23.04.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Otobüs beklerken
önümden geçiyorlar. İlkokul birinci sınıf diye tahmin ettiğim küçük kız,
elinden tutmuş, pıt pıt pıt annesinin yanında okula yetişiyor. Annesi yürüyor,
onun cılız bacakları koşuyor. Paltosunun altından kabarık tütü eteği taşıyor, cılız
bacakların ucundaki yeni ayakkabılarıyla baştan aşağı pırıl pırıl. Son gün,
kıyafetli prova var demek. Çocukluk, gençlik coşkum gelmiş, önümden geçiyor. Bayram
gelmeden içimi şenlendiriyor tek kişilik özel geçit!
‘Çocuk Bayramı’ böyle olur
İlk tören
provalarının başlamasıyla içimiz kıpırdamaya başlar, 23 Nisan’la bitmez, etkisi
belki bir hafta sürerdi. Çarşı, en
kalabalık gününü görür, en cıvıl cıvıl sesler o gün yankılanırdı. Güneş
daha parlak, arkadaşlık daha sıcak olurdu. Büyük, küçük herkese siner, kaynaştırırdı duyguları
ılık ruhhali. Çocukların bayramı olur, ‘Çocuk Bayramı’ dediğin böyle olurdu.
Çocukları üşüten paltolu zevat
Şimdi soğuktan
büzüşmüş, üşüyen çocuklar görüyorum Çocuk Bayramı’nda. Karşılarında, saatlerce
soğukta beklettikten sonra paltosuyla oturan devlet büyükleri görüyorum. Çarşıda
mahşeri kalabalıklar, cıvıltıların yankıları yok. Artık havalar mı daha soğuk,
paltolarıyla oturan adamların içi mi, ayırt edemiyorum. Bayram değil de “Bitsin de gidelim” angaryası sanki;
coşku soğuk, pırıltı sönük. “Güneşi bile
küstürmüşler” diyesiyim ama dememek lazım. Güneşle küsülmez. Bütün
çocukların benzi solgun, yaşam coşkusu kavruk olur yoksa.
Ne işleri olursa olsun
Bizim gördüğümüzden de daha coşkulu
kutlanırmış 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Geçtiğimiz Çarşamba
İsmet İnönü’nün kızı Özden İnönü Toker’le yaptığımız söyleşide, birinci elden
şahidi olarak anlattı; Türkiye’nin her yanından çocuklar gelir, Ankara’nın
köylerinden kasabalarından, çevre illerinden insanlar akar, şehir tam bir
şenlik havasına bürünür, sabahtan akşama kadar sürermiş devlet büyükleriyle
çocukların bayramlaşması. Akşam da önce fener alayı yapılır, arkasından Türkiye’nin
her yanından gelen çocuklarla beraber çocuk balosuna katılırlarmış. Mustafa Kemal ve İsmet İnönü için, “Ne işleri olursa olsun o baloya mutlaka
katılırlardı” diye
bastıra bastıra vurgulamıştı Özden hanım.
Tek
çocuk bayramından soğutuyoruz
Şimdi çocuk olmayan, ‘resepsiyon’ denen
bir toplantıyla geçiştiriliyor 23 Nisan akşamları. Ev sahibi Ankara, 23 Nisan
Çocuk Şenlikleri’ni başka şehirlere kaptırdı. 23 Nisan olduğunu bile
anlamıyorsunuz artık 23 Nisan’ın ev sahibi başkentte. Ancak bir ‘Alışveriş
Şenliği’ yapılıyor, aylar öncesinden doluyor gazete sayfaları, televizyon ekranları.
Birbiriyle yarışan pahalı etkinliklerle… Dünya çocuklarının gelmek için can
atmak isteyeceği bir çocuk bayramı düzenleyeceğimize, dünyanın tek çocuk
bayramından çocukları soğutmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder