30 Mayıs 2012 Çarşamba

ANKARA MARKASI

29.05.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Ankara, Türkiye’nin başkenti. Bundan büyük marka olamaz. Bu marka yeter aslında. Bu markayı harekete geçirmek gerekiyor” diye başladı konuşmasına. “Bütün Türkiye buradan idare ediliyor. Bütün önemli, stratejik kararlar buradan alınıyor. Dolayısıyla Türkiye güçlüyse Ankara’da alınan kararlar sayesinde güçlü” diye devam etti. Her başkentini seven vatandaşın, özellikle her Ankara’yı seven Ankaralı’nın kulaklarına, tatlı bir nağmeydi bu sözler. Uzun yıllar hasret kaldığı bir sahip çıkmaydı Ankara için. Uzun yıllar ardı ardına kaybettiği markalarından, sonuncusuna sahip çıkma  uyarısıydı. Belki de elde kalan sonuncuyla başlayıp, eski markalarını geri kazanma uyarısı.

Uzun vadeli hedef
Bu sözleri sarfettiği yer Şopping Fest (Shopping Fest) açılış töreniydi. Şopping Fest’in Türkçesi Alışveriş Şenliği. ‘Ankara Alışveriş Günleri’ desek vatandaşlarımız tarafından daha iyi anlaşılabilirdi belki. Konu alışveriş olunca ‘marka’ sözcüğü, tamamen ticari içeriğiyle algılanmış olabilir salondaki konuklar açısından. Ancak defalarca okudum Cumhurbaşkanımızın sözlerini, ticareti aşan bir içeriği olduğu izlenimi edindim. Öyle 24 günlük bir etkinlik için söylenmiş gibi gelmedi. Daha fazlası vardı sanki içinde. Daha uzun vadeli çalışmalar öneriyor, uzun menzilli bir hedefi işaret ediyordu sanki.

1 yılı aşkındır uyarıyorlar
Yaklaşık 1 yıldır bu yönde açıklamalar ve uyarılar yapılıyor ancak bazı vekillerimiz tamamen duyarsız, ilgilenmiyor, bazı yöneticilerimizse duymazdan gelip, bildiğini okuyordu. Geçen yıl Mart ayında Meclis Başkanı Cemil Çiçek, “Kişiye göre işleyişler yapıyoruz, ilerisini hesaplayın, bir ülkenin ne imkanı ne zamanı bu kadar kolay heba edilecek bir şey değil. Ankara’yla övünüyoruz ama planlamalar, buna göre yapılmadığı takdirde sıkıntılar yaşıyoruz” demişti. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, Savunma Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, hatta Sağlık Bakanı, başta OSTİM olmak üzere ziyaretlerde bulunuyor, sanayicileri ve Ankara’nın ileri gelen girişimcilerini, yönetici ve akademisyenlerini uyarıyordu. Yerli kaynakların, yerli üretim için biran önce harekete geçirilmesini talep ediyor, yerli araba, yerli uçak, yerli tren gibi hedefler bile koyuyorlardı.

Anlayan anladı
Bir kısmı anladı, görevi üstlendi, gereğini yapmak için çalışmaya çoktan başladı bile. Bir kısmıysa eski usul, üretim değil, tüketim ekonomisiyle büyüme hayallerinden uyanamadı. ‘Yeni Türkiye’ tabiri, üreten Türkiye’yi tarif ediyordu oysa.

Ankara Valisi, 6 ay önce ilk kez, ‘Ankara Milletvekilleri Bilgilendirme Toplantısı’ düzenliyor, o günden bugüne 3 partiden 31 Ankara milletvekili arasında, sahnede sadece ikisi görünüyordu; Aylin Nazlıaka ve Levent Gök. Parti ve meclis koridorlarında kayıptı diğerleri. Türkiye Cumhurbaşkanı, Ankara, Türkiye’nin başkenti. Bundan büyük marka olamaz. Bu markayı harekete geçirmek gerekiyor” diyor, kentin oylarıyla koltuğa oturmuş vekillerden çıt çıkmıyordu. Acaba Ankara gibi, Türkiye’nin gidişatından da mı haberdar değillerdi?

Öncülük edip, kentin içinde fıldır fıldır döneceklerine, parti ve meclis koridorlarındaki siyaset girdabına kapılmışlardı  belliki. Dünya’ya kafa tutarak marka olmuş başkentin, bırakın markasıyla ilgilenmeyi, sokağına bile çıkamayacak kadar meşguldüler!

Hiç yorum yok: