12 Nisan 2013 Cuma

ŞEHİRCİLİK DERSLERİ


09.04.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından bal damlıyor adeta. Erdoğan, "Bizim metropollerimiz (Büyükşehir) vardı ama o metropoller beceriksiz ve estetik dünyası olmayan, estetik ruhu olmayan ellerde adeta nekropole, yani ölü şehirlere dönüştü. Eskiden yeşilin içine, yeşille uyumlu yapılar inşa edilirken şimdi artık saksılarda çiçekler yetiştiriliyor" diyor.


"Bazen arkadaşlarımız diyor ki ‘derenin yatağını şöyle biraz kaydıralım, biraz değiştirelim'. Yapma! Er veya geç o dere, yatağını bulur. Derenin hakkı vardır. Hakkını alır, o zaman bedeli ağır olur. Canlar gider, cananlar gider. Buradan 3-5 kazanacağız diye bu yataklarla oynamayalım diyor.


Medeniyet tasavvuru olmayan, geçmişten beslenip geleceği inşa etmek yerine, köksüzlükten beslenip açlıkla, hırsla, tamahla betonlar dikenler yüzünden bizim neslimiz gerçekten viran bir miras devraldı diyor.

Denizlerimizi tehdit etmemeliyiz, sahillerimizi tehdit etmemeliyiz" diyor.

"Şuradan daha fazla rant elde edelim. Onun için emsali 1,5 değil, 3'e çıkaralım! Allah aşkına bu mantıktan vazgeçin. 3'e zorlayacağımız yer asla olmamalıdır. Plan notlarıyla oynamak suretiyle eğer siz bunu 7'ye, 6'ya çıkarıyorsanız tarih de millet de sizi affetmez. Şu anda emsallerle oynayan belediyeler var. Şehirlerimiz mahvoldu, gasp edildi. Adeta işgal altında" diyor.


“Biz kültürümüzün de derinliklerinden gelmek üzere estetiğe önem vermeliyiz. Fevkalade bir hal olmadıkça bu tür yapılanmalarda gökdelenler dikilmemeli. ..insanoğlu toprağa yakın yaşamalı. Biz, çocuklarımızın rahat rahat inip çıkabileceği konutlar inşa etmeliyiz" diyor. Derslerin devamını bekliyoruz.



Gelişigüzel şehirleşmenin sınırı

Başbakan Erdoğan’ın şikayet ettiği konulardan şikayetçi olanlara, enayi gözüyle bakılıyordu. Şimdi akıllıların bizi getirdiği noktayı tartışıyoruz. Bütün şehirleri ama öncelikle Büyükşehirleri vuran gelişigüzel, kafasına göre şehirleşmenin sınırına dayandık demek. Dayanmadan önce önlem alabilseydik keşke. Sadece yasaları, planları uygulasak yetecekti ama bir kez delinince herkes delmeye kalktı, yasa, plan, delik deşik oldu. Rant çarkı, koca koca şehirlere, hayatı zehir etti.



27 Temmuz 2012’de “Nasihat Dinlemeyenin İlacı Musibet” demiştik İstanbul’daki inşaat ve gökdelen çılgınlığı için. “4 ay önce yokken bir buğday tanesinin, başağa dönmesine denk sürede bir kasabayı barındıracak gökdelenler yükselmiş” demiştik. “İstanbul’a iyi bakıyoruz. İyi bakıyoruz ki Ankara, hangi hatalara düşmemeli, ders çıkarmaya çalışıyoruz” demiştik. Bu arada hiçbir ders alındığına falan şahit olmadık.


Plansızlığın başşehirleri

Aksine gökdelenleşmek, dar bir bölgeye onları sığdırmak için Hava Mania Hattı’nın kaldırılmasını bekliyorduk dört gözle.  Gökdelenden güneş değmeyen New York sokaklarına özenip, Manhattan semtini seçiyorduk örnek olarak. Bildiğimizi okumaya devam ediyorduk, bu kez Mart’ın sonunda, ‘Ankara’nın Ataşehir’i” diye Çukurambar ve Eskişehir yolundaki yoğun ve yüksek yapılaşmaya dikkat çekmeye çalıştık. Trafiğin “Gordion Düğümü”nü düğümlüyorduk bölgeye. Plansızlığın başşehirlerini yarıştırıyorduk sanki ülkede.


Şimdi dinlerlerse eğer Başbakan Recep Tayyip Erdoğan anlatmaya çalışıyor. Bu arada Başbakan uyarırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü, emsal artışlarına onay vermeye devam ediyor. Rant, babasını tanımıyor gözü dönünce.

Hiç yorum yok: