29.11.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Zor bulursunuz böyle
ülkeyi; olan işe çalışacak adam bulamıyoruz. Sanayi şikayetçi, ticaret
şikayetçi, işsiz şikayetçi. Nasıl iş bu, anlayamadık gitti.
Ortada,
üretebilirken üretilemeyen, iş varken çalışılmayan koca bir boşluk var. Herkesin
gözlerinin önündeki bu boşluk, takviye edilemedi, sinir uçları birbirine
bağlanamadı bir türlü. Bağlananların bazıları da bir plan ve düzen içinde
yürümediğimizi gösteriyor. Binlerce iş ve işsiz, o boşlukta duruyor, sadece
şikayet üretiyor boşluk.
Bir ortak şikayet
Çok değişik iş
çevrelerinden dinlediğim ortak bir şikayeti paylaşmak istiyorum. Daha doğrusu
“Ortak bir şikayette toparlamaya
çalıştım hepsini” desem daha doğru.
Örneğin teklif
edilen maaş 2 bin-2 bin 500 lira civarında.
Çalışacak kişi, usta
olmasa da işinde iyi. Firmanın o elemana çok ihtiyacı var. Birkaç kez talep
ediyor ancak kabul ettiremiyorlar, çalışmayı reddediyor. “Niye?” dediklerinde
arkasından toplumsal bir yaraya dönüşmeye başlayan yardımlar çıkıyor. Nasıl mı?
Bir şeyler yanlış
Eleman, yardım alarak
barınacak bir yer buluyor ya da komşular, ailenin kirasını aralarında topluyor.
Günlük ihtiyaçlarını, belediye, valilik ya da kaymakamlık gibi resmi kurumların
yardımlarından karşılıyor. Üstüne de “Rahatım yerinde, niye çalışayım?” diye
firmayı reddediyor. Kolunda altın bileziği olan, eli iş tutan birilerinden
bahsediyoruz.
Benzer şikayetleri,
birbirinden habersiz, değişik iş çevrelerinden, buna küçük esnaf da dahil, dinlediğim
için anlatma gereği duydum. Çalışmaktan kaçanların çoğunun genç insanlar
olması, daha da ürkütücü tabii. Yanlış bir şeyler yaptığımız kesin.
Planda 4 eksen
Çarşamba günü Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ankara
Sanayi Odası’nın(ASO) Kasım ayı Meclis Toplantısı'na katıldı. Burada, çeşitli
kesimlerden 10 binden fazla kişinin görüşleri sonucu hazırlanan Kalkınma Planı'nı anlattı.
Plan için 4
eksen belirlenmiş:
1- Nitelikli
insan, güçlü toplum
2- Yenilikçi
üretim, istikrarlı yüksek büyüme
3- Yaşanabilir mekanlar (doğru şehirleşme de
diyebiliriz)
4- Uluslararası
işbirliği
Birinci maddeye
dikkat; “Nitelikli insan, güçlü toplum.”
Bir de bizim sözünü ettiğimiz boşluğa ve yarattığımız çalışma algısına bakın.
Daha birinci maddenin gereğini yerine getirmeden gerisini nasıl getireceğiz?
Ülke çapında bir planlama yapmadan, ihtiyacı gözetmeksizin gelişigüzel
yetiştirdiğimiz gençlerle nasıl olacak bu iş?
Ekmek elden su gölden nesli
Meslek
okullarını ihmal ederek, üniversite sanayi işbirliğinde ve teknokentlerde
ağırdan alarak, hayati teknolojik yatırımları bazen siyasete kurban ederek,
getirisi yüksek ürünleri nasıl üreteceğiz? Bakan Yılmaz, “Sanayinin katma değerini artırmak istiyorsak karşılığı da yüksek olan
ürünler üretmek durumundayız” demiş aynı toplantıda. Geçtik niteliksiz
işgücünden, niteliklisine bile yardımlara yaslanma alışkanlığı veriyorsak kim
yapacak bu işleri?
Binbirinci kez
söyleyelim; sadece Ankara sanayisinin eleman ihtiyacı 35 bin kişi. 34 bin 500’e
düşse sevineceğiz. Bu boşluğu nasıl dolduracağız, ekmek elden su gölden
nesliyle?
Bunları çözmeden plan işlemez
İhtiyacı olan
insanlara her zaman devletin elini uzatmasından yanayım. Ama gerçekten zor
durumdaki, hayatın sillesini çok sert yiyen insanlara elini uzatmalı. Oy için
ihtiyacı olana olmayana yardım ederseniz, ekilmeyen tarlaya dönüm başı para
verirseniz, meslek kurslarını hedefe yönelik, doğrudan işe girmek üzere
hazırlamazsanız, en önemlisi ister meslek okulu ister üniversite olsun üretimle
buluşturamaz, gençleri dershane ve okul sıralarındayken telef ederseniz bizim
plan işlemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder