25 Kasım 2013 Pazartesi

TURİZMDEN ÖNCE


22.11.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Turizm’ diye bir adam var, o gelince turizm oluyor. Ankara’da turizm, böyle bir şey zannediliyor galiba. Herkes, o adam gelse de turizm olsa diye cümleten oturmuş bekliyor.



Turizmciler, yöneticiler, akademisyenler, söz ve tavır birliği oluşturamadı hala. Konuşmaya gelince çok konuşuyor, şikayetten başka bir şey söylemiyorlar. O şikayetlerin bir kısmını da kendi çabalarıyla çözmeleri gerektiği düşüncesini sevmiyorlar. Hatta bazılarının, turizm olup olmaması gerektiği konusunda bile hiçbir fikri olmadığına şahit oluyoruz.



Dev bir ekmek kapısı kapalı duruyor, “Turizm efendi” diye biri, ayağıyla gelsin diye bekleniyor!



Uzun yıllar ister turizm
Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’in, Ankara Kalesi’nde birkaç esnafın, üniversitelerinde birkaç akademisyenin dışında turizmi kendine dert etmiş bir turizm sektörü göremiyoruz pek ortalıkta. Oteller, yapılıyor, Hamamönü, Hacı Bayram gibi semtlerde tarihi evler, binalar tadilattan geçiyor, yurtiçi ve yurt dışı ulaşımda yeni adımlar atılıyor ancak turizmin insani boyutuna ilişkin ciddi bir hazırlık görünmüyor ortalıkta.



Zor kazanılan, kolay kaybedilen bir sektör turizm. İnce ince çalışmak, misafirin ihtiyaçlarını santim santim hesaplamak gerekir. Bir haftada, bir ayda, bir yılda olacak iş değildir. Uzun yıllar alır turistin ayağını alıştırmak. Çok uzun yıllar.



Öncelikle “Turizm” diye bir adam yok, o gelince turizm olmuyor, ikincisi; turist, “Hay Allah hazırlanamamışlar, inşallah bir dahaki sefere” demiyor, gitti gidiyor, bir daha gelmiyor. Tanıdıklarına da ne gördüyse onu anlatıyor.



“Şehirde bir gün turist olalım”
Bu arada taze bir gelişme; Ankara Ticaret Odası(ATO) üyeleri,  “Şehrimizde bir gün turist olalım” diyerek yaşadıkları il sınırlarını, önce kendileri öğrenmeye çıktı. Yaklaşık 3 yıldır aynı uygulamayı Ankara Valiliği, 1 milyona yakın öğrenci ve öğretmenleri hedef alarak başlatmıştı. Önce Ankara’yı anlamak, öğrenmek gerekiyordu tabii ki. Hem turist gözüyle hem Ankaralı olarak eksikleri saptamak, bilgileri tamamlamak gerekiyordu.



Çok geç kalmış, o yüzden çok hızlı davranılması gereken bir uygulama. ATO’nun da elinden geldiğince benzer etkinlikleri yaygınlaştırmaya yönelik katkıları şart. Konuya, daha kapsamlı dahil olmaları gerekiyor.



Helva için mutfağa
ATO Başkanı Salih Bezci, “Şehrimizde eskiçağdan başlayan bir zengin birikim var. Müzelerimiz, hanlarımız, göllerimiz, mağaralarımız, doğal güzelliklerimiz, kültür ve eğlence merkezlerimiz, kaplıcalarımız, yaylalarımız, kayak merkezlerimiz mevcut. Özetle turizm helvası için Ankara’nın unu, yağı, şekeri yani yeterli malzemesi var. Bu malzemeyle de helva yapmamız kaçınılmaz” demiş. Ağzına sağlık.


Mutfağa girmeden helva yapılamıyor ama. Turizmcileri, yerel yöneticileri ve halkıyla yapılabilen bir helva bu. Demek turizmi açmadan, helva için mutfağın kapısını açmak  gerekiyormuş önce. Helva güzel olsun ki hep gelsin misafirler. Hesaplamaz, hazırlanmazsak açılmadan kapanacak koca ekmek kapısı.

Hiç yorum yok: