21.12.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi
2 ay önceydi. Ulus
metrosunun uzun merdivenlerinden indik, metroya ulaşmak için diğer uzun
merdivenleri çıkmaya hazırlanıyorduk. Çıkacağımız merdivenlerden, elinde görme
engellilerin kullandığı bastonla eşofmanlı genç bir kız, seke seke, adeta
koşarak iniyordu. Dikkat kesildim. Görüyorsa niye baston kullanıyordu,
görmüyorsa nasıl böyle görür gibi çabuk, çevik iniyordu merdivenleri?
Arkadaşımla konuşuyorduk, sesimize yöneldi ve “Metroya nereden inebilirim?”
diye sordu. Görme engelliler için yapılan kaldırımlar onu metroya
yönlendirememiş, çok alakasız bir yere gidiyordu. “Biz de ineceğiz, beraber
inelim” dedim, girdim koluna.
Günüm şenlik oldu
Eşofmanında bir okul
arması vardı. “Yahu” dedim “ben görürken inemiyorum, sen nasıl koşa koşa indin
o merdivenleri?” Güldü. 14-15 yaşlarında. “Yürüyüşten falan mı geliyorsun?”
dedim, “Yok, bugün yarışlar vardı, oradan geliyorum” dedi. Okul atletizm
takımındaymış. Yenimahalle’ye gidiyormuş, benimle aynı yön, kolkola indik.
Nerede okuyor, ne zamandır spor yapıyor, okul nasıl gidiyor derken “Nasıl geçti
yarışlar?” diyemeden, “Bugünkü yarışlarda hep bizim okul kazandı” dedi. 3 yarış
koşmuş o gün, madalyasını gösterdi. “Ver elini, önce ben kutluyorum o zaman”
dedim. Öpemedim ama içimden bin kere öptüm alnından. Bin kere de ailesinin,
hocalarının alnından; daha çok gençken böyle olgun, kendine güvenli birini
yaratmayı başardıkları için. Günüme şenlik oldu hem kendisi hem başarısı. Sık
adımları, biran önce eve gidip, başarısını paylaşmak içindi galiba ama piyango
vurdu, paylaşmak ailesinden önce bana nasip oldu. Kendini bulmuş, sokağa karışmıştı.
Duyulmayan çığlık
Salı günü duyulmayan
bir çığlığın haberi vardı: 40 günlükken annesinin terk ettiği, sonrasında tatsızlıklarla
devam eden hikayesine “Dur” demek isteyen kızımız Gözde Akbayır, elinden
tutulması için sesleniyordu. Tekvandoda Türkiye Şampiyonu olmuş, Kickboks’ta
Türkiye ikincisi. 50’den fazla madalyası var. Annesiz, babası hapisteyken zor
durumdaki babaanne ve dedesiyle, Altındağ’da bir gecekonduda yaşıyor.
Kızımız başarılı ama başarının
kıymetini, hocası Özcan Ağırdaş dışında bilen yok. Tek dileği, bir kurum takımı
ya da kulüpte, lisanslı sporcu olabilmek. “Biz sizi ararız” deyip,
aramıyorlarmış. Biz de orada insanlığı arıyor, bulamıyoruz.
Yıkılmasın bu hayal
Gözde Akbayır, “Bir
kulüp çatısı altında çalışmak, öğrenim hayatıma devam etmek, ileride ne
olacağımı bilmek istiyorum” diyor. Bir işte başarılı olarak gereğini yerine
getirmiş Gözde. Sahip çıkmak, başarısının karşılığını vermek için ne
bekliyoruz? “Hayallerimin yıkılmasını istemiyorum” diyor, daha ne desin? Kim
bize örnek olacak efendim? Bu gençler mi yoksa eski parayla trilyonlar yeni
parayla milyonlar alan, vitrinleri şımarıklığıyla dolduran sözde sporcular mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder