, 64 araştırma geliştirme merkezinin 14’ü Ankara'da. OSTİM başta, kaliteli işleriyle 11 organize sanayi bölgemiz var. Türkiye çapında araştırma geliştirme alanında çalışanların yarısından çoğu Ankara’da; yüzde 57’si. Gerek eğitim gerek uygulama alanında, çok nitelikli bir akıl ve işgücüne sahibiz. Daha ne olsun?

Anadolu’ya açılma kapısı
En azından son 50 yılda gördük ki Kocaeli-İstanbul-Çorlu arasına yığılan üretim hattının nimetlerinden, ülkenin geri kalanı yararlanamıyor. Eskişehir’den başlayıp, Ankara, Konya, Kayseri, Malatya, Gaziantep, Adana ve Mersin’e yayılan yeni bir üretim hattı oluşturmalıyız belki. Ülke nüfusunun 5’te 1’i İstanbul’da, yarın 5’te 2’si olur. Yarattığı değerin, Doğu’ya doğru, Anadolu’ya faydası olmuyor.

Anadolu’da oluşturulacak yeni cazibe ve üretim merkezleri, yukarıda saydığımız özellikleri nedeniyle Ankara’dan  güncellenmeye başlamalıdır. Sadece sanayi değil, ulaşım, tarım, hayvancılık, bilişim, turizm gibi alanlar, taze yatırım ve desteklerle Ankara üzerinden diriltilmelidir. Siyasi çekişme konusu olamayacak kadar ciddi bir dönemeçteyiz, Ankara, öncelikle ayağa kaldırılmalıdır.

Önüne durmayın
Sahip olduğu nitelikler, araştırma-geliştirme ve yenilikçilik kabiliyeti, ‘Bilişim Vadisi’ olarak Ankara’yı tartışılmaz merkez yapıyor. Tartışılmaz ama dilimizde tüy bitti, 1 yıldır tartışıyoruz. Uzmanları, "Bilişimin Kalbi Ankara" diyor. Tekno Ankara hazır ama ne uzmanı ne bizi dinliyorlar.

Gençler, girişimciler, Ankara Kalkınma Ajansı, Ankara Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası ya da KOSGEB gibi kurumların kapısını çalın. İsteyene bilgi veriyor, isteyeni yönlendiriyor, isteyeni kurslarla eğitiyorlar.

Sayın siyasiler, siz de siyasi ihtiraslarınızı yutkunup, Anadolu’ya yayılacak bu gelişmenin önüne durmayın. Dursanız da bendi yıkıp, kaderine sahip çıkacak kadar sabırsızdır Ankara, iyi biliniz.

Hiç yorum yok: