3 Kasım 2012 Cumartesi

AOÇ’TA FAALİYET BİTMEZ!


02.11.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi



Reklam sloganı olarak öneriyorum bu başlığı. Altına da küçük harflerle “Atatürk Orman Çiftliği biter, biz bitmeyiz” yazılır. Çalışkanlığın, işbitiriciliğin simgesi olur ‘AOÇ’. Bu üç harfi görünce anlarız ki iş bitmiş. Uzun uzun anlatmaya gerek kalmaz, “O işi AOÇladık” denince anlarız, “Hımm, kapsamlı ve çetin bir faaliyet sonuçlanmış!”

İçinden geçen otobanlardı, kesilen ağaçlardı, akıbeti belirsiz bitki müzesiydi, yeni Başbakanlık binasıydı, otoparktı, camiydi derken Büyükşehir Belediye Meclisimiz’den yeni bir karar çıktı; 30 hektarlık Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi, 7 kat genişletilerek 213 hektara çıkarılacak. 183 hektar daha yapılaşmaya açılacak yani. Zürafalar, çift kale maç yapacaksa ihtiyaç tabii!

Hafif tokmağın ağır darbesi
Bu aralar adı her geçtiğinde yürek hoplatıyor. Doğasını bozacak her şey, kafaya tahta tokmak darbesi gibi iniyor. Tahta tokmak hafiftir ama kafaya inince tahribatı hissedilir. Tasın içindeki beyne de zarar verir. Çiftlik üzerindeki planların, hafif gerekçeleri ama ağır sonuçları gibi.

Büyüklerimiz, “Vurma kafasına, aptal olur” derdi. Ardı ardına tokmak darbeleri, sersemletiyor aptallıktan önce. Birinin acısı bitmeden diğeri başlıyor, muhakeme yeteneğimiz buğulanmadan son “Niye?” çığlıklarımızı atıyoruz. Biz atıyoruz, hukuklar sessiz, Meclis, sağır-dilsiz.

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, Atatürk Orman Çiftliği için bir  Meclis Araştırma Önergesi verdi. Çiftliğin kısa tarihini ve kayıplarını anlattı ve Atatürk’ün, kendi rızasıyla devlete bağışladığı arazinin bugüne kadar hibe dışı (amaç dışı da diyebiliriz) kullanım tespitini ve bundan sonra alınacak sağlıklı düzenlemelerin, Meclis tarafından belirlenmesini istedi. Çiftlik ürünlerini severek tüketen vekillerimizin elleri, kalktı, indi, önerge reddedildi. “Çiftliğin keçi sütü, bir başka!”

Geçkin çılgınlık
Ankara için açıklanan ‘Çılgın Projeler’ içinde en ısınamadıklarımdan biri ‘Dev Hayvanat Bahçesi’ projesiydi. Siyasi parti olsam bin kez düşünsem aklıma gelmeyecek proje.  Dünya, 50-60 yıl önce keşfetmiş büyük hayvanat bahçeleri kurmuştu. Ancak Amerika’dan Avrupa’ya, okuduğumuz haberlerde, işin değiştiğini görüyorduk; küçülmeye çalışıyor, bazı hayvanları, hibe olarak başka hayvanat bahçelerine verip, kurtulmaya çalışıyorlardı. Demek ki hayvanat turizmi, aklı evvel tüccar ülkelere bile eski faydasını sağlamıyor, ölmeyen  ama çapı küçülen bir turizm alanına dönüşüyordu.

30 hektardan 213 hektara genişleyecekmiş. 183 hektar yani 7 katı daha büyüyecek. 1 hektar 10 bin metrekare ya da 10 dönüm. 183 hektar, 1830 dönüm, 1 milyon 830 bin metrekare. Devreler yanmasın, kısaca, çok büyük bir alan; zürafa futbol sahası!

Çiftliği halktan alan kim?
Büyükşehir Belediye Meclisi’nde konu görüşülürken “Biz buranın halka açılmasını, hizmetin ona gitmesini istiyoruz” demiş  Melih Gökçek. Gözünden kaçmış olmalı Melih beyin; Çiftlik, zaten halkın, ona bağışlanmış ve sonuna kadar açık olmalıdır zaten. Haziran 1937’den beri, kim onu halktan almıştır?

Marmara ve Karadeniz havuzlarını, kim kapatmıştır? İçinde gezmekten yorulup, olsaydı kır kahvelerinde soluklanmasını, ağaç gölgeli mesirelerinde ailecek kır gezilerini kim engellemiştir? Çocuklar yan bahçede, Ankara vişnesi, armudu, üzümü, elması, ahlatı, kavunu, buğdayı, balı, keçisi, tavşanıyla 1937’den beri niye tanışamamış, kendi kentine yabancılaşmıştır? Amacına, niye bir türlü ulaşamamıştır Çiftlik? Halka kendi Çiftliği’ni, kapatan kimdir?

Son zaman çok çılgın, her şeyde dünyanın en büyüklerini yapma gayretinde Ankara. Hukuku çiğneyip, dünyanın en büyük Rant Orman Çiftliği’ni yapmaya uğraşıyor da en büyük Atatürk Orman Çiftliği’ni yapmak aklının ucundan geçmiyor. Zihin tam buğulanmadan sorarken araya reklamlar giriyor: AOÇ’ta Faaliyet Bitmez!

Hiç yorum yok: