19.04.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
“Doğru mu
Ağaçlandırıyoruz?” diye sormuştuk, işin uzmanları, kocaman bir “Hayır”la
ziyaretimize geldi. Misafirlerim, ‘Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları
Araştırma Derneği’ydi. Her meslekten 63 uzmanın, gönüllü olarak bir araya
geldiği, çevreyi sadece sevmeyen, inceleyen araştıran, mütevazı ama ciddi bir
dernek. Orman mühendisi başkanı Salih Usta, arkadaşları orman mühendisi Ahmet
Demirtaş ve maden mühendisi İsmail Şenel’le ülkenin de sorunu olan doğru
ağaçlandırma ve yeşillendirme Ankara’da nasıl aksıyor, bir Ankara manzarası
çıkardık. Köşemize sığmayacak tatsız bir manzara çıktı. Kent içindeki kısmıyla başlayalım, gerisini zamanla
getireceğiz artık.
Kuruması için dikilen ağaçlar
- Öncelikle
Ankara’nın, bir ağaçlandırma planı olmadığını öğrendik, hiç şaşırmadık. 1990-1994
yılları arasında Büyükşehir Belediyesi
tarafından Ankara Kentiçi Ağaçlandırma
Ana Planı(AKAP) hazırlanmış ama plan uygulanamamış.
- Dikimlerde hızlı
büyüme, rüzgarın hızını kesme, hava kirliliğini azaltma, gölge etme, gürültüyü
önleme, ya da taban suyunu azaltma gibi öncelikli
bir amaç gözetilmiyor. Hava kirliliğinin
çok olduğu Kızılay çevresinde iğne yapraklı türlerin dikilmesini buna örnek
gösteriyorlar.
- Toprak yapısı ve
niteliği, iklim değerleri, yön ve yükseltiye uygunluğa bakan yok. Sığ bir
toprak özelliği olan 50. Yıl Parkı’na Japon soforası, verimsiz ve kurak
yapıdaki Ahlatlıbel-Gölbaşı yoluna çınar dikilmiş; soforalar gelişemeyip
bodurlaşmış, 486 adet çınarın tümü kurumuş. Demetevler Kavşağı’nda bulunan ve
Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde kurulmuş olan 'Yenimahalle Kent Ormanı
1 ve 2’inci Etap'daki kavak ağaçları kesilerek karaçam ve sedir fidanları
dikilmiş. “Bitişiğinden akan Ankara Çayı
ile İstanbul yolu arasında kalan arazinin toprak yapısı göz önünde
bulundurulduğunda tür seçiminin isabetsizliği daha iyi anlaşı lacak”
diyorlar.
Yerlisi dururken ithal ağaç
- Son yıllarda batı
çınarı, ıhlamur, saplı meşe, gürgen, yalancı akasya, üvez, gibi türlerden
ağaçlar, yurt dışından getirilerek çeşitli bulvar ve caddelere dikiliyor. “Bu uygulama, bilimsel, teknik, ekonomik ve
politik olarak yanlış” diyor uzmanlarımız. Dikilen ağaçlarda kuruma
oranları çok yüksekmiş: Turan Güneş Bulvarı’ndaki meşelerde kuruma oranı yüzde
60. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’ndaki servilerin yüzde 35’i, Atatürk Bulvarı’ndaki ıhlamurların
yüzde 50’si, Ahlatlıbel’deki çınarların yüzde 80’i kurumuş. Bu oranın gelecek yıllarda
daha da artması bekleniyor çünkü ‘ithal ağaçlar’ın hangi hastalık ve zaralıları
getirdiği ya da Ankara’ da hangi
hastalıklardan zarar görebileceği araştırılmamış. “İthal ağaçlar tam garantili”
biçimindeki açıklamaları, “bilim ve akıl dışı açıklamalar” diye tanımlıyor
mühendislerimiz.
- Dikim yerinde
bulunan elektrik, su, doğalgaz, atıksu borusu, metro gibi alt yapı donatıları hesaba
katılmıyor. Atatürk Bulvarı ve Dögol Bulvarı orta refüjlerine ıhlamur ve
gürgen, Celal Bayar Bulvarı üzerinde,
altından doğal gaz hattı geçtiğini belirten işaretler olduğu halde bu alana süs
elmaları, yine Dögol Bulvarı’nda, altından metro hattı ve metronun havalandırma
bacası bulunan yerlere gürgen ağaçları dikilmiş. 5-10 yıl sonra ya ağaçlar
kuruyacak ya da metro hattına zarar verecek bu ağaçlar. Ayrıca gürgen, Karadeniz
iklimine uygun bir ağaç.
Uzmanı boşa yetiştiriyoruz
“Başkent’e öncelikle Türkiye’de
ve bölgede doğal olarak yetişen ağaç ve ağaççıklar dikilmeli. Paramıza da
ağaçlara da yazık” diyor mühendislerimiz. Ankara içinde sokak sokak, çevresinde bölge bölge dolaşıp, raporlar
hazırlıyorlar. Kurumların, kendi bünyesindeki uzmanlardan bile
yararlanmadığından şikayetçiler. Diyoruz ya hep; “Bu memleket uzmanını dinlese kim bilir nerelerde olurdu” diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder