21 Kasım 2012 Çarşamba

KARARTMA DİREKLERİ


20.11.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi



Ankara, zaten iyi aydınlatılmayan bir şehirdi. Şopping Fest’le (Alışveriş Şenliği) Kızılay Meydanı’na düğün avizeleri sallandırılıncaya kadar, kentin en merkezi bile karanlıktı. Kavşak aydınlık, gerisi hala loş. Bu kentin ruhu karanlık değil ama onu yönetenler, ruhunu karartmayı, yıllar yılı görev bildi sanki. Hizmetleri aksatarak günümüzü kararttılar, gelişmelerin gerisinde kalarak içimizi kararttılar, çok aydınlıkmış gibi şimdi de gecemizi karartıyorlar. Sonra da Ankara, ‘kasvetli başkent’ oluyor. Yöneticilerin ruhu nasılsa kente yansıyan da o. Hele o kent başkentse memleketi yönetenler de ortak oluyor kasvetin sorumluluğuna. Böyle bir başkenti kendilerine yakıştırıp, içinde yaşayabiliyor ancak tüm ülkeye aydınlık vaat edebiliyorlar. Büyük fedakarlık!

Karanlıkta kara kalem
Temmuz ayında, ‘Çarpıyor Ama Elektriği Değil’ derken çok uzun zamandır elektrikle ilgili birikmiş şikayetleri özetlemeye, 2023’e karanlık bir başkentle gidilemeyeceğini anlatmaya çalışmıştık. Meğer kara kalemle karanlığa yazmışız; ne yazdığımız görünmüş ne de o günden bugüne, yazılanı aydınlatacak bir ışık. Aydınlanacağına kararıyor 21’inci yüzyılın başkenti.

Kararan bulvarlar mahalleler
Birkaç günde bir geçiyorum Anadolu Bulvarı’ndan. Geceye denk geliyor eve gittiğim için. Birkaç gün önce yine geçtim, neredeyse boydan boya kapkaranlıktı koca bulvar. Yeni genişletildi yol biliyorsunuz. Yol çizgileri hala yok. Karanlık ve yol çizgileri olmayan yolda, önümüzü görmeden zifir içinde yüzdük adeta. Her türlü kaza için çok elverişli, fevkalade bir güzergah olmuş!

Yaklaşık bir ay oldu, İstanbul’dan dönüyordum. Çevre yolundan  Ankara’ya giriyoruz. Otobandan şehir merkezine saparken karardı yol. Karanlık, Batıkent-Sincan sapağına kadar sürdü neredeyse. 20 yıl kullandım bu yolu, ilk kez böyle karanlıkta girdim başkente. Hele otoban kısmının karardığına hiç şahit olmamıştım. Başkente ilk kez gelen birinin, aklından ne geçireceğini düşündüm.

Konya Yolu’nun Oran sapağında, şu aralar yanıyor ama ısrarlı bir karanlık vardı uzun zamandır. En son Bala’dan dönerken Gölbaşı girişinde ve çıkışında, aralıklı karanlıklar içinden geçtik. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda (İstanbul Yolu), en az 30 direklik bir karaltı bölgesini tecrübe fırsatı buldum. Bu yolun da karardığına neredeyse şahit olmamıştım. Mahallemdeyse inatçı direkler var, hala düzenli olarak kararan.

Nafile şikayetler
Abonelerin, koca koca sitelerin şikayetlerine, hergün yenileri ekleniyor. Ankara Valisi bile ülkenin en karanlık şehirlerinden biri olarak tanımlıyor başkenti. Ve bize elektrik hizmeti sağlamakla yükümlü şirket, “Şu bölgede çok tüketim oluyor, belirli saatlerde söndürsek asayiş açısından sorun olur mu?” diye sorabiliyor Emniyet Müdürlüğü’ne. Bazı yerlerde, sormadan söndürüyor galiba.

Ne rahatlık?
Bir kentin girişi, o kentin yönetimiyle ilgili ilk kanaati  oluşturur. Hele geceyse daha belirgin olur kanaat. Bir başkent için olumsuz kanaat, tüm ülkeye ve yönetim tarzına maledilir. “Burayı beceremiyorsa gerisi kim bilir ne haldedir?” diye düşündürür. Birkaç karanlık direk, pek çok olumlu izlenim üzerine çekilmiş çiziğe dönüşür. Basittir ama akılda karanlık ve kasvet kalır.

Karartma direkleri var başkentin. Başkent, daha başı yok. Nasıl bir rahatlıktır efendim aydınlık bir ülke vadeden başkentin direklerini karartmak?

Hiç yorum yok: