18 Aralık 2014 Perşembe

UYUŞTURUCUYLA TANIŞMADAN




16.12.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi



O anne babaların yürek parçalayan çaresizliklerini, 10 dakika dinlemeye tahammül edemiyorsunuz. Ancak onlar, her gün aynı kabusa uyanıyor. Ne büyük ve baş edilmez bir acı. Hangi insan, bile bile evladının ölümünü izlemek ister. Yaşarken ölü gibi; nefes alıyor, insana benziyor ama insanlıkla ilgisi kalmamış.



Bir kerecik

Bir kerecik’le başlıyor, bir kere, yaşarken cehennemin kapılarını açmaya yetiyor da artıyor. Önlem alınamazsa acı habere kadar her gün ve her gün yeniden, uyanılamayan kabusun içinde çırpınıyorlar.



Bonzai’ denen, çok hızlı alışkanlık yapan ve hızla da öldüren meretle yeniden gündeme geldi uyuşturucu kullanımı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinden, 11 yaşın altına kadar düştüğünü öğrendik bonzai kullanımının. 4-5 yıldır da gençler arasında yaygınmış. “Biz neredeydik bu sırada? Sigaranın kötülüğünü anlatan milyonlarca liralık kampanyalardan, bonzai için niçin yapılmadı?” demiştik.



Hükümetin girişimleri

Geçtiğimiz Kasım ayının son birkaç günü, Birinci Uyuşturucuyla Mücadele Şurası’na ayrıldı. Hükümet, Başbakan ve bakanlar seviyesinde temsil edildi Şura’da. Başbakan Ahmet Davutoğlu, okulları da içeren çok kapsamlı bir konuşma yaptı ve 24 saat hizmet verecek ‘Uyuşturucu ile Mücadele Danışma Hattı’ kurulacağını, sonra Narkotimler’in ve en sonunda AMATEM'lerin devreye gireceğini açıkladı.



Uyuşturucu ile Mücadele Danışma Hattı’ndan önce Narkotimler göreve başladı. İlk günden yılın en büyük uyuşturucu operasyonunda, 556 kilo eroin ele geçirdiler. Moral oldu hepimize, devamını diliyoruz. Okul kapılarında, elini kolunu sallayarak uyuşturucu satanların da aynı hızla yakalamasını bekliyoruz.



AMATEM’lerse ayrı bir dert. Koskoca 5 milyonluk Ankara’da, 32 yataklı bir tane AMATEM kaldı. Gazi Üniversitesi Bağımlılık Ünitesi, Ağustos ayında kapatılmıştı. Yetersizlikler nedeniyle çoğuna çare olamıyor ama ailelerin son çaresi, son umudu AMATEM’ler. Başka gidecekleri kapı kalmıyor çünkü.



Yozlaşma göstergesi

Uyuşturucu kullanımının artışı, toplumsal yozlaşmanın en önemli göstergelerinden biridir. Artıyorsa bileceksiniz ki bir şeyler hiç iyi gitmiyor. Bu günlük yaşam koşulları olabilir, aile dokusunun bozulması olabilir, eğitim sisteminin çarpıklığı olabilir, maddi değerlerin insani değerlerin önüne geçmesi olabilir. Aynı anda bunların hepsi de olabilir. Hayatının baharında bile diyemeyeceğimiz gençlerin, ergenliğini dahi yaşamadan ölümle dansı, açık bir yozlaşma göstergesidir, başka nasıl tarif edilebilir?



Demek ki önlemin hası, uyuşturucuyla tanışmadan, tanışmaya gerek duymayacak bir yaşam biçimiyle başlayacak. Gençlerin hedefleri, bu hedefe ulaşabileceklerine olan güveni olması lazım. Uğraşları olmalı, bu uğraşlar için olanaklar yaratılmalı. Gelir dengesizliği, eğitim eşitliği, mutlaka başka biçimlerde telafi edilmeli. Ailesi yetersizse onları yönlendirecek, cüzdanının derdine düşmeyen öğretmenleri, yol gösterecek büyükleri olmalı.



Bozulan bir şeyler var

Biliyorsunuz, haftada bir Çarşamba günleri, eski Ankara’yı anlattırdığımız söyleşilerimiz oluyor. 60-70 yıl öncesini anlatıyor konuklarımız. Bu söyleşilerin önemli bir kısmında, mahallenin büyüklerinin, çaktırmadan çocukları ve gençleri kollayışını dinliyoruz. Kendi çabalarıyla yardımcı olmuş ya da uğraşlar oluşturmuşlar onlar için. “Niye?” diyoruz, “Çocukları kahve köşelerinden kurtarmak için” diyorlar. Kahve köşesinden kurtarmayı, kötü alışkanlıklardan uzak tutmak anlamında kullanıyorlar.


Durumumuz daha kötüyken yapabiliyorduk. Ne oldu bize de varlık içindeyken gözümüzün önünde kendi gençliğinin düştüğü hallere  çare bulamayan, hatta izlemekten rahatsız olmayan bir millet olduk acaba. Bozulan, çok bozulan bir şeyler var!

Hiç yorum yok: