19.12.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Herkesin
güzellik kavramı kendine göre. Birinin beğendiğini bir başkası beğenmeyebilir. Birinin
çirkini, başkasına güzel görünebilir. Bu duruma, “Zevkler ve renkler tartışılmaz” da diyoruz. Birinin zevki, bir
diğerine baskın çıkmak isterse eğer, bazen
bir orta yol bulmak için zevkleri de tartışmak gerekebilir.
Sınırlı uygulanmalı
Birkaç
yıldır Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bir ısrarı var; “Caddeye bakan binaları, cephesini yenilemek suretiyle çirkin
görüntüsünden kurtaralım” diyor. Demekle kalmıyor, bazı semtlerde
yenilemeye devam ediyor. Örneğin Kızılay’da Milli Piyango binasının yenilemesi
güzel oldu. Milli Müdafa Caddesi’nin Güvenpark’a bakan kısmındaki bir iki bina
da aynı biçimde. Ancak yenileme, bir iki binayla ya da en kötü görünümdeki
binalarla sınırlı kalsa fena olmayacak.
Bir
cadde boyunca, bir sokak boyunca aynı görüntünün tekrarı, ne caddede ne
sokakta, hiçbir özellik bırakmıyor. Bütünüyle kimliğini kaybediyor semt. İşte
Esenboğa yolundan gelirken Hasköy, Aydınlıkevler, aynı renk, aynı tip cephe
kaplamalarıyla tek tip binalardan ibaret, kendi mimari dönemi ve dokusundan
uzak, özelliksiz bir güzergah haline geldi. Hangi semtte olduğunu şaşırıyorsun.
Gölbaşı, aynı durumda. Şimdi Siteler’de başladı aynı cephe yenileme
çalışmaları.
Tektipleştirmedir
Siz
kendi evinizi, kendi apartmanınızı kendi zevkinize göre düzenleyebilirsiniz ama
bir caddeyi, bir sokağı, iradesi dışında boydan boya tek bir zevke göre
düzenlemek, zevkler ve renklerin tartışılmasından fazla anlamlar taşımaya başlayabilir.
Buna
basitçe ‘Tektipleştirme’ de diyoruz.
Daha çok askeri işleyişte kullanılan bir yöntemdir. Binasından kıyafetine
kadar, ayrımları ortandan kaldırmak için kullanılır. “Zevkim böyle, carlak turuncu bir karargah binası yapayım.. Bugün toz
pembe kazak giyeyim” diyemez komutan da askerler de. Çünkü özü
tektipleştirme üzerine kuruludur askerliğin. Kaldı ki yine de hiçbir kuvvet
komutanlığımızın binaları, birbirinin aynısı değildir. Her kuvvet komutanlığının
yapıları, doğasına uygun renkler, biçimler ve simgelerle ayırır kendini. Özü
gereği tektipleşmenin merkezi bile tam anlamıyla tek tip değildir yani.
Semtleriyle kenti de
kaybetmeyelim
Ankara’ya
Esenboğa tarafından girip, Gölbaşı’ndan çıktığımızı düşünelim. Bir sürü semtten
geçtiğiniz halde başkentin, topu topu 3-4semtinden geçmiş gibi olacaksınız. Bir
cadde, boydan boya aynı olacak çünkü. Kentin eski yapılarını, eski dokusunu
zaten kaybettik ve kaybediyoruz, kalanı da iyice kişiliksizleştirerek
kaybedeceğiz yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder