13.11.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi
Hatırlamışsınızdır; ‘Ankaragücü’ diye bir takım vardı bu şehirde. 103’üncü yaşına girmek üzere. Bir kurt dadandı bu kökü derin çınara, 102 yaşında, çürüttü içinden. Eski ‘2’inci Lig’in adı ‘1’inci Lig’ oldu ama marifette ikinciliği değişmedi gözümüzde. Geçen yıl bu lige düşürülen Ankaragücü, yeni sezonda aynı hızla yeni ligin dibine yuvarlandı. 18 takım arasında sondan ikincilikle sonunculuk arasında, dibin tozunu yutuyor. Yetmiyor, dev çınar sahipsiz, herkesin gözü önünde, çatır çatır devrilmeye devam ediyor.
Unutamıyoruz
“Bir futbol yazman
eksikti” diyeceksiniz ama düşünün; ben bile Ankaragücü’nü, üçüncü kez yazmak
zorunda kalıyorum. Biraz vicdanı olan kim olsa 4 yıl öncesine kadar ustalar
liginde üst sıraları zorlayan bu takımın düşürüldüğü sefalet ve rezilliği,
görmezden gelemez. 31 yıldır en üst ligde, istikrarlı bir takım olarak mücadele
etmiş ancak maçı, iç burkan sahneler eşliğinde, saha dışında kaybetmişti.
Esnafın,
Ankaragüçlüler’in, kamyoneti kulüp kapısına dayayıp, futbolculara yiyecek,
içecek taşıdığı acı sahneleri, baklava ikram edilirken gözlerinden yaşlar
süzülen futbolcuları, unutmadık, unutamıyoruz. Sıfırın altında 8 dereceyi bulan
Sivas ikliminde, maçın ikinci yarısına ıslak formayla çıkmak zorunda kalışlarını,
masraflarını, misafir oldukları rakip takımların karşılamasına muhtaç bırakılışlarını,
unutamıyoruz. 25 bin lira için masasına, sandalyesine, haciz gelişini de.
Bitmemiş çile
Meğer çekilecek çilesi
varmış; düştüğü 1’inci Lig’e, duş alamayan, aç karnına maça çıkmak zorunda
kalan gencecik futbolcularla devam edişini anlattılar. Soğuklar da geliyor. Islak
formalarla sıfırların altında, aç karnına, suya para bulamayan takım, neymiş
efendim, spor yapacak. Bir “Yuh” çeksem karşıki dağlar yıkılır!
Önce tarihi sonra öneriler
Efkarım, hukukçu,
gazeteci, bir ara Ankaragücü’nde yönetici ama son sıfatıyla araştırmacı-yazar
Turan Tanyer’i dinlerken depreşti. Ankara Kulübü’nde, 102 yıllık Ankaragücü
tarihini, çok güzel özetledi aynı zamanda bir Ankara sevdalısı olan Tanyer. “Ankara
adını adında taşıyan, sadece kentin değil ülkenin spor tarihinde inişleri,
çıkışlarıyla bu kadar yer tutan bir takım, çok önemlidir. Üstelik unutuyoruz;
futboldan ibaret değildi Ankaragücü. Her alanda ama özellikle güreş, atletizm
ve boks dallarında, çok etkili sporcular yetiştirmiş bir spor kulübüydü. Hepsi
kapandı, futbol kaldı, o da ne hale geldi” diye bitirdi sözlerini.
Güçlüyken de
yıkılırken de Ankaragücü’nü yalnız bırakmayan birkaç eski yönetici dışında,
yeni yönetimden ya da yakın dönemden kimse yoktu salonda. Sorunca fark etti
herkes. Renkli tarihi bitince kendi arasında, düştüğü duruma çareler aradı
konuklar. 3 ortak noktada birleşti çözüm önerileri:
1- Takımın,
hukuki ve mali durumu, biran önce netleşmeliydi. Netleşmeli ki yönetim ya da
yönetime aday olmayı düşünenler, ne yapacağını, ne kadar para harcanacağını
bilsin. Borcu, belli bile değildi hala.
2- Futbol
Federasyonu, transfer yasağını kaldırmalıydı. Gençler iyi mücadele ediyor ama 3
hayati noktaya alınacak oyuncuyla ömrü uzatılabilir, hatta yeniden bir üst
ligin kapısını zorlayabilirdi takım.
3- 1’inci
Lig’de, eğer durumunda düzelme olmazsa en az 2 yıl direnecek önlemler
alınmalıydı.
Alınmazsa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder