20.11.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi
Ankara, zaten iyi
aydınlatılmayan bir şehirdi. Şopping Fest’le (Alışveriş Şenliği) Kızılay
Meydanı’na düğün avizeleri sallandırılıncaya kadar, kentin en merkezi bile
karanlıktı. Kavşak aydınlık, gerisi hala
loş. Bu kentin ruhu karanlık değil ama onu yönetenler, ruhunu karartmayı,
yıllar yılı görev bildi sanki. Hizmetleri aksatarak günümüzü kararttılar,
gelişmelerin gerisinde kalarak içimizi kararttılar, çok aydınlıkmış gibi şimdi
de gecemizi karartıyorlar. Sonra da Ankara, ‘kasvetli başkent’ oluyor.
Yöneticilerin ruhu nasılsa kente yansıyan da o. Hele o kent başkentse memleketi
yönetenler de ortak oluyor kasvetin sorumluluğuna. Böyle bir başkenti
kendilerine yakıştırıp, içinde yaşayabiliyor ancak tüm ülkeye aydınlık vaat
edebiliyorlar. Büyük fedakarlık!
Karanlıkta kara kalem
Temmuz ayında,
‘Çarpıyor Ama Elektriği Değil’ derken çok uzun zamandır elektrikle ilgili
birikmiş şikayetleri özetlemeye, 2023’e karanlık bir başkentle gidilemeyeceğini
anlatmaya çalışmıştık. Meğer kara kalemle karanlığa yazmışız; ne yazdığımız
görünmüş ne de o günden bugüne, yazılanı aydınlatacak bir ışık. Aydınlanacağına
kararıyor 21’inci yüzyılın başkenti.
Kararan bulvarlar mahalleler
Birkaç günde bir
geçiyorum Anadolu Bulvarı’ndan. Geceye denk geliyor eve gittiğim için. Birkaç
gün önce yine geçtim, neredeyse boydan boya kapkaranlıktı koca bulvar. Yeni
genişletildi yol biliyorsunuz. Yol çizgileri hala yok. Karanlık ve yol
çizgileri olmayan yolda, önümüzü görmeden zifir içinde yüzdük adeta. Her türlü
kaza için çok elverişli, fevkalade bir güzergah olmuş!
Yaklaşık bir ay
oldu, İstanbul’dan dönüyordum. Çevre yolundan
Ankara’ya giriyoruz. Otobandan şehir merkezine saparken karardı yol.
Karanlık, Batıkent-Sincan sapağına kadar sürdü neredeyse. 20 yıl kullandım bu
yolu, ilk kez böyle karanlıkta girdim başkente. Hele otoban kısmının
karardığına hiç şahit olmamıştım. Başkente ilk kez gelen birinin, aklından ne
geçireceğini düşündüm.
Konya Yolu’nun Oran
sapağında, şu aralar yanıyor ama ısrarlı bir karanlık vardı uzun zamandır. En
son Bala’dan dönerken Gölbaşı girişinde ve çıkışında, aralıklı karanlıklar
içinden geçtik. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda (İstanbul Yolu), en az 30
direklik bir karaltı bölgesini tecrübe fırsatı buldum. Bu yolun da karardığına neredeyse
şahit olmamıştım. Mahallemdeyse inatçı direkler var, hala düzenli olarak
kararan.
Nafile şikayetler
Abonelerin, koca
koca sitelerin şikayetlerine, hergün yenileri ekleniyor. Ankara Valisi bile
ülkenin en karanlık şehirlerinden biri olarak tanımlıyor başkenti. Ve bize elektrik
hizmeti sağlamakla yükümlü şirket, “Şu bölgede çok tüketim oluyor, belirli
saatlerde söndürsek asayiş açısından sorun olur mu?” diye sorabiliyor Emniyet
Müdürlüğü’ne. Bazı yerlerde, sormadan söndürüyor galiba.
Ne rahatlık?
Bir kentin girişi, o
kentin yönetimiyle ilgili ilk kanaati
oluşturur. Hele geceyse daha belirgin olur kanaat. Bir başkent için
olumsuz kanaat, tüm ülkeye ve yönetim tarzına maledilir. “Burayı beceremiyorsa
gerisi kim bilir ne haldedir?” diye düşündürür. Birkaç karanlık direk, pek çok
olumlu izlenim üzerine çekilmiş çiziğe dönüşür. Basittir ama akılda karanlık ve
kasvet kalır.
Karartma direkleri
var başkentin. Başkent, daha başı yok. Nasıl bir rahatlıktır efendim aydınlık
bir ülke vadeden başkentin direklerini karartmak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder