02.11.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi
Reklam sloganı
olarak öneriyorum bu başlığı. Altına da küçük harflerle “Atatürk Orman Çiftliği
biter, biz bitmeyiz” yazılır. Çalışkanlığın, işbitiriciliğin simgesi olur ‘AOÇ’. Bu üç harfi görünce anlarız ki iş
bitmiş. Uzun uzun anlatmaya gerek kalmaz, “O işi AOÇladık” denince anlarız, “Hımm,
kapsamlı ve çetin bir faaliyet sonuçlanmış!”
İçinden geçen
otobanlardı, kesilen ağaçlardı, akıbeti belirsiz bitki müzesiydi, yeni
Başbakanlık binasıydı, otoparktı, camiydi derken Büyükşehir Belediye
Meclisimiz’den yeni bir karar çıktı; 30 hektarlık Atatürk Orman Çiftliği
Hayvanat Bahçesi, 7 kat genişletilerek 213 hektara çıkarılacak. 183 hektar daha
yapılaşmaya açılacak yani. Zürafalar, çift kale maç yapacaksa ihtiyaç tabii!
Hafif tokmağın ağır darbesi
Bu aralar adı her
geçtiğinde yürek hoplatıyor. Doğasını bozacak her şey, kafaya tahta tokmak
darbesi gibi iniyor. Tahta tokmak hafiftir ama kafaya inince tahribatı hissedilir. Tasın içindeki beyne de zarar verir. Çiftlik
üzerindeki planların, hafif gerekçeleri ama ağır sonuçları gibi.
Büyüklerimiz, “Vurma
kafasına, aptal olur” derdi. Ardı ardına tokmak darbeleri, sersemletiyor aptallıktan
önce. Birinin acısı bitmeden diğeri başlıyor, muhakeme yeteneğimiz buğulanmadan
son “Niye?” çığlıklarımızı atıyoruz. Biz atıyoruz, hukuklar sessiz, Meclis,
sağır-dilsiz.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, Atatürk Orman Çiftliği için bir Meclis Araştırma Önergesi verdi. Çiftliğin
kısa tarihini ve kayıplarını anlattı ve Atatürk’ün,
kendi rızasıyla devlete bağışladığı arazinin bugüne kadar hibe dışı (amaç dışı
da diyebiliriz) kullanım tespitini ve bundan sonra alınacak sağlıklı
düzenlemelerin, Meclis tarafından belirlenmesini istedi. Çiftlik ürünlerini
severek tüketen vekillerimizin elleri, kalktı, indi, önerge reddedildi.
“Çiftliğin keçi sütü, bir başka!”
Geçkin çılgınlık
Ankara için
açıklanan ‘Çılgın Projeler’ içinde en ısınamadıklarımdan biri ‘Dev Hayvanat
Bahçesi’ projesiydi. Siyasi parti olsam bin kez düşünsem aklıma gelmeyecek
proje. Dünya, 50-60 yıl önce keşfetmiş
büyük hayvanat bahçeleri kurmuştu. Ancak Amerika’dan Avrupa’ya, okuduğumuz
haberlerde, işin değiştiğini görüyorduk; küçülmeye çalışıyor, bazı hayvanları,
hibe olarak başka hayvanat bahçelerine verip, kurtulmaya çalışıyorlardı. Demek
ki hayvanat turizmi, aklı evvel tüccar ülkelere bile eski faydasını sağlamıyor,
ölmeyen ama çapı küçülen bir turizm
alanına dönüşüyordu.
30 hektardan 213
hektara genişleyecekmiş. 183 hektar yani 7 katı daha büyüyecek. 1 hektar 10 bin
metrekare ya da 10 dönüm. 183 hektar, 1830 dönüm, 1 milyon 830 bin metrekare.
Devreler yanmasın, kısaca, çok büyük bir alan; zürafa futbol sahası!
Çiftliği halktan alan kim?
Büyükşehir Belediye
Meclisi’nde konu görüşülürken “Biz buranın
halka açılmasını, hizmetin ona gitmesini istiyoruz” demiş Melih Gökçek. Gözünden kaçmış olmalı Melih
beyin; Çiftlik, zaten halkın, ona bağışlanmış ve sonuna kadar açık olmalıdır
zaten. Haziran 1937’den beri, kim onu halktan almıştır?
Marmara ve Karadeniz havuzlarını, kim kapatmıştır? İçinde gezmekten
yorulup, olsaydı kır kahvelerinde soluklanmasını, ağaç gölgeli mesirelerinde
ailecek kır gezilerini kim engellemiştir? Çocuklar yan bahçede, Ankara vişnesi,
armudu, üzümü, elması, ahlatı, kavunu, buğdayı, balı, keçisi, tavşanıyla 1937’den
beri niye tanışamamış, kendi kentine yabancılaşmıştır? Amacına, niye bir türlü
ulaşamamıştır Çiftlik? Halka kendi Çiftliği’ni, kapatan kimdir?
Son zaman çok çılgın, her şeyde dünyanın en büyüklerini yapma gayretinde
Ankara. Hukuku çiğneyip, dünyanın en büyük Rant Orman Çiftliği’ni yapmaya
uğraşıyor da en büyük Atatürk Orman Çiftliği’ni yapmak aklının ucundan geçmiyor.
Zihin tam buğulanmadan sorarken araya reklamlar giriyor: AOÇ’ta Faaliyet
Bitmez!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder