26.11.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Düşüncelerini
açıklamaya üşeniyorlar. Düşünce olmayınca ‘sözbirliği’ni
boşuna bekliyoruz. Kim filin neresinden tutuyorsa oradan anlamaya çalışıyor
konuyu. Resmin bütününe bakmadan ya da haritanın bütün sayfalarını açmadan yön
çizmeye çalışıyoruz. Nereden gidersek hedeflere hızlı ulaşır, akılcı ve kalıcı
işler yaparız, ortak bir görüş oluşturamıyoruz bu nedenle.
Ankara’nın
önderleri, ‘ortak akıl’a hala
isteksiz. Kendi seslerini seviyor, hep kendilerini dinliyorlar. Hele bazıları,
Ankara’nın gerisinden geliyor, geriden geldiğinden habersiz bir de görüş
bildiriyor. Beklemekten bıkmış Ankara’da, onları beklemeye tahammül kaldı mı, Ankaralılar’a
sormak lazım?
Kente karşı sorumluluk duyulmalı
Bir başkentte,
devletin merkezinde, bunu söylemek ayıp ama Ankara’nın, yeni ufuklara açılması
gerektiğini söylemek zorunda kalabiliyorsunuz. Bu ufukların ne yönde, hangileri
olduğunu da yine defalarca söylemek zorunda kalabiliyorsunuz. Ya karşılık
alamıyor ya da filin tutulan yerinden anlaşılanı dinliyorsunuz. Ankara Valisi
Alaaddin Yüksel, söylediğini defalarca söylemek zorunda kalanlardan. Haritanın
bütün sayfalarını açmışken görüşlerine, sorumluluk duyarak görüşlerimle katılmak
istiyorum.
Vali’nin sıralaması
Vali Yüksel, geçtiğimiz
hafta, Ankara Ticaret Odası
(ATO) Başkanı Salih Bezci'yi ziyaret etti. Ankara’nın ‘Marka Şehir’ olmasını konuştular. Yüksel, bu buluşmada, Ankara için
6 ayrı stratejik başlık önerdi:
- EXPO birinci
başlık olsun, başlığımızı Çocuk ve EXPO olarak belirleyelim.
- İkinci başlık;
Fuar ve Kongre Merkezi
- Üçüncü başlık;
tarım ve tarımın çeşitlenmesi
- Dördüncü
başlık; spor tabanlı olimpiyatlara ev sahipliği yapmak
- Beşinci
başlık; Alışveriş Festivali
- Altıncı
başlık; Bilişim
Yüksel, "Altı hedefimiz olsun 2023’e kadar ağaçkakan
gibi bu stratejik hedeflerimizi gündemde tutalım" diye de ekledi.
Bir sıralama önerisi
Kendimce şöyle
değiştiriyorum sıralamayı:
1-Bilişim:
Sanayi, üniversiteler ve meslek okullarıyla acil ilişkilendirilmiş olarak
gündemin ilk maddesi olmalı. Daha yüksek teknolojili yatırımları, böylelikle
Ankara’ya çekebiliriz. Türkiye’de, en kolay marka olacağı alan Ankara’nın.
2-
Tarım ve tarımın
çeşitlenmesi: Hayvancılığı da katarak kullanılamayan yüz binlerce hektar tarım ve
mera alanı, göletler ve sulama kanallarıyla kent ekonomisine kazandırılmalı.
3-
Fuar ve Kongre Merkezi; özellikle Kale’nin, Hacı Bayram, Hamamönü ve çevre
ilçelerin de tarihi ve doğal güzellikleri ıslah edilmeden yavan kalacaktır.
Toplantıdan, fuardan çıkınca gidecek
cazibe merkezlerimiz hazır olmalı.
4-
Alışveriş Şenliği, büyük alışveriş merkezlerinin etki alanında kalmamalı. Her
zaman olabilir, yapılabilir, Ankara’nın da ihtiyacı olan bir etkinliktir.
Pantolonu, paltoyu alıp, gitmesin alışverişçiler. İstanbul‘da, Ortaköy’e nasıl çay
içmeye iniyorsa Kale’ye, Çiftliğe, Kuğulu’ya da uğrasınlar.
Deneyim edinmeliyiz
EXPO ve
Olimpiyatları, geriye atıyorum. Turizm’de, fuar ve kongre turizminde, biraz
deneyim edinmemiz lazım. Kentin kurumları ve yöneticileri, birkaç büyük
organizasyonu uygulamalı önce. Bu arada 23 Nisan Çocuk Bayramı törenlerini, yeniden
evine taşımalılar. Göstermelik işlerle yasak savma etkinlikleriyle
oyalanmadığımızdan emin olalım. Sonra yüzümüze gözümüze bulaştırırız maazallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder