02.06.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Bazısı
yerinde bazısı zamansız, biraz çarpık atıyoruz ama yeni adımlar atılıyor Ankara’da.
Çok gecikmiş, hala da geciken adımlara meyletsek keşke. Atalet içindeki
başkente gelen hareketi ve hareketin yönünü, hala yorumlayamayanlar var. Tempolu
yürüyüşe, koşmaya geçemiyoruz onlara takılmaktan.
Sağlık turizmi
2
yıldır Kızılcahamam, Güdül, Haymana gibi ilçelerimizde büyük kaplıca oteller
yapılıyor. Kazan, Çubuk, Polatlı gibi ilçelerimiz de hazırlık içinde. Etlik’te
ve Bilkent’te, 2 büyük hastane yerleşkesinin inşaatları sürüyor. Daha çok yurt
dışından gelecek hastaları hedefleyen iki proje. Sağlık turizmi için adımlar
atılıyor yani.
Kongre-fuar turizmi
Akyurt’ta,
Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nin temeli nihayet atıldı. Dünyanın ilk 100
fuar alanı içinde yer alacağı söyleniyor. Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin
ve yüksek teknolojili üretim yapan sanayisinin olduğu şehirde çok gecikmiş de
olsa önemli bir yatırım. Kongre ve fuar turizmini başlatıyoruz yani.
Ulaşım damarları açılıyor
Başkentin,
yurtiçine ve dışına açılan ulaşım damarları dardı, açılıyor yavaş yavaş.
Eskişehir, Konya, İstanbul’dan sonra İzmir, Bursa, Sivas, Kayseri, Antalya diye
geliyor hızlı tren. Kars’tan Habur’a kadar açılacak inşallah damarlarımız. Yük
taşımacılığı için açılacak hatları bekliyoruz. Karayolunun, otoyol olarak
Urfa’ya kadar bağlanması planlanıyor. Adana’dan sonrası hazır zaten. Ankara’dan
direkt uçuş sayısı 600’e çıktı. Mayıs ortasında Türk Hava Yolları, 7 ülkeye 27
sefer olmak üzere yeni direkt uçuş hatları açtı. Ülkenin başkentine ulaşım
kolaylaşıyor yani.
Eğitim turizmi
Yenileriyle
20’ye çıktı üniversite sayımız. Çevre ülkelerden öğrenci akışı başladı
Ankara’ya. Rektörler, bu öğrencileri de gözeterek, üniversitelerde konaklama
sorununun çözülmesi, sosyal olanakların geliştirilmesi talebinde bulunuyor
artık. “Eğitim turizmine açılmaya en
uygun şehir Ankara” diyebiliriz yani.
Doğa ve kültür turizmi
Doğa
turizmine açılmak, kültür turizmini geliştirmek durumundayız. Her türlü doğa
etkinliğine uygun ilçelerimiz, yörelerimiz var. Tamamen bakir, maşallah
turizmin ‘t’si değmemiş ellerine. Kültür açısından Kale’yi 1 numaraya
koymalıydık, kenarından başladık maalesef. Kale’yi, Hacı Bayram ya da Hamamönü
gibi ‘yenileştirmeden’, özgün halini
koruyarak turizme hazırlamalıyız. Altyapısını bile bitirmedik ama. Gece, çoğu
sokağı hala karanlık. Şu Medeniyetler Müzesi de daha fazla gecikmeden ciddiyetle gündemimize
girmeli.
Ankara
yemekleri yapan 1 buçuk lokanta var, Kale ve çevresine yenilerini açmamız
gerekiyor. En hayati konulardandır, turistin kalbine giden yol midesinden geçer
filhakika! Kendi yemeklerimizi sunarken çevredeki eserleri ve müzeleri gezme
olanağı da sağlamış oluruz böylece.
Bu turist külyutmaz
Buraya
kadar sözünü ettiğimiz turist modeli, önce kültür tüketen turist modelidir.
Yapayla gerçeği gözünden ayırt eder, külyutmaz türündendir. Ankapark’a, en son
gidecek turist modelidir yani.
Turizm
büroları, kenti rehberleri olmayan, metrosu gece 11’de biten, Kale’ye hiçbir
toplu taşıma aracının olmadığı, arabasıyla gidenin de park yeri bulamadığı,
yürüyen merdiveni yürümeyen, az bir yağmurda sokaklarından dereler akan şehir,
turizme hazırlıklı şehir değildir. Yine tersten gidiyor, çarpık atıyoruz
adımları. Önce turisti getirip, sonra mı çözeceğiz bu sorunları?
Yatırımlar turizme yönelmeli
Eğer bu yatırımları laf
olsun diye yapmıyorsak hazırlanmalıyız. Habire büyük alışveriş merkezi yapıyor,
lüks konut üretiyoruz. Paralarımızı, bu hazırlıklara yönlendirmeli, turizm yatırımlarını desteklemeliyiz artık.
Hiç de ışıltılı laflarla üstü örtülecek gibi değil başkentimiz. Turistin gelir
gelmez ilk bakacağı yerde, halının altında, çok birikmişimiz var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder