30.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Başkentin
tarım ibresi, özellikle hububat üretiminde, Polatlı’dır. Türkiye’nin en
kaliteli buğdayı, Polatlı’da üretilir. Ancak bütün Ankara’da olduğu gibi tarımsal
üretim, Polatlı’da da Allah’a emanet edilmiştir. Yağış olursa ürün alınıyor,
olmazsa ağlayarak sulamaya çalışıyoruz tarlaları. İnsanlığın tarımı keşfettiği
günden bu yana, bütün teknolojik gelişmelere karşın, pek yol kat etmişe
benzemiyoruz yani. Tarımın, ağlatma ihtimalini seviyor Ankaralılar!
Çifte karabasanın bedeli
Karsız
bir kış geçirdi Ankara. Yağmurlar da gecikti. Çiftçi, çifte karabasanla geçirdi
bu yılı. 3 gün önce de Polatlı ibresinin vurduğu son noktayı öğrenmiş olduk:
Yılda
ortama 400-450 bin ton hububat elde edilen Polatlı’nın, Mart ve Nisan
aylarındaki yağışlar gecikince bu yılki beklentisi yarıya, 200 bin tona düşmüş.
Bazı bölgelerde kaybın daha da artması bekleniyor. Polatlı Ziraat Odası’na
kayıtlı 13 bin çiftçinin bankalara
borcunun ise 250 milyon(trilyon) lira olması bekleniyormuş.
Ne
istiyor çiftçiler? Borçların ertelenmesini, tohum, gübre ve akaryakıt
desteğinin sağlanmasını. Doğal olarak kuraklık, hayvancılığı da vuracak, besicilerin
durumları da çiftçilerden pek farklı değil. Ancak düşülen durum, biraz bitmişin
davası oluyor. 1 buçuk milyon dönüm hububat ekilen bir araziyi, Allah’a emanet
etmeden önce insanların yapabileceği bir şeyler yok muydu? Vardı tabii ki olmaz
mı.
En büyük dert sulama
Ankara’nın
1 milyon 200 bin hektar kullanılabilir tarım arazisi var. Bu arazinin sadece
100 bin hektarı sulanabiliyor. 10’da 1’i bile değil. Gerisi Allah’a emanet. Hatta
kalan arazide, tarım yapılmıyor bu yüzden. Sulama göletleri ve kanalları, bütün
ülkede olduğu gibi Ankara’da da büyük bir dert.
Oysa
Çamlıdere, Güdül gibi birkaç ilçesi hariç, tarıma en uygun arazi yapısına sahip
illerden biri Ankara. Geçtik Haymana’dan, Bala’dan, işte dibimizdeki Gölbaşı;
göl kenarındaki ilçenin, sulama göletleri ve kanalları olmadığı için, yağış
olmayınca tarımı bitiyor. Kuraklık vurunca gözyaşlarıyla sulanıyor Ankara tarlaları.
Ya tutarsa!
“Nasıl
ürün zenginleştiririz, nasıl verimi arttırırız” diye düşüneceğimize ağzımızı
açmış gökyüzüne bakıyoruz. Doğayla kumar oynuyoruz karşılıklı; “Ya bu yıl tutarsa!”
Tarımı
keşfeden insanlarla aynı noktadayız neredeyse. Aklını kullanmayana “müstehak” denir.
Sözün
özü efendim; devlet, lüks konut üretimi ve lüks araçlar için harcadığı para
kadar bu işlere de para ayırmalı. Uzun vadede, çok ama çok daha ucuz maliyetli,
bütün ülkeye hayırlı bir iş olur. 2014
yılında, teknoloji çağında, kadercilikle tarım yapmak, aklımızla 2014 yılına
ulaşamadığımız anlamına gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder