25.11.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Dilimizde, tüy
bitti. Damlayan suyun taşı oyması gibi, yine yine yazmaktan gazetenin bu köşesi
oyuldu. Ancak taştan katı tabiatlı zihinler, 3 yılı aşkındır adım atmamakta
direniyor. Tabiri caizse yerli üretimi teşvik için konulan hedefleri, söylenen
sözleri, yayınlanan genelgeleri ‘sallamıyor’lar.
Kamu kurumları ve yerel yönetimler tınmıyor bile, yerli eşdeğeri olduğu halde,
başka ülkelerden yüksek bütçelerle alımlar yapmaya devam ediyor.
Takılmayan genelgeler
Önceki Başbakan, şimdiki
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan imzalı, biri 2008 diğer ikisi 2011
tarihli 3 tane genelge yayınlandı ama ihaleleri yabancı firmalara vermeye devam
ediyor kamu kurumlarımız. 2008/20 Sayılı, 2011/13 Sayılı, 2011/6 sayılı Başbakanlık
Genelgeleri bunlar. Hatta 2008’de yayınlanan genelgede, “Yerli teklif yüzde
15’e kadar pahalı bile olsa onu tercih edin” deniyordu kamu yöneticilerine.
Bildiğini okumaya devam ettiler.
Hükümetin
hedef ve uyarıları
Yeni Başbakanımız
Ahmet Davutoğlu, 6 Kasım’da, uzun bir masanın arkasında ilgili bakanlardan
oluşan heyetiyle ekonomide dönüşüm programını açıkladı. “Araştırma-Geliştirme ve Yenilikçilik’e (inovasyon) dayanarak üretim
teknolojisindeki değişime intibak ve öncülük etmeliyiz” diyordu. Tarımdaki
tohumdan sanayiye, dışarıdan alımı azaltmaktı hedef. “Enerji, sağlık, havacılık ve uzay başta olmak üzere kümelenme
çalışmalarını destekleyeceğiz” diyordu. Biz buna toplu taşıma araçları ve
raylı ulaşım sistemlerini de ekliyoruz. Açıklanan 9 öncelikli plan, yerli
üretimi bir devlet politikası haline getirme, bir bomba gibi üzerinde
oturduğumuz işsizlikle mücadelenin programıydı.
Ekonomiden Sorumlu
Devlet Bakanı Ali Babacan, “Kısa
vadeli karlar için sanayici inşaat
sektörüne yönelmemeli” diyor, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Üretim verimliliğini arttırmak, işsizliği
düşürmek zorundayız” diyordu Başbakan’ın açıkladığı programdan sonra.
Nihayetinde tarımdan
sanayiye ve enerjiye, yerli üretimi teşvik edici planlar ve açıklamalar
sıklaşıyordu. Gidişatı kavrayamayanlar, sıklaşmasını anlayamayanlar
çoğunluktaydı, bunların çoğu da kamu yöneticileriydi maalesef.
Ankara’da durum
Ankara’ya
gelirsek...
Ülke çapında 82
firmanın kurduğu Anadolu
Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi ARUS’un kuruluşuna Ankara çok
emek verdi. Ancak metro ihalesini kazanan Çinli firma Ankara’ya üretim merkezi
kurmakta ağırdan alırken bir başka Çinli firma Kazan’da yer bakmaya geldi tren
üretmek için. ARUS içindeki biri Ankara diğeri Bursa merkezli 2 firma, zar zor
Malatya, Kayseri ve İzmir’den ihale alabildi. Oysa yerli otomobil ya da uçak
üretiminden daha çok raylı sistemlere hazırlıklıydı sanayicilerimiz. Üstelik
onlardan daha uygun ve hazır pazarları olduğunu düşünüyorlardı. Gel gör ki seslerini
duyuramadılar.
Temelli Malıköy’de, 5 organize sanayi bölgesi yol ve su bekliyor 13
yıldır. Sincan ASO 1 Organize Sanayi Bölgesi’yle arasındaki yolun, her şeyiyle
ihalesi biteli aylar geçti ama Ankara Sanayi Odası Başkanı dahil, herkes neyi
beklediğimizi bilmiyor. 30 milyon dolarlık yatırım yaptı bir ilaç fabrikası,
hammaddesi olan su yok Malıköy’de. Kimsenin de getirmeye acelesi yok maşallah! Bunlar
tamamlandığında 7 bin kişinin çalıştığı bölgede en az 55 bin kişiye ekmek
kapısı açılacak.
Ağır
topallıyor başkent
Üretime zarar verecek biçimde dengesiz elektrik kesintileri, su, yol,
kavşaklar gibi altyapı sorunları, aynen devam ediyor yerli üretmeyi hedefleyen
ülkenin başkentinde. Bir de buna 35 bin civarında nitelikli eleman ihtiyacını
katın. Çünkü meslek okulları güncellenmiyor ve ihtiyaca yönelik donatılmıyor.
Bu görüntüye bakılırsa programın Ankara ayağı, çok ağır topallıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder